Sabaha karşı Mihal ata arabasıyla yola çıkmıştı. Sanırım tüm gece Astro ile büyü çalışmıştı, umarım yolda biraz uyuyabilirdi.
Aslında bu gün Azelya'nın isteği üzerine ilerde nişanlanmam gereken bakire prenses ile buluşmam gerekecekti ama bu prenseste Mihal'in karısı olacağı için ben pek buluşmaktan yana değildim.
Bunun yerine aklımda daha iyi bir fikir vardı. Kendime itaatkar bir koruma satın almak. Evet, satın almak. Bunun için en iyi yerde yeraltı dövüşleriydi.
Mihal romanda bu dövüşlerden birine kazayla girip büyük başarılar elde ediyor ve tabiki sunucu kızıda kendine aşık ediyordu. Evet gittiği her yerde ona aşık olan bir kız vardı.
Yeraltı dövüşleri başkentte gizlice yapılıyordu. Bu yüzden prenses ile buluşmamdan önce dövüşlerin yapıldığı yere gittim. Beklediğim gibi Mervin'in bu yasadışı yerlerde saygınlığı vardı. Bu yüzden zorlanmadan vıp koltuklarından birine yerleştim.
Burada birinin beni göremsi zordu ama yinede üstümde bir pelerin vardı ve kapüşonuyla yüzümü gizliyordum.
İlk dövüş başladığında keyifle şarabımı içerken yanıma oturan bedenle duraksadım, hemen yan tarafımda oturan ve bana gülümseyerek bakan Aldo ile göz göze geldim.
Duygularımı gizleyemedim ve içimdeki tüm tiksintiyle yüzümü buruşturdum "Neden burasın?" Dedim.
Aldo alayla güldü "Ben ahlaksız ve kötü bir adamım asıl sizin burada ne işiniz var lord hazretleri." Dedi.
Gözlerimi devirdim. Bir bakıma haklıydı ama yinede siktir git Aldo.
Güzel kıvrımları ve hoş gülümsemesi olan bir esmer güzeli cilveli tavırlarıyla yanımıza ulaşıp Aldo'nun kucağına oturdu. Aldo kızla ilgilenirken "Ama cidden neden buradasın? Artık bu dövüşlerle ilgilenmediğini sanıyordum." Dedi.
Kafehimi yanımdaki süslü sehpaya koyup "Kendime bir evcil hayvan almayı düşünüyorum." Dedim.
Aldo kaşlarını kaldırdı ve göz ucuyla bana baktı "Öyleyse bana gelmeliydin. Her türden damak zevkine uyacak mallarım var." Dedi.
Neden ondan nefret ettiğimi anlıyor musunuz? İnsan ticareti yapan, insanlardan eşyaymış gibi söz etmeyi seven bir herifti. Ayrıca bana her zaman müzede sergilenen ve satın almak yada çalmak istediği bir elmas mışım gibi bakıyordu.
Kesin bir sesle "İstemez. Ben bir koruma istiyorum seks oyuncağı değil." Dedi.
"Neden kraliyetten istemiyorsun?"
"Bana tam itaat gerekiyor. Ayrıca kraliyetin adamlarından daha sert birine ihtiyacım var. Kendinin farkında olmayan, yapayalnız birine."
"Ah~ Yine kafandan yaramaz fikirler mi geçiyor yoksa benim tatlı tilkim."
Bana olan gereksiz hitabını görmezden geldim "Yaklaşan savaşa hazırlanıyorum." Dedim.
Aldo kucağındaki kız ona çerez yedirirken "Öyleyse buranın yeni yıldızı olan o herif için geldin." Dedim umursamaz bir sesle "Adı neydi..." diye mırıldandı.
"Valkür." Mihal'in bu arenada karşılaştığı son düşmanıydı. Savaşları beş bölüm sürmüştü çünkü Valkür'ün her darbesinde Mihal geçmişe dönüyor, üvey abisinin onu ölümüne dövdüğü yada işkence ettiği zamanları hatırlıyordu. Bir nevi hayatı gözlerinin önünden geçiyordu.
Mihal'i bu kadar sert pataklamasına rağmen Valkür'ün kişiliği ve hayatı belirsizdi. Doğru düzgün diyaloğu bile yoktu. Ağzını her açtığında yazar ona kükredi, hırladı, acıyla uludu, çığlık attı vb. Şeyler vermişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/363669308-288-k788127.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderden Kaçış
FantasíaTaylan, on dört ciltlik bir fantastik romanın son cildini bitirince büyük bir hayal kırıklığına uğrar ve ufak bir sinir krizinden sonra geçirdiği ufak bir kaza sonucu ölür ve gözlerini bu kalitesiz romanının aşağılık kötü karakteri Mervin olarak aça...