11. Bölüm- Aşk nedir?

25 3 17
                                    

Çokça yağmur yağsa,
temizlenir mi şu kirli dünya?

-Özdemir Asaf

David Kushner | Daylight

Aras Karan

"Aralarına katılsana..." Ağzından bu kelimeler çıktığında o tarafa dönmek istemedi. Sadece kelimeler arasında gidip geliyordu, Aras.

Mekandan çıktığında taksi çağırmak istemedi, sadece aklındakileri temiz bir hava boşaltabilirdi bu yüzden boş caddenin kaldırımında elleri cebinde yürümeye başladı.

O eve gitmek hiç istemese de kapısının ardında olmak zorundaydı.
En azından kendine ait kafasını dağıtabileceği bir özel alanı olması işi toparlıyordu.

Buz gibi soğuk hava suratına çarpıp çekip gidiyordu. Şekillenmiş siyah saçları arka tarafa doğru süzülüyordu.

Üstündeki ceket hiç bir işe yaramadığı gibi sorumluluklarını da hatırlatıyordu. Bir gün, yalnız bir gün kendi olmak istiyordu.

Gecenin etkisiyle ortaya çıkmış yıldızlar tıpkı bir mücevher gibi parıldıyor, göz alıyordu. Boş ve uzun cadde, sadece Aras ve sokak kedilerini barındırıyordu.

Sonunda soğuk ellerini cebinden çıkardığında görkemli ama hiç bir vasfı olmayan evine gelmişti.
Sonunda tutsak kaldığı kafesine gelmişti.

Oldukça büyük olan bahçenin çiçekleri kışın ortasında olduğudan kendini gösteremiyordu. Çakıldan yapılmış yürüyüş yolundan geçerken üst katın camına gözü kaydı, perdenin hareket etmesinden annesinin onu beklediği belli oluyordu.

Yavaş ve sakin adımlarla verandanın basamaklarından çıkmaya başladı.
O sırada annesi kapının yanında belirmişti bile.

Kapının yanına dikilmiş olan annesine bakınca kırışmış anından sinirli olduğu anlaşıyordu. Sadece tek bir cümle çıktı ağzından;

"Bir kez daha geç saatlere geldiğini görmek istemiyorum." Kayıtsız ses tonu kulaklarını gıdıkladı. Annesinin sarı düz saçları arkadan toplanmıştı. Yüzündeki bakım maskesi gece daha da korkunç görünüyordu.

Üstündeki yeşil çizgili geceliği hoş bir hava katmıştı annesine.
Gözlüğünü işaret parmağı ile düzeltti ve annesinin söylediği şeye yanıt verdi.

"Artık büyüdüm anne. Endişe etmene lüzum yok. " Kapıdan içeri girdiğinde annesi kapıya yaslanmak zorunda kaldı. Annesi arkasından sert bir ses tonuyla konuştuğunda Aras'ın bir süreliğine duraksaması ve dediklerini idrak etmesi gerekti. Sadece söylediklerini dinleyecek, odasına çekip gidecekti.

"O arkadaş ortamın senin aklını kurcalıyor. Kendine gel Aras, böyle gidersen babana olduğun durumdan bahsetmek mecburiyetinde kalacağım." Anlatmasında hiç bir sakınca yokken arkadaşları ile tehtid etmesi az kalsın kahkaha atmasına neden olacaktı.

Arkasına dönüp gerçekleri teker teker savurmak geliyordu içinden fakat bu daha da işleri çığırından çıkarırdı.
"Umurunda bile, değil di mi oğlum?" Ses tonu gittikçe yükseliyordu.

"Öyle olmasını siz istediniz." Sinirden boğazından yukarı doğru çıkan hissiyatı engelleyemedi, Aras. Arkasını döndü, ellerini iki yandan yumruk yapması ve tırnaklarının etine batmasını düşünmedi.

"Pekala... Bunu babanın da yüzüne söylemeye cürretin var mı Aras'cığım?" Yukarı merdivenlerin basamaklarını hışımla çıkmaya başlarken yine verecekleri klasik cezaları kafasında sıraladı, Aras.

Rus Kaçağı - Aşk Sizi Hayata Tekrar Döndürebilir Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin