XLIII

678 73 10
                                    

Karanlık Lord mimiklerinin ve eklemlerinin yeni farkına varıyormuş gibi kendi etrafında döndü ve yüzüne dokundu "Demek canlı olmak böyle hissettiriyor. Neredeyse unutuyor muşum." Dedi.

Talia gölgelerin içinden çıkıp tek dizi üstünde Lord'un önünde eğildi "Geri dönüşünüzü kutlarım lordum. Liza eski sarayınızı düzenliyor buradan hemen oraya gidebiliriz." Dedi.

Argus'a yaslanarak ayağa kalktım. Tabiki romanın sonuna kadar Talia, Karanlık Lord'a hizmet etmişti neden şimdi değişsin ki?

Dişlerimi sıktım "İkisinide geberticem." Dedim, ileri doğru bir adım attığımda Argus beni durdurup "Daha Lord'un amacının ne olduğunu bilmiyoruz. Sakin ol." Dedi.

Şokla ona baktım "Sen kendinde misin? O herif Baruh'un bedenini ele geçirdi! Belkide onu öldürdü. Nasıl ondan taraf olabilirsin?" Dedim.

"Ondan tarafta değilim. Sadece onun için üzülüyorum."

"Benim içinde üzülebilirsin! Beni korumak isteyen bir askeri öldürdüm! İyi bir ruh halinde değilim!"

Argus'y itip tek başıma ayakta durmaya çalıştım. Avcumu açtığımda parlayan şeyil alevlerle yüzüğün gücünün yeniden elimde olduğumu hissettim.

Ellerimi kaldırıp alev hortumunu Lord ve Talia'ya doğru gönderdim. Ellerimi indirip alevleri dindirdiğimde külleri bile kalmamış olması gereken iki bedene baktım. Zerre etkilenmemişlerdi.

Karanlık Lord bana dönüp "Ah evet seninle ilgilenmeyi unuttum." Dedi, gülümsedi "Geç kalmış olsanda sana teşekkür etmeliyim-"

"Kapa çeneni! Baruh'u geri ver!"

Lord'un gülümsemesi silindi "Üzgünüm ama arkadaşın artık yok. Bedenine girdiğimde ruhunu sömürüp yedim." Dedi, gözlerimin dolduğunu hissettim, istemedende olsa buna sebep olan bendim. En başında bu anlaşmayı hiç yapmamalıydım, hepsi güç hırsım yüzünden olmuştu. Büyü gücüm olursa her şeyi daha kolay halledebileceğimi düşünüyordum.

Başım dönüyordu ama umursamadım kıyafetlerimi ve saçlarımı dalgalandıran yıldırımları elimi savurup Lord'a doğru gönderdim. Lord elini bile kaldırmadı, bütün saldırılarım hemen önünde açılan porta çekilip yok oldu.

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Bu boyutsal büyümüydü? Ama nasıl olabilirdi? Bir büyülü silah onu yapan büyücünün güçlerine sahip olurdu.

Yüzümü buruşturup "Adi herif, nasıl boyutsal büyü kullanabiliyorsun?" Dedi.

Karanlık Lord elini kaldırıp "Ah evet, bu büyü yüzyıllar önce büyücü kralını devirdiğimden ondan çaldığım güç. Baya işe yarar bir şey değil mi?" Dedi.

"Nasıl ama yüzük-"

"Gerçek büyüm yıldırım ve alev değil. Benim büyüm diğer büyücülerin büyülerini çalmak. Yüzüğün kullandığı büyüyüde yıllar önce başka bir büyücüden çalmıştım. Sevdiysen sende kalabilir. Beni özgür bıraktığın için küçük bir teşekkür hadiyesi."

Öfkeden boynumdaki damarlar bile ortaya çıkmaya başlamıştı "Yemin ederim seni öldürücem." Dedim.

Karanlık Lord kadife gibi sesiyle güldü "Pekala denememe izin vericem-" Dedi.

Argus birden araya girip "Dur, dur. Bekleyin biraz." Dedi, Lord'a dönüp "Şey merhaba ben Prens Argus. Bende Mervin ve sen gibiyim."

Lord tek kaşını kaldırdı ve Talia kaşlarını çattı. Argus'un hangi açıdan kendisini bize benzettiğini anlamamıştı tabiki de.

Argus "Şey diyecektim. Geçmişte kötü şeyler yapmışsın belliki ve sonucu iyi bitmemiş. Bunu çok iyi biliyorsun. Aynu yoldan ilerlemenin anlamı yok. Yeniden hayatta olduğuna göre yeni bir sayfa açıp düzgün şeyler yapabilirsin. Kötü adam olmana gerek yok." Dedi.

Kaderden KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin