XXXIV

900 93 18
                                    

Ankakuşu bana varlığımı sorgularcasına bakarken gülümsemeye çalıştım. Yüzüğün gerçek gücünün karşısında sıradan bir insan olduğumu daha yeni fark ediyordum. Ankakuşunun gözleri ruhumun derinliklerine bakıp en karanlık sırlarımı keşfediyor gibiydi.

Güzel kızıl tüylü kafasını yana yatırıp "Neden buradasın?" Dedi.

Boğazımı temizledim "Yeniden hayata dönmem gerek." Dedim "Karşılığında senin için yapabileceğim çok fazla bir şey yok ama elimden geleni yapacağım."

Devasa kuş kafasını eğip benimle aynı hizaye geldi "Hayata dönmek mi?" Dedi "Senin gerçekten istediğin şey bu değil ki? Sadece burada olmak istemiyorsun."

Kaşlarımı çattım "Ne demek istiyorsun?"

Kuş kırmızı alevlerin renklerine sahip gözlerini kıstı ve bir süre bir şey söylemedi, sonunda "Sen yok olmak istiyorsun." Dedi.

Afalladım, gözlerimi kırpıştırıp kuşa baktım. Sonrasında kendime gelip kaşlarımı kaldırdım ve alayla güldüm "Yok olmak mı? Daha neler. Bu zamana kadar yaptığım her şey hayatta kalmak içindi neden şimdi yok olmak isteyeyim ki?" Dedim.

"Çünkü buna değeceğini düşünmüyorsun."

Yüzümdeki gülümseme yavaşça solarken ankakuşunun benim hakkımda diyecekleri daha bitmemişti.

"Geri döndüğünde bulacağın şeyden korkuyorsun. Kimsenin seni özlemediğini, senin için üzülmediğini düşünüyorsun. Çünkü bu tarz duyguları hak ettiğini düşünmüyorsun."

Kaşlarımı çattım "Ben bu kadar duygusal bir adam değilim. İnsanların hakkımda ne düşündüğünü umursamam. Şu andada umurumda değil, sadece geri dönüp hayatımı yaşamak istiyorum."

Ankakuşu kafasını kaldırdı ve kanatlarını açtı. Tüm tüyleri alev aldı. Alevlerin arasında parlak kırmızı gözlerini görebiliyordum. Oldukça ilahi bir görüntüydü.

Kafamın içinde yankılanan sesiyle konuşmaya devam etti "Peki hangi hayatından bahsediyorsun?" Dedi.

"Hangi hayatın derken? Kendi hayatım işte."

"Sen bu bedenin esas sahibi değilsin. Bunu biliyorum. Aklından geçen her şeyi biliyorum. Şimdi söyle hangi hayatını geri istiyorsun?"

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı "Bir dakika demek istediğin beni Taylan olarak geri getirebileceğin mi?! Bunu yapabilir misin?!"

Ankakuşunun sessizliği sanırım olumlu bir anlam içeriyordu. Şaşkınlıkla elimi saçlarımın arasından geçirdim. Yeniden ben olabilirdim... tüm bu saçmalıklardan uzakta normal hayatıma dönebilirdim.

Nedense bu fikir çokta hoşuma gitmemişti. Aslında benim için daha iyiydi, Taylan ailesinden kalan mirasla rahat bir hayat yaşamaya devam edebilirdi ama Mervin'in sürekli uğraşası gereken sorunlar vardı ve her zaman yaralanıyordu. Bu dünya bana acı verici ve zor deneyimler yaşatmıştı. Yeniden Taylan olmak istiyordum ama... bir şey beni bu fikirden geri çekiyordu.

Ankakuşu kanatlarını kapattığında tüm alevler söndü rahatlatıcı bir sesle "Düşünmeye ihtiyacın varsa bekleyebilir." Dedi.

Gülümsedim "Teşekkür ederim. Muhtemelen saçmaladığımı düşünüyorsun. Bir insan neden acıyı, rahatlığa seçer ki?"

"O acıya aşık olan bir insan."

****

Taş merdivenlerden geri inip, az önce üzerinde uyandığım adacıkta bağdaş kurmuş oturan Lord'un yanına geldim. Karşısına geçip bağdaş kurup oturdum.

Kaderden KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin