Bölüm 13

267 20 2
                                    

Felaketimsin


Düğüm... Dolanmış bir düğümü çözmek için giriştiğiniz çabayı düşünün. Olmayınca sıkıntısından çözmeyi bırakırsınız. Bazen de hırs yapar devamını getirirsiniz. Rezan Şahmaran da çözülmesi zor bir düğüm gibiydi. Mizgin ne kadar açmaya çalışırsa bir o kadar düğüm daha atıyor, çıkılmaz bir hale getiriyordu.

Kafası eğik, merhemli parmaklarına bakıyordu. Gülümserken içindeki kelebeklerin uçuştuğunu hissetti. Sevmeyeceğini bas bas bağırırken, onun için gökyüzünü indireceğini söylüyordu. Bu inanılmaz bir çelişkiydi.

"Gökyüzü senin acımasızlığını kabul eder mi?"

Rezan cevap vermek yerine karısının yanan parmaklarına sıcak nefesini üfledi. Acısı biraz geçse belki uyurdu. Tıpkı Rojin gibi...

Rojin'in kendini yakmayı becerdiği her seferde ilk koştuğu Rezan olurdu. Nazı hep ağabeyine geçer, ağlarsa ağabeyine ağlar, çocuksu tavırlarını en çok ona yapardı. Karısının acı çekişi kız kardeşini anımsatmıştı. Her gün hatırlatıp nefret ettirmesi gibi...

"Birazdan geçer, unutmaya çalış."

"Unutamıyorum."

"Neden?"

Kocasının erkeksi kokusunu içine çekerken gözleri kendiliğinden kapandı. "Acılarım kokun kadar keskin!" Rezan karısının çenesini avuç içine alıp kendine doğru çekerken küçücük mesafe bıraktı. Gözleri kapalı karısını süzerken dolgun dudakları gözlerine ziyafet gibi serilmişti. "Nesin sen, Mizgin, kimsin?" Efkârlı bakışları kısılmış karısını izliyordu. 'Senin sevdanla tutuşmuş delinin biri.' Vermek istediği cevap buyken, gözlerini aralayarak keskin bir dille soludu. "Kalbini yerinden oynatacak küçük kadın!"

Bir süre karısını izleyen genç adam cevap vermek yerine ayaklanmış kapıya ilerlemişti. Işığı söndürüp kapıyı açan Rezan,

"İyi geceler," dedikten sonra çıkıp kapıyı arkasından kapatınıştı. Öfkeyle homurdanan kadın arkasından söylendi: "Seni bu kadar çok güzel sevdiğim için kendimle bir kez daha gurur duyuyor ve kendimi ayakta alkışlıyorum. Ha seni de unuttuğumu sanma. Öküzler listesinde tüm erkekleri geride bırakıp başı çektiğin için seni gönülsüzce alkışlıyorum, Rezan."

Sinirle yatağına uzanan kadın gözlerini kapatmıştı. Uyuyamayacağını, sabaha kadar yatakta dönüp duracağını bilse de gözlerini kapattı. Sinirinin geçmesini bekledi.

"İnsanları sevmiyorum." Kısık sesiyle döküldü: "Senin gibi insanları sevmiyorum."

Geceden kalan kızgınlığa sabahın öfkesi eklenince nefes almak çekilmez oluyordu. Haber vermeden çıkmak bir kenara, odaya uğramadan konaktan çıkıp gitmişti. Onu neden hiçe sayıyordu? Neden bir gün iyi bir gün kötü oluyordu? Bunu yapmasındaki amacı bir türlü çözemiyordu. Eğer niyeti delirtmek ise bunu zaten birkaç yıl önce başarmıştı. Hem aklını hem de kalbini darmaduman etmişti Rezan Şahmaran. Onun kalbi yerinden oynamazken, Mizgin her defasında kalp çarpıntısından ölecek raddeye geliyordu.

"Buz tutmuş kalbini güneşin en kavurucu sıcağı bile eritemez, Rezan Ağa. Bunu bilesin!" Merdivenleri indiğinde çağıran kaynanasının yanında soluğu alarak oturdu Mizgin.

"Keremke, jinap?"

Dilber Hanım eteğini düzeltip gelinine vücudunu çevirdi. "Dün Evin'den dolayı pek konuşamadık, keçamin. Ailenle konuştun mu?" Gelinin kızından pek farkı yoktu. Annesiyle konuşmuş muydu, merak etti.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin