VIII

339 43 25
                                    

Zaman çok hızlı geçiyordu. Bebeğimizin kristalden çıkması için gereken beş ayın üçünü çoktan geride bırakmıştık. O gün yaklaştıkça kafamda kurduğum felaket senaryolarının sayısıda artmıştı. Neyseki Mihal yanımdaydı, ona olabilecek olumsuzluklardan bahsettiğimde hep mantıklı bir çözüm yoluyla beni rahatlatıyordu.

Ama Mihal'in bile beni rahatlatamadığı bir konu vardı. Kristale bebeğin sağlığı için büyümüzü aktardıkça kendi büyümüz zayıflıyordu. Mihal bir büyücü olduğu için bu geçiçi bir durumdu tabi çekirdeği büyüsünü yeniliyordu ama yinede bu bütün bir zaman boyunca zayıf olacağı anlamına gelirdi.

Benim durumumsa daha kötüydü. Kristaş büyümü yüzüğümden aldığı için ve yüzüğünde büyüsünü yenileyecek bir çekirdeği olmadığı için kalıcı olarak büyüsünün büyük çoğunluğunu kaybedecekti.

Sıkıntıyla iç geçirdim ve kafamı at arabasının rahat koltuğuna yasladım. Kraliçenin baş danışmanı Daniel'in daveti üzerine insan diyarına gitmem gerekmişti. Mihal meşgul olduğu için tek başıma gitmem gerekmişti ayrıca birinin sarayda kristalin başında durması gerekiyordu.

Uzun süredir Mihal'in portallarıyla ordan oraya ışınlandığım için bu at arabası yolculuğu çok hantal geliyordu. Aslında uçabilirdim ama yüzüğün büyüsü zayıflamışken yarı yolda yorulup yürümek zorunda kalmak istemiyordum.

Siyah, deri eldivenli elimin parmağına takılı gösterişli yüzüğe baktım. Sanırım yeni bir büyülü silah almam gerekecekti. Yüzükle bu kadar badire atlatmıştım hatta ankakuşunun ruhuyla tanışıp kanka bile olmuştum. Onu değiştirmek zorunda olmam çok üzücüydü...

Herneyse, bu sefer nasıl bir şey alsam acaba? Belki bu sefer daha çok silaha benzeyen bir şeyler alabilirim belki bir kılıç yada ok ve yay. Bunu sonra düşünmeliyim.

Başkentin içinden geçerken yeni yapılan evlere ve maydandaki eski kral ve kraliçe için yapılmış anıtı izledim. Galya şehri baştan düzenlemişti. Evlerin mimarisi bile değişmişti.

Sarayın önüne geldiğimde beni bizzat Daniel karşıladı saygıyla önümde eğilip "Başkente hoşgeldiniz majesteleri." Dedi.

Nazik bir şekilde gülümsedim "Majesteleri mi? Bu kadar abartmana gerek yok."

"Ama kral Mihal'in eşi olduğunuz için bu sizide kral yapmaz mı? Size başka nasıl hitap edebilirim ki?"

Duraksadım. Aslında doğru sayılırdı. Niye evde kimse bana majesteleri demiyordu lan o zaman? Bu büyücülerin gelenekleriyle ilgili bi durum muydu? İki kral olması mı sorundu? Ben kraliçe mi sayılıyordum? Ama onada majesteleri denirdi, ben ne oluyordum tam olarak??

Ben kafamı saçma bir soru fırtınasıyla meşkul ederken Daniel bana yolu gösterdi birlikte sarayın merdivenlerini çıkarken aklımdaki sorulardan duruma göre en mantıklı olanını cımbızla çıkarıp Daniel'in önüne koydum.

"Beni davet etme sebebinizi neden mektubunuzda belirtmediniz? Umarım bir sorun yoktur."

Daniel gayet stabil bir ses tonuyla "Endişelenmenizi gerektirecek bir durum yok mejasteleri. Sadece Lord hazretleri sizinle görüşmek istedi."

"Lord hazretleri mi? Tam olarak kimden bahsediyoruz?"

"Tabiki Karanlık Lord'dan bahsediyorum. Ona bu şekilde hitab etmemi istedi."

Kaşlarım çatıldı Daniel'e dönüp "Bir suçluya neden lord hazretleri diye hitap edelim. O adamın neler yaptığını hatırlatmama gerek varmı?" Dedim.

Daniel anlayışla kafasını sallayıp "Öfkeniz mantıksız değil majesteleri ancak Karanlık Lord artık bir suçlu değil. Rehabilite edildi ve temizlendi. Artık kraliçe için çalışan mantıklı biri. Onun sayesinde sadece tarihimizin kayıp parçalarını bulmadık aynı zamanda eskisinden daha güçlü büyülü silahlar yaptık, ordumuz artık daha güçlü. Ona çok fazla şey borçluyuz." Dedi.

Kaderden KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin