8-Öldüren Öpücük.

156 4 0
                                    

geçmiş...4.bölüm.. (yetişkin içerik uyarısı)

Genç kadının otelinin önüne geldiklerinde Yaman ona veya kaldığı yere bakmak istemediği için önüne döndü ve Feza'yı tamamen yok saydı. Feza arabadan indi ama kapıyı kapatmadı, kısa bir sürenin ardından Yaman ne döndüğünü anlamak için ona baktı ve yeşil gözlerini üzerine dikmiş öylece bakan Feza'yla karşılaştı.

"Gitsene kızım ne bekliyorsun?" diye çıkıştı asabiyetle.

"Özür dileyeceksin" dedi Feza onu umursamadan.

Yaman kaşlarını çattı.

"Bana bağırdın ve özür dileyeceksin, ben diledim"

Yaman kibirli bir şekilde güldü.

"Yok artık" dedi önüne dönerken, işaret parmağıyla direksiyona ritmik bir şekilde vuruyordu. Kızın gözleri bir anlığına oraya takıldı. Yaman onun çekip gitmeye niyetinin olmadığını anlayınca tekrardan ona döndü.

"Ben özür dilemem, hele senden hiç dilemem. Şimdi yürü git oteline, işim gücüm var"

"Ruh hastası" dedi Feza özür isteğinin gerçekleşmeyeceğine kanaat getirerek.

"Feza defol git!" diye çıkıştı Yaman bu sefer. Feza arkasını dönerken yüksek sesle okkalı bir küfür savurdu ve kapıyı sertçe çarparak çekip gitti. Yaman sabır dilermiş gibi bir nefes verdi. Ardından telefonu çalmaya başladı. Yaman asabi hareketlerle elini cebine attı. Siyah ekrandaki "puşt" yazısını gördüğünde sakinleşmek amacıyla bir nefes verdi ve ardından telefonu sol kulağına yasladı.

"Ne var lan?" dedi hiçbir şeye katlanamayan ters bir halde. Karşıdan sinir bozucu seviyede sakin bir ses yükseldi.

"Erken uyanmışsın kuzen"

Durdu.

"Belki de hiç uyumadın, pardon uyumadınız"

Yaman onun yaptığı cinsel imaya cevap vermeden önce neredeyse sıkıntılı bir şekilde alnını ovuşturdu.

"Ulan bir gün de orospu çocukluğu yapma be" dedi acı çekiyormuş gibi. Ferit gerçekten hayal kırıklığına uğramış bir sesle konuşmaya devam etti.

"Ne yani? Sevişmediniz mi? Bana küçük bi yeğen yapmayacak mısınız?"

"Dün yediğin dayak yetmedi herhalde, bir posta daha istiyorsun"

Ferit huysuzca konuştu.

"Al işte, kesin sevişmemişsiniz. Bu gerginliğinin sebebi de o, bi sevişseniz geçerdi aslında ne gerginlik kalırdı ne başka bir şey"

Yaman'ın verdiği sıkıntılı nefes, telefonun diğer yanından işitildi. Ama Ferit zerre kadar umursamadı bu tavrı, konuşmaya devam etti..

"Çok üzülmüşsün ama belli, sen de haklısın"

Ferit bir anlığına konuşmayı keserek iç çekti.

"Taş gibi karı, ama çok asosyal be. Aşırı hassas ne bileyim bi tuhaf. Yatağına öyle kolay gireceğini sanmıyorum maalesef"

Yaman cevap vermiyor olsa da kendi kendine konuşmaya devam etti.

"Sen de psikiyatr değil misin amına koyayım? İşini iyi yap, kızı iyileştir. Sonra istediğiniz kadar sevişin, ama önce sağlık, sağlıktan önce akıl sağlığı!"

Yaman, onu bıraksa saatlerce böyle bomboş konuşacağını biliyordu. Bu yüzden tek kelime etmeden, haber bile vermeden aramayı sonlandırdı.

"Amını siktiğim" diye mırıldandı telefonu yan koltuğa fırlatırken. Asla havasında değildi, berbat bir şekilde uyanmış, gece de hastalıktan doğru düzgün uyuyamamıştı. Tüm gününün bok gibi geçeceğinin farkında olması onu daha çok sinirlendiriyor, etrafı yıkıp dökme arzusu uyandırıyordu. İçinde filizlenen ve saniyeler içinde hızla artan nedeni belirsiz öfke yüzünden sert hareketlerle arabayı tekrar çalıştırdı ve etrafı kontrol etmeye bile tenezzül etmeden gaza bastı. Araba dört saniye içinde yüz kilometre hıza ulaşınca virajı alarak daha geniş ve şansına neredeyse bomboş olan caddeye dönerken asfalt ve teker arasından kulak tırmalayan bir ses yükseldi. Keskin mavi bakışlarını yoldan ayırmazken gaza biraz daha yüklendi. Yanındaki pencereyi sonuna kadar açtığında, çocukluğunda sarı şimdilerde ise çık kumral olan kısa, karışık saçları daha da bir karıştı. Ama rüzgarın saç tellerinin arasından geçip gitmesi hissi çok hoşuna gitti ve farkında olmadan sırıttı. Masum bir sırıtış değildi bu. Yanından geçen, düzeltiyorum. Önündeki arabaları acımasız bir umursamazlık ve düşüncesizlikle sollayarak hepsinin önüne geçti ve nereye gittiğini düşünmeden dakikalarca yüksek hızla sürdü. Arabanın motorundan gelen ses kulaklarını dolduruyor ve odaklanmasına, başka hiçbir şey düşünmemesine yardımcı oluyordu. Göğsünün hızla inip kalktığını farketmemişti bile. Kanında gezen adrenalin yüzünden kalbi normalin üstü hızda atıyordu. Gaza daha da yüklendi, deli cesaretiyle yol nereye çıkıyorsa oraya sürdü. Ardından ne yaptığını bile düşünmeden gözlerini kapadı..

Kendine İyi BakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin