LXVI

557 65 7
                                    

[Yazardan]

Argus zaten kimse onu umursamadığı için balkondan kolayca sıvıştı. Hızlı adımlarla sarayın içinde yürürken hemen önündeki koridor büyük bir patlamayla yıkıldığında hala Lord ile savaşan Mihal ve Mervin yüzünden öleceğini düşünmüştü. Ama karşısındaki deminden beri gelmesini beklediği Seth'di.

Omuzlarındaki molozlardan düşen tozları silkeleyip Argus'a döndü "Hala yaşıyorsun harika." Dedi.

Argus duvardan kopan molozların üzerinden atlarken "Daha sakin bir iniş yapamaz mıydın?" Dedi.

"O üçlüye bulaşmadan yanına gelmenin en hızlı yolu buydu."

Argus, Seth'in hemem yanına geldiğinde kollarını uzatıp onu kucağına almasını bekledi "Güzel. O zaman beni doğu kulesine götürür müsün?" Dedi.

Seth onu kucağına aldığında tek kaşınu kaldırıp "Kaçmayacak mısın? Kim kazanırsa sana bir faydası olmayacak sonuçta." Dedi, Argus kollarını Seth'in boynuna dolayıp yeleğine sıkıca tutundu "Mervin benim arkadaşım ayrıca Mihal benim oğlum gibidir." Dedi.

Seth gözlerini devirdi "Onların seni aynı şekilde gördüğünü sanmıyorum." Dedi, duvardaki açıklıktan atlayıp sırtındaki deriyi yırtarak açılan kanatlarıyla doğu kulesinin penceresine doğru uçtu.

Bir nevi cephanelik sayılan doğu kulasi sarayın en yüksek kulesiydi. Seth demir parmaklıklar olan pencereye tutunup, parmaklıkları kolayca eğdi ve Argus'un geçebileceği boyutta bir delik açtı.

Argus pencereden girip hızlı adımlarla duvara sıralanmış büyülü silahlara bakmaya başladı. Seth kaşlarını çatıp pencereden onu izledi, bu küçük pencereden giremeyecek kadar büyüktü "Tam olarak ne arıyorsun?" Dedi.

Argus duvardaki kendisinin yarısı kadar olan ve gerçek dünyadaki roket atarlara benzeyen şeyi yuvasından çıkardı ancak beklediğinden daha ağırdı ve az daha yere düşürüyordu.

Zar zor silahı elinde tutup pencereye doğru yürürken "Bir keresinde bu silahın büyücülerin çekirdeğini eritebildiğini okumuştum." Dedi, silahı pencereye yaslayıp nefeslendi "Bununla Lord'u vurursak. Mihal kazanabilir."

Seth silahı pencereden çıkarmasına yardım ederken devam etti "Ayrıca Mervin'i de vurup iyileştirebiliriz." Dedi.

Seth kaşlarını kaldırdı, Argus'un saçlarını karıştırıp "Bu kadar korkak olmana rağmen her zaman işe yarar bir fikrin oluyor." Dedi.

Argus gururla çenesini kaldırıp "Ben zeka adamıyım sadece kaba kuvvete gelemiyorum." Dedi.

Seth kafasını kaldırıp üzerlerindeki karanlık örtüye baktı. Arada örtünün içinden fırlayan gölgeler bomba gibi saray avlusuna düşüyordu "Oraya yaklaşmak kolay olmayacak." Dedi mırıldandı.

Pencereyi bırakıp aşağı doğru düşerken havda etrafını saran alevlerin arasından siyah parlak pullarıyla göz kamaştıran bir ejderha olarak çıktı. Argus, kucağında sıkıca tuttuğu silahla birlikte pencereden atladığında Seth hızla uçup onu havada yakaladı.

Avluya doğru uçtuklarında Seth yeri göğü inleterek kükredi ve Karanlık Lord'a doğru lav püskürtmeye başladı. Argus titreyen bacaklarının üzerinde ayağa kalkıp Mihal'e doğru elini salladı ve seslendi "Mihal! Buraya gel, Mihal! Bende bir silah var, bununla Lord'u indirebilirsin!" Dedi.

Mihal uzaktan onun ne dediğini anlamasada elindeki silahı göstererek yaptığı hareketlerden yanına çağırdığını anlayabiliyordu. Hızlıca portaldan geçip Argus'un yanında belirdi.

Argus elindeki silahı uzatıp "Bu bir çekirdek eriten. Bununla hem Lord'u indirebilir hemde Mervin'i iyileştirebilirsin." Dedi.

Mihal'in gözleri umutla parladı. Hızlıca ağır silahı omzuna atıp "Teşekkür ederim." Dedi ve yeniden yok oldu.

Kaderden KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin