Bölüm 11

295 12 1
                                    

Bizi Yakma

Bir kavga, bir tartışma sonrası ne olursa olsun, sırtı dönük de olsa aynı yatakta uyumanın en büyük savunucularından biri de Mizgin Şahmaran idi. Odadan kovulduğunda savunduğu durum ölmüş olsa da, odaya geri dönmüştü.

Ancak Rezan Şahmaran yanında uyumak istemeyip koltuğa geri uzanmıştı. Gözünü an olsun kırpmamış, sıkıntılı nefesleri ve derin düşünceleriyle sabahı sabah etmişti. Ne yapacak, yoluna nasıl devam edecekti? Zorunlu evliliğinde sevmediği kadından bir çocuk istiyordu. Şefkatine yenik düşüp kız kardeşini affetmek isterken onu yok eden güven duygusundan ötürü bir adım bile ilerleyemiyordu. Mizgin ve Rojin'in aklını karman çorman ettiği bir geceyi geçirmiş, sorularına cevap aramıştı.

Sabah geç uyanabilmiş, hazırlanıp anca aşağı inmişti Mizgin. Sedef, Aleyna için hazırlanan kahvaltıyla kızının karnını doyuruyordu. Küçük kıza göz kırparak annesine gönülsüzce konuştu Mizgin: "Günaydın."

"Günaydın, Mizgin'cim." Sesini canlı ve samimi bir tınıda tutmaya özen gösteren Sedef, kızının ağzına bir parça peynir koyarken bakışlarını Mizgin'e sabitledi. "Yadê Piroz, Dilber abla ve Gülistan abla erkenden çiftliğe gitti."

Mizgin dolaptan bardak çıkartırken duyduklarıyla kaş çattı. Omzunun üzerinden potansiyel düşmanına kısa bir göz attı. Bu kadın nereden biliyordu? Ayrıca kaynanası niye ona haber vermemişti?

"Neden?"

"İşleri var, akşama kadar orada olacaklarını söylediler." "Anladım, teşekkür ederim." Dolabın kapağını kapatıp mutfaktan çıktı Mizgin. Evin'i hemen bulmalıydı. Rozan ve Zarin okulda olduğu için soramazdı. Odaları tek tek arayan kadın, genç kızı kendi odasında tek başına otururken buldu. "Evin." Neşeli sesine melodik bir tını ekleyerek çağırdı.

Sesini işiten güzel arkadaşı elini uzatınca hızlı adımlarıyla yanına varıp elini sımsıkı tuttu Mizgin. Yanaklarına bir öpücük kondurup geri çekildi. "Nasılsın, güzel hatun?"

Kıkırdayan Evin avuç içini dudağına bastırıp kafasını eğmişti. Can arkadaşı onu utandırmıştı."İyiyim, Şahmaran gelini, sen?"

"Şahmaran gelini çok yorgun. Hanımağalar nereye gitti?" Çiftliğe giden üç kadını sordu Mizgin. Kendisine haber verilmemişti. Sedef'i evde bırakıp ani gidişlerine anlam verememişti.

"Dilber yenge kötüydü, toparlanması için götürdüler. Hepimiz gidecektik aslında. Aleyna gitmem diye tutturunca annesi kaldı. Sedef kalınca bizi de bıraktılar."

"Hımm anladın. Neyse böyle daha iyi, evimde rahatım ben." Gitmemelerine bir yanı sevinmişti. Zaten daha yeni çiftlikten gelmişti. Kocası hâlâ odasındaydı. Araları kötüyken bırakıp gitmek istemezdi.

"Geç indin, Rezan Ağamla aran düzeldi sanırım?" Sesi böyle neşeli çıkığına göre araları düzelmiş olmalıydı. Öyle umuyordu Evin. Rezan'ın ve Mizgin'in mutluluğu hak ettiğine inanıyordu. "O adamın ayarları bozuk. Düzeltilmeden düzelmez." Onu sevmeyeceğini yüzüne vuran adamın öfkesini içinde harlı bir ateş gibi barındırıyordu. Hatırladıkça ateşi yükseliyor, ciğerini santim santim çürütüyordu.

"Deme öyle, kocan o senin."

"Kocam ama hayattan bıktırdı."

"Eğlenceli bir kadınsın, Mizgin. Eve neşe getirdin, bunun farkında değil misin?" Canlı sesiyle bir şeyleri kanıtlamaya çalıştı Evin. Biliyordu ki Mizgin'in buna ihtiyacı vardı.

"Hayatım Mahmut Tuncer gibi her daim halay çekmek ister," dedi gülümseyerek. "Her daim mutluyum ben." Canı acısa da üstünü gülüşüyle örterdi.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin