Bölüm 6

294 18 3
                                    

Burası Benim Evim


Başlamadan biten bir hikâyeyi okumayı kimse sevmez. Yolun başında nice cefayı çekmiş kadın, neticesi mutluluğa bağlanmayan evliliğin sonlanmasını hiç isternezdi. Daha düşe kalka, güle ağlaya hikâyelerini devam ettireceklerdi.

Ait olduğu yerden erken koparılıyordu. Arabaya sürüklenip ite kaka bindirilen kadın yola çıktıklarından beridir ağzını bıçak açmıyor, korkusunu belli etmemek için yüzünü pencereden çevirmiyordu. Hayır, korkmamak elde değildi. Nihayetinde o Rezan Şahmaran idi. Ne yapacağını bilmediği gibi, nasıl hareket sergileyeceğini de kestiremiyordu.

Kocasının öfkeli nefesi arabanın içinde fink atarken, dolan gözleriyle arabaya sinmiş bekliyordu Mizgin. Hayır, daha krakerleri yedirecekti. Kocasıyla belki uğraşacak, sevmesini birazcık isteyecekti. Çok değil; hunharca ezip yok etmese, varlığını kabul etse, gerisini zaten Mizgin getirirdi. Sevgisiyle taşa dönmüş adamı yontardı. Emek emek, ilmek ilmek örer, sabırla göğüs gererdi.

Bir adam ne kadar güzel sevilirse kadın o kadar güzel seviyordu. İnanıyordu ki bu sevgi ikisine de bir ömür yeterdi. Sevmek kadar güzel bir eylemi hiç eden bir adamdan sevgi bekliyordu. Rezan Şahmaran sevgi duygusunu öldürüp, nefretiyle günden güne Mizgin'i süründürüyordu. "Benden nefret edebilirsin ama..." Kırık çıkan titrek sesiyle adama gerçeği çarptı. "Ait olduğum yere götürmen için geç kaldın. Bana dokun..."

"Kes sesini!"

"Ben bu nefreti hak edecek hiç..."

"Sana o çeneni kapat dedim!"

Gözlerini birkaç saniyeliğine yoldan ayırarak karısına nefretle dolu gözlerini dikti. İnadını kırmayıp canını yakmak için hem gözleriyle hem sözleriyle işkencesini pervasızca etti. "Gör bu nefret dolu gözleri. Hiç geçmeyecek. Anlıyor musun?"

Kırgınlığı tüm hücrelerine yayılarak yüzündeki ifadeyi acıya bürüdü. Dudaklarını ağzının içine alıp ısırdığında kocasının gözlerine baktı. "Her şeyinle nefretini bana belli ediyorsun. Ama ben bunu hak etmiyorum. Kaçan ben..."

"Sus!"

Emrine boyun eğdi Mizgin. Sustu ve gideceği yere kadar bekledi. Ne dese boştu. Kalbi taşlaşmış bir adama ne anlatsa boştu. Öfkesi gözünü örtmüş, zehirli dilini dışa vurmuştu.

Sustu, ta ki geldiği eve kadar... Babasının konağına... Hayatını geçirdiği, doğup büyüdüğü eve... Rezan Şahmaran'ın aşkını gün be gün içinde büyütüp beslediği eve...

Genç kadın babasının evini gözlediğinde akan gözyaşlarına engel olamamıştı. Bitmişti işte, kocası her şeyi bitirmişti. Babasının evine elini kolunu sallaya sallaya bırakıyordu. Hem de berdel karşılığında aldığı karısını...

Mizgin daha fazla beklemeden elini kapı koluna attı. Yaşadığı berbat evliliği burada noktalanıyor, dul Mizgin olarak baba evine dönüyordu. Titreyen sadece elleri değildi. Vücudunu da zangırdama tutmuştu. Kolu çektiği gibi kapıyı açmış, onu istemeyen adamı arkasında bırakarak inmeye çalışmıştı.

Lakin inemeden kolundan bir anda çekilmiş, kendini arabaya yapışmış ve Rezan'ı üzerine varırken bulmuştu. Karısına doğru uzanıp açtığı kapıyı hızla kapatmıştı adam. Kafasını arabanın koltuğuna yaslayıp gözlerini kapatan adamı, şaşkınlıklar içerisinde izleyen kadın ne yapmak istediğini anlayamarmıştı.

Patlama noktasına gelir ya insan, Rezan Ağa o noktaya basıp döküldü. "Babam öldükten sonra evin tüm sorumluluğu bana kalmıştı. Ev, annem, Yadê Piroz, kız kardeşlerim, Aslan ve Revenk..." Derin bir nefes alıp rahatlamaya çalıştı. Anlatıp anlatmamak arasında kararsız kalmıştı. Fakat kendine engel olamadı. Dilinden dökülen her bir cümle için şimdiden pişmanlık duymaya başladı.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin