5-Dönersen Islık Çal.

98 6 0
                                    

Geçmiş..1.Bölüm ( birkaç sene önce)

Feza Korhan ilk işine çıkmak üzereydi. Düşündüğünün aksine, siyah, havalı, karanlık hava yayan bir takım ya da yüzünü kapatan bir maske falan giymemişti. Onun yerine kendisini, yaşam amacı saçma sapan anlamsız sergileri gezmek ve kocasının parasını çarçur etmekmiş gibi gösteren lüks bir elbise giymişti. Oldukça koyu yeşilden, bol dekolteli güzel bir elbise tüm bedenini sarmış, tam anlamıyla modaya uygun genç bir kadına dönüşmüştü. Normal hayatında asla böyle bir şey giymezdi, zaten şimdi de pek rahat hissettiği yoktu. Saçları, çalıştığı adamın kuaförü tarafından özenle yıkanmış ve kendinden düz olduğu için işlem görmeden serbest bırakılmıştı. Ayağında yok gibi topuklu ayakkabılar vardı ve hiç de kötü bir görüntü oluşturmuyordu. Feza Korhan'ın bakışları parmağına sımsıkı sarılan pırlanta yüzükteydi. Bu sergiye paralı bir herifin karısı olarak katılacaktı. Bu nedenle eline pahalı bir yüzük geçirivermişlerdi. İşin gerçeği Feza sahte kocasını görmemişti bile. Ama orda karşılaşacaklarını biliyordu, plana göre Feza koruması rolüne girecek genç bir adamla birlikte oraya girecek ve temel bilgi toplayacaktı. Onun vereceği bilgiler eşiğinde, yeni gelenler hariç herkesin usta diye hitap ettiği meçhul adam, sahte kocası yeteri kadar adamı sergi binasına yerleştirerek en sonunda Feza'nın yanına ulaşacaktı. En başından beri eseri satın almak için uğraşıyormuş gibi gözükeceklerinden, eser çalınınca mağdur durumuna düşecek ve şüpheli listesinden silineceklerdi. Detaylarıyla birlikte oldukça kusursuz bir plandı ve anladığına göre bu plan usta denen kişiye aitti. Feza o adamı görmek için içten bir tür merak duyuyor olsa da belli etmiyordu. Dışardan bakıldığında çok, hatta hastalıklı derecede sakindi. İçindeki gerginliği görmezden geldiğinden dolayı, gergin olmadığına inanıyordu. Eşlikçisi koruma gibi giyindiği sırada gitme vaktinin geldiğini haber verdiler. Kapının önündeki lüks Mercedes'e bindikten sonra yarım saate varmadan serginin yapılacağı yere ulaştılar. Onu tanımasalar bile, koşullardan yola çıkarak önemli bir kişi olduğuna kanaat getiren ve onunla birkaç kelime konuşmaya yeltenen cemiyet üyeleriyle selamlaştıktan sonra içeriye girdi Feza. Farkında olmasa da büyüleyici görünüyordu. Göze çarpma veya aşırı dikkat çekmek gibi bir durumu olmasa bile o kalabalığın içinde tertemiz bir parıltıya sahipti. Çokça gülümsemeyen suratı bu durumu katiyyen gölgelemiyordu. Etrafı inceledi ve sonunda aradıkları parçaya ulaştı. Tablo ahım şahım bir şey değildi fakat duru bir güzelliği vardı. Nedense içine ferahlatıcı bir meltem dalgası üflüyormuş gibi oldu. Çoktan öğrendiği tüm bilgileri onlara ulaştırmıştı. Tek yapması gereken ustanın gelmesini beklemekti. Ne kadar süre geçtiğini anlayamadı, bilmeden öylece dikildi. Gözlerinin önüne, fırça tutan, saatlerini harcayarak yalnızca çizen, severek çizen Feza geldi. Çizmeyi ne zaman bıraktığını bile hatırlayamadı. Tek hatırladığı ellerinin titremesiydi, evet elleri titremeye başlamıştı. Bu yüzden bırakmıştı, fakat ne zaman? Yan tarafından gelen adamın sesi onu düşüncelerinden koparttı.

"Çok güzel değil mi?"

Genç kadın tepkisiz suratını sesin geldiği yöne çevirdi ve sarışın beyaz yüzlü bir adamla karşılaştı. Muhtemelen o da kendisiyle aynı yaşlardaydı, yirmi üç falandı işte. Boyu Feza'dan daha uzundu ve oldukça pahalı bir takım elbise giyiyordu. Görünüşü genç bir girişimciyi, değilse bile bir şirketin üst düzey yöneticilerini andırıyordu.

Feza kendisine denileni algıladığında başını samimi bir ifadeyle salladı.

"Güzel" dedi yalnızca. Yeni kişilerle tanışmayı sevmezdi, çoğu zaman tercih etmezdi de. Ama genç adam gitmeye niyeti varmış gibi durmuyordu. Feza da onu kovma yetkisinin kendisinde olup olmadığından emin olamadığı için sessiz kalmayı tercih etti. Adam gerçek bir sanatsever edası ve tuhaf ve nedense sadistçe gelen bir hayranlıkla tekrardan konuşmaya başladı.

Kendine İyi BakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin