III. Bölüm: Yurttakiler

237 33 3
                                    

Bu bölümü okurken JVKE'den i can't help it şarkısını dinleyebilirsiniz.🔫

Ailem hala Avustralya'da yaşadığı için bende mecburen okulun yurt odasında kalıyordum. Haliyle yurtta benim dışımda iki öğrenci daha vardı. Bu ikili bir tık tuhaf olsa bile iyi anlaşırdık. Şakalaşacak kadar yakındık. Aynı zamanda Juliet rolünü oynadığımı anlayabilecek kadar beni iyi tanıyorlardı. Dalga geçmekten kaçınmazlardı.

Lee Minho, sanki benim yurda dönmemi bekliyormuş gibi kapıdan içeri girdiğim an gözlerimin içine baktı. Bir elinde gevrek kasesi, diğer elinde ise bir kaşık vardı. Kaşıktaki renkli gerekleri ağzına attı ve bir yandan yerken bana sırırttı.
"İyi oyundu Juliet. Neredeyse sana aşık olacaktım."

"Hahaha. Gerçekten çok komiksin. Buna ben gönüllü olmadım, onlar zorladı."
O sırada Han geldi ve şaşkın şaşkın baktı. "Ne yani, cidden o sen miydin?"
"Sana söylemiştim, Han. Bariz bir şekilde o Felix dedim sana." dedi Minho pis pis sırıtmaya devam ederek.

Kendi kendime gözlerimi devirdim ve sırtımdaki çantayı yere atıp eski ve yırtık pırtık kanepeye oturdum. Han ve Minho beni takip ederek bana döndüler.
"Ne diye bir erkek oyuncu seçmişler ki?" dedi Han.

"Salak saçma soruları bırak, Han. O bir erkekle öpüştü." dedi Minho. Ardından kahkahayı bastı ve tek kişilik koltuklardan birine oturup gevreğini yemeye devam etti.

"Ah, Hwang Hyunjin oldukça popüler bir son sınıf. Tüm kızlar senden nefret edecek." dedi Han. Minho Han'a yan gözle baktı ancak tek kelime etmedi.
"Umrumda değil." diye mırıldandım ve arkama yaslanıp esnedim.
"Ciddi soruyorum..." diye söze başladı Han. "Bu işe nasıl dahil oldun. Tiyatro kulübünde bile değilsin."
"Şu yaşlı kadın bir anda yalvarmaya başladı işte. Ona cevap dahi vermeme izin vermeden suratıma garip şeyler sürmeye başladı. Ağzımı bile açamadım." dedim.

"Ezberin bayağı iyiydi. Sanki uzun zamandır buna hazırlanıyor gibi okudun." dedi Minho.
"Ne demeye çalışıyorsun açıkça söylesene, Minho."
"Ah, bunun için iznim var mı? Peki... Bana kalırsa sende Hwang Hyunjin'e aşıksın. Diğer tüm kızlar gibi. Bunun için bahane uyduruyorsun."
"Vay canına." dedim şaşkınlıkla. "Hayal gücün amma genişmiş."
"Gerçekten, Minho. Saçmalıyorsun." diye bana katıldı Han.

"Ah, sadece bir varsayım. Asıl siz abartıyorsunuz." dedi.
Han en sonunda oturmaya karar verdi ve hemen yanıma oturdu. "Minho, insanların cinsel yönelimi hakkında böyle varsayımlar yapman gerekmiyor. Cidden düşüncesizce hareket ediyorsun." dedi Han ciddiyetle.
"Ne? Şaka yapıyorum. Aramızda gay olan yok sonuçta."

"Nereden bilebilirsin ki?" dedi Han.
Minho ciddileşti. "Tanrım, yoksa gay misin?" dedi. Ciddi yüz ifadesi olsa bile ses tonu alaycıydı. "Hadi ama. Gay olmadığını biliyorum. Birinci sınıftayken bir kızla çıkıyordun... Neydi adı..."
"Öyleyse saçmalamaya devam et." diye mırıldandı Han.

"Abartmayı keser misin? Aptalca bir şaka yaptım. Tamam boktandı. Bir daha yapmam. Ama sen de kabul et, alıngan davranıyorsun ve abartıyorsun."
"Haklısın. Ben abartıyorum." dedi Han sözlerinde ciddi olmasa bile.
"Evet. Sen abartıyorsun." dedi Minho.
"Lütfen yaşlı çiftler gibi kavga etmeyi keser misiniz? Hepimiz biliyoruz ki bir saat sonra şakalaşıp hiçbir şey olmamış gibi gülmeye devam edeceksiniz. Bu yüzden susun." diyerek araya girdim. İkisi de somurtuyor, birbirlerinin suratına bakmıyordu. Kimse konuşmadığı için ortamı sessizlik ele geçirmişti. Ben de bunun keyfini çıkarmaya karar verdim ve rahatlamaya çalıştım.

That's My Juliet | Hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin