2.BÖLÜM: SUSKUN

88 19 29
                                    










"Bütün kötü şeyler birbirine bağlıdır, ve bunların her biri; diğerinin nedeni olabilir."

Mutlu Olma Sanatı, Bertrand Russell



𖦹

U2 - With Or Without You



2. Suskun


Aralık 2022

Nedenler yürüdüğün yolu cezbedici kılar. Araman gerekenleri bulmak için sürüklendiğin insanlar lanetin olur. Kendini derin bir yalnızlığa hapsetmeden gerçeğin acizliğine ulaşamazsın. Sevmek bu noktada neye hizmet ederdi hiç bilmiyordum. Ben sevmenin kamçılayan ağırlığı altında ezilir, ihanetini; iple sallandırırdım. Amaçları uğruna kendini katleden biri; pekala sevginin verdiği yüke, ihanetle karşılık verirdi.

Küçükken hiç küçük olamadığımı düşünürdüm, sonra da büyüdüm. Büyüdüğüm noktada ise intikam hırsında boğulmadan yaşam savaşı vermek büyük zahmet oldu. Asla bir intikamın peşinden koşacak kadar aciz olunmaması gerektiği kanaatindeydim. Ancak belirli bir noktada insanın aciz olası geliyordu ya da o yolda can veresi.

Kendi kendine yarattığın mezarlar, insana pişman olmamak için sebep yaratırlar.

Ben kendi sebebim olmak istiyordum.

Pişmanlık gereksiz bir yemin gibiydi benim için; bir yeminin ardından duyulabilir, gelecekte yankılanabilirdi. Yalanlar söyletir, daha da pişman ederdi. Kandırırdın ve bunu kandırıldıklarına sayardın. Benim bir türlü anlayamadığım ise kandırılırken farkına vardıklarımı, katlederken kandıramadığımdı.

Anılar artık en derinlerde gömülüyken nasıl hala insanı bu kadar canlı hissettirebilirdi. Yaşadığımı ancak ilk beş yılımı hafızamda anımsamaya çalışarak hissedebiliyordum. Geri kalan on sekiz yılım ise cehennemim olmuştu.

Karşımda duran adamın koyu gözlerine, bal rengi bakışlarımı saplamıştım. İfadesi, mermerden yontulmuş gibi katı ve hareketsizdi, sanki bir an olsun nefes alıp vermiyordu. Yüzünü saklayan maskenin ardındaki çizgileri göremesem de, varlığı etrafıma kesif bir hissizlik yayıyordu. Hislerim yanılmadı; o donukluk, o ürkütücü soğukluk, tıpkı Begüm'ün gözlerindeki boşluk kadar derindi. Bir insanı gözlerine bakarak anlayabilirdiniz; her düşünce bir sis gibi orada gizlenir ve okumayı bilene çok şey anlatırlar. Ama bu kez o gözlerde, bir hiçliğin soğuk uçurumundan başka bir şey bulamadım. Zamanın ve anlamın un ufak olduğu o boşlukta kayboldum. Boştu.

Benim deliliğin sınırında gezinen gözlerime kıyasla, onun bakışları bomboş, alabildiğine sıradan ve donuktu. Bir insana değil de, boş bir yansımama bakar gibiydim.

Yüzümde zoraki, hafif çılgın bir gülümseme belirdi. Bu durum karşısında nasıl başka tepki verebilirdim ki?

"Beni asıl sinirlendiren ne biliyor musun?" dedim, gözlerimi onun çamurlu botlarına dikerek. "O pis botlarınla evimi kirletmen. Gerçekten mi? Misafirliğe böyle mi gelinir? Terbiyen yok mu senin?"

Adam, başını hafif yana eğdi, kaşları hafifçe kalktı. Şaşırmış gibi görünüyordu. Sanki neyle karşılaştığını anlamaya çalışıyordu. Gözleri beni süzüyordu, ama konuşmadı. O an kısa bir sessizlik oldu, kapının eşiğinde birbirimize bakıyorduk.

Hayır, asıl mesele, bu kadar rahat olmamın nereden kaynaklandığını sorguluyordu. Titizliğim dillere destandı; en ufak ayrıntıda bile kusursuzluk arardım. Alaycı görünsem bile, o çamurlu botlarla evime pervasızca girmesi içimde kaynayan bir öfkeye neden olmuştu. Sanki başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi bir his kaplıyordu bedenimi. Görünüşte sakin duruyordum, ama içimde tarif edilemez bir kızgınlık yükseliyordu.

YANSIMANIN İKİ YÜZÜ (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin