Bölüm 9

993 36 0
                                        

Urfalı aşiret kızı


Urfalı Aşiret Kızı

Her babayiğidin harcı mıdır ki aşkı için cesurca davranmak! Cesurca itiraflarda bulunacak kadar yürekli olmak. Aşık bir kadın olmanın yükünü taşıyan Mizgin Şahmaran için, zor değildi. Cesareti takdire şayandı. Bir kadın hiç korkmadan, çekinmeden aşkını bir nevi itiraf etmişti. Belki de Rezan anlamamıştı. Yahut anlamazlıktan gelmişti.

Rezan ile bakışmaları uzun bir an sürdü. Toprağın ıslak rengini taşıyan hareleri kocasının gözlerine zevkle tıkılıp kalmıştı. Bir anlam istiyordu. Belki de buna karşılık bir itiraf bekliyordu. Ancak tek hareket koltuğundan kalkıp onu arkasında bırakan ve pencerenin önüne geçen kocasıydı. "Bugün buradayız, Mizgin!" Ve itiraf böylece örtbas edilmişti!

Koltuğun kenarına geçip oturarak kocasını düşünceler içinde izledi Mizgin. Neden burada kalacaklardı? "Neden?"

"Şişeleri vurmanın keyfini çıkart, geldiğinden beri evdesin," dedi bakışlarını karısına çekerek. "Düşmanının evine gitmeyeceğin için bugün kocanın misafiri ol. Sana mangal yapacağım."

Kalışlarının sebebini anlamayan karısının çatık kaşları şimdi şaşkınlıkla yukarı sıyrılmıştı. Düşmanı dediği karısının ailesiydi.

Kocasırı kızdırmamak adına ailesinin konusunu hiç açmazdı. Lakin düşmanım kelamının ısrarı Mizgin'in kanına dokunuyordu. Ancak ne kadar kızgınsa bir konuda şaşkınlığını hâlâ koruyordu. Şaka yapıp yapmadığından emin olmak için Rezan'a doğru ilerledi. Tam karşısında durduğunda ince parmaklarını kaslı koluna nazikçe doladı.

"Sen ciddi misin?" Şaşkınlığı sesine yansımaktan geri durmadı. Tek kaşını kaldıran genç adam ciddiyetle sordu: "Ben şaka yapar mıyım?"

"Hayır, Rezan Ağa. Sen şaka yaparsın ama yapmayı bilmezsin! En son yaptığında bizi şakanla rezil etmiştin!"

Ah, hatırlamak bile istemiyordu Mizgin. O berbat şakadan sonra bir daha evde kimse yanaşmamıştı. Sebebi zaten Rezan Ağaydı. Bu konuda berbatı; iyi değildi, kötüydü, iğrençti. Ah tamam sevdasını bu kadar düşürmesi yeterdi. Şimdi önemli konuya dönmesi gerekti. "Kes sesini, Mizgin!" Olanları hatırlayan genç adam en az evi kadar kendisinden soğumuştu. Payı büyük olan elbette biricik karısıydı. Bir kadın kocasını çıplak gördü diye bağırmazdı. Bu kadın nedense her konuda farkını ortaya koyuyordu.

"Hangi adam karısını misafiri yapmıştır?" Ne güzel işte, ilkleri yaşıyorsun. Sevinmelisin, Mizgin!"  İlkleri yaşatma konusunda da şakası kadar beceriksizdi Rezan. Acaba daha hangi ilkleri yaşayacaktı Mizgin? "Bu ilkleri başka konuda yaşamayı tercih ederim."

"Pişman ettirme."

"Tamam, sustum."

Bu güzel anı kaçırmayı göze alamazdı Mizgin. Kocasının misafiri olacaktı. Bugün kendi evinin misafiri olabilirdi. Ama yarın gönlünün misafiri olacaktı. Ve ömür boyu orada kalacaktı. Kocası cebinden telefonu çıkartıp birilerini ararken Mizgin sadece onu izliyordu. Birbirlerinden uzak duran karı koca Sedef in gelmesiyle yakınlaşmışlardı biraz. Bu yakınlaşma çocuk için olsa bile Mizgin şikâyetçi değildi.

Kocasına boyun eğmemişti. Fakat kafa da tutmamıştı. Tabii birkaç durum dışında. Sinirleri tepesine çıktığında kendine engel olamamıştı. Yoksa Rezan'a öyle bir saygısızlık yapmazdı. Ne olursa olsun. Burada suçlu olan Rezan değildi. Sevmediği, küçük gördüğü bir kızla evlenen o idi. Belki aklında başka biri vardı. Ve onu gelin getirecekti. Ama kader ikisini birleştirmişti. Peki,

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin