3. Bölüm- Avukat

43 4 2
                                    

   Ve seni, hayatıma uğratan kaderin de
                                         vardır bir bildiği.

                                              -Özdemir Asaf

Safiye Alpagu

Eve geldiğimde Dicle sağ olsun Halil İbrahim sofrası hazırlamıştı. Ayakkabılarımı çıkarıp ceketimi astıktan sonra salonda ki koltuğa yayıldım. Bir süre kestirebilmeyi başarmıştım.

İçeriden malum kişinin sesi geldi. "Safiye, gel evladım. İki saattir bekliyorum, yemek hazır." Diye bağırdı.

İnsan neden arkadaşına evladım der ya? "Geliyorum Dicle. Keşke evin içinde evladım diye dolaşmasan ne iyi olur bir bilsen." Dedim.

Dicle'yi oyalamaya çalışsam da nafile. Zaten üstümde bir ton yük var, bir de o avukat aklıma gelince deliriyorum.

"Hadi Safiye, yemekler soğuyor!" Ya sabır. "Geliyorum Dicle, bağırma." diye seslendim. Koltuktan kalkıp terliklerimi geçirdim ayağıma. Her yerim ağrıyor, başım zonkluyordu. Sersem adımlarla mutfağa doğru yol aldım.

Mutfağın ahşap beyaz kapısından içeri girdikten sonra masaya yaklaştım ve sandalyeye oturdum. Mutfağımız küçükte olsa bize yetiyordu. Beyaz duvarlarda fotoğraflarımız asılıydı.

Yemeklerin kokusu buram buram burnuma ilişti. Yemeklerin kokusunu içime çektim. "Belli ki çok acıkmış ev arkadaşım." Tabii, kurt gibi açım bitter çikolatam. Masaya göz attım. "Evet şef hanım, bugün menümüzde ne var bakalım?" Önümde çeşit çeşit yemek dizili idi.

Bazen hayret ediyorum, nasıl bu kadar yemeği hem çalışıp hemde nasıl hazırlıyor diye. Marifetli kız. "Seni alan yaşadı ha, Dicle."dedim. Ağzımın suyunun akmaması için gayret ediyordum. Şuan cennette gibiyim. "Ay teşekkür ederim, Safiş." Dedi kıkırdayarak.

Çatal bıçağı hazır edip Dicle'yi sabırsızlıkla bekledim. Dicle keyifle,
"Bugün menümüzde; etli biber dolması, mercimek çorbası, yaprak sarma ve senin en sevdiğin bezelye yemeği!"

Allah'ım sana gelmiyorum, uçuyorum. "Allah senden razı olsun Dicle kuşum." Dedim hevesle. Tabağıma yemek koyarken Dicle de çayları dolduruyordu.

"Eee, davan nasıldı?" Davanın her detayını anlattım. Oradaki avukatın mal oluşunu, Zehra Hanım'ın drama yapmalarını... Sonrada adliyede avukatın o bakışını...

"Şaka yapıyor olmalısın! Var ya olay haber. Bu adam senin burnundan getirecek gibi benden söylemesi."dedi yükselerek.

Yiyorsa getirsin, bakın o zaman neler oluyor. Akşam yemeğini yaptıktan sonra Dicle'ye mutfakta birkaç işte yardım ettim. Artık yatağıma kavuşmak istiyorum!

2 saat sonra

Uyandığımda saat iki buçuk civarındaydı. Etraf karanlık olduğundan kalkıp ışıkları açtım. Çiçekli pijamalarım ile Dicle'nin odasına doğru yol aldım. Esmer güzeli uyumuştu. Mutfağa gidip sert bir kahve yaptım kendime. Raftan siyah kupamı aldım.

Bu kupayı geçmiş doğum günümde Ayaz hediye etmişti.
Sağ olsun hâlâ kullanıyorum.
Kupaya sıcak kahveyi döktükten sonra telefonumu uzanıp masadan aldım. Yemek yerken burada unutmuş olmalıydım. Telefona iki göz attım ve evde dolaşmaya başladım.

Eskiden ne buluyordum da başından kalkmıyor idim? Son olarak ayaklarım salonda durmayı tercih etti. Duvarda asılı olan fotoğraflara takılı kaldı gözlerim. İlk fotoğrafta, ortaokulda ki sınıfımızın bir karesi vardı.

Rus Kaçağı - Aşk Sizi Hayata Tekrar Döndürebilir Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin