Ceren, hayatındaki karmaşalarla boğuşan bir terapistti. Londra'daki ofisine yeni başvuran bir danışan ise hiç beklemediği biriydi.
Yani gençliğinde hayran olduğu f1 yarışçısı Lewis Hamilton...
Lewis; hızlı hayatı, bitmek bilmeyen yarışları ve üzerin...
Ben geldiim💖 yine geciktiğim için uzun bir bölümle geldim:') media'ya yüklediğim şarkıyı "david guetta ft kelly rowland - when love takes over" yeri geldiğinde açarsanız sizin için çok daha etkileyici olacaktır💖 lütfen bölüm sonunda oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın keyifli okumalarr💖
🏎️
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yüzüm... Hafif kızarıktı. Hala o anı düşündükçe karnımdaki kelebekler zaten deyim yerindeyse pır pır ediyordu. O anki bakışları... Dudakları... Öpüşü...
Derin bir iç çekip aynadaki yansımamda yüzümü incelemeye devam ettim. Kahverengi gözlerim sanki daha aydınlıktı. Şu son bir hafta gerçekten... Çılgıncaydı. Geçen hafta kafamın içinde dolanan tilkiler bu hafta çok daha azlardı. Ya da beni daha az rahatsız ediyorlardı. Bunun nedenine gelince...
O'ydu.
Kafamı dağıtmak bana gerçekten iyi gelmişti ama asıl onun bu hızlı bir şekilde hayatıma girişi bir şeyleri gerçekten değiştirmiş gibi hissediyordum.
Suyu açıp tek elimle ensemi ve boynumu olduğunca ıslattım. Şimdi ise ne olacaktı bir fikrim yoktu. Lewis o öpücüğe nasıl bir anlam yüklerdi emin değildim.
Son olanlardan sonra... Gitmesi gerekmişti. Sanırım son bir toplantı yapılması gerekiyordu ve akşam olacak partiye beni de davet etmişti. Yani... Davet etmekten çok 'gelmem gerektiğini' söylemişti. Gitmeden önceki elimi sıkışını unutamıyordum. Hele ki gözlerime bakışı... Şoför beni otele bıraktığından beri o anlar zihnimin içinde canlanıp duruyordu.
Bileğimdeki saate baktım. Bir saatim vardı. Hazırlansam iyi olurdu. Şampanya kokulu tulumuma manidar bir bakış atıp banyoya girdim. Kısa bir duşun ardından havlumu üzerime sarıp valizimdeki elbiselerime göz attım. Siyah askılı elbiseyi elime aldığımda doğru seçimi yaptığıma emindim.
Saçlarımı kurutup fön fırçamla da uçlarını şekillendirdim. Makyajımı doğal ama ışıltılı yapmıştım. Dudaklarımda gül kurusu ruju gezdirirken gülümsememi zor tutuyordum.
Çantamın içine gerekli malzemeleri yerleştirirken kapımın çalınmasıyla duraksadım. Kim gelmiş olabilirdi? Lewis? Eğer Lewis ise... Kapıya doğru yürürken bacaklarımın çoktan titremeye başlamıştı. Kendimi liseli ergenler gibi hissediyordum!
Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Karşımda onu görmemle istemsizce nefesimi tuttum. Üzerini değiştirmişti ve her zamanki gibi çok iyi görünüyordu. Açık mavi detayları olan yelek yüzünü daha da aydınlatmıştı. Bakışlarımız kesiştiğinde gülümsemeye çalıştım. "Selam."
"Selam." Lewis'in bakışlarının yoğunluğu beni kendine çekerken heyecanımı bastırmak çok zordu. Eliyle üzerimi işaret ederek mırıldandı. "Çok güzel görünüyorsun."
