I.Özel Bölüm: Chanmin

103 17 3
                                    

Bu bölümü okurken HAN'dan Maybe şarkısını dinleyebilirsiniz.☀️

3 Yıl Önce

Seungmin

"Bunu içen kişi aramızdan birisine istediği soruyu sorma hakkına sahip olacak. Ve sorduğu kişi de dürüstçe cevap vermek zorunda olacak. Var mısınız?"
Chan bana baktı ve başlamamı ister gibi elindeki üç farklı alkolün karışımıyla dolu bardağı bana yöneltti.
"Sen başla." dedim.
Bunu yapaleceğini sanmıyordum. Chan sert görünse bile fondipte beceriksizdi. İçkiye dayanıklı değildi ve hızlıca sarhoş olurdu. Üstelik onu reddedeceğimi biliyordu, herkesin içinde bana 'benden hoşlanıyor musun?' diye sormazdı. Tabi ben de ondan hoşlanmıyordum. O benden hoşlanıyordu ancak ben ona o gözle bakmıyırdum. Bazen bu düşünce gerçek gibi gelmiyordu, acaba seviyor muyum diye düşünüyordum, ama hayır, sevmiyordum. Sadece o beni sevdiği için istemsizce ona karşı bir çekim hissediyordum. Gerçek bir çekim değildi. Ben erkeklerden bile hoşlanmıyordum. Heteroseksüel olduğumdan neredeyse emindim.

Chan elindeki shot bardağını tek seferde başına dikince ister istemez gerildim. Çünkü bana soracağından emindim.
Oturduğum taburede kıpırdandım ve onu seyrettim. Alkol boğazını yakmış olmalıydı ki yüzünü buruşturmuştu. Bir süre bekledi ve kendine gelip baş parmağıyla beni gösterdi. Tabii ki bana soracaktı.
"Sen! Sana soracağım Seung."
İç çektim ve gerginliğini dışa vurmamak için düz bir sürat ifadesi takındım.
"Dürüst olacağına söz vermelisin."
"Söz." dedim.
"O halde sorum geliyor."
Changbin ve Felix ellerini hızla masaya vurarak ritim tuttu. Chan'ı gaza getirmeye çalışıyorlardı. Aptallar.

"Hiç... Hiç benden hoşlandın mı?" diye sordu. Surat ifadesi dalga geçer gibi değildi, ciddiydi. Ve bu soruyu da ciddi yapıyordu. O halde ciddi bir cevap vermem gerekirdi. Ancak bu soruyu sesli duymak her defasında olduğu gibi ilk kez duyuyormuşum gibi beni şaşkına çeviriyordu. Dilim tutuldu. Neyi dersem nasıl anlaşılırdı, nasıl dile getirirsem, nasıl bir yüz ifadesi takınırsam gerçeği saklamayı başarırdım diye düşünüyordum. Sonra aklıma dank etti. Gerçek neydi? Neden ondan gerçeği saklamaya çalışıyordum ki? Gerçek onu arkadaştan fazlası görmediğim yönünde değil miydi zaten?

Fena halde gerilmiştim. Sıcak basmıştı. Yüzümün kızarmamasını umuyordum. Biran önce cevap vermeliydim. Bu kadar düşünmem iyiye işaret değildi.

Konuşmak için dudaklarımı araladım. Sorun şuydu ki hala ne diyeceğimi bilmiyordum. Bu yüzden dilime düşen ilk kelimeyi ortaya attım.

"Yani..."

O kelime yani olmamalıydı.

Chan'ın bana olan bakışları, gözleri büyüdü ve şaşkın bir hal aldı.

"Şey... S-sanırım."

"Sanırım ne?" diye sordu Chan. "Açık konuş Seungmin."

"B-" konuşmaktan anında vazgeçtim. Konuştukça daha da batıyordum. Elimi enseme koyup basımı hafifçe eğdim. Zorlukla yutkundum ve ayağa kalkıp kaçmaya hazırlandım. Resmen ter döküyordum sıcaktan.
"Bu oyun amma boktanmış lan." diye mırıldandım ve kalkıp hızlıca tuvalete doğru ilerledim. Kendimi tuvalet kabinlerinde en sondaki kabine kilitledim ve derin derin nefes almaya çalıştım. Ellerimi yanaklarıma hızlıca vurdum ve kendime gelmeye çalıştım.
Tanrı aşkına. Yanaklarım sıcacık olmuştu.
Yüzümü yıkamak için kabinden çıkmaya kalkıştığım anda içeriye birisinin girdiğini duydum ve anında vazgeçtim.
"Seungmin?"
Tabi ki gelen Chan'dı. Sürekli peşimden gelirdi. Beni rahat bırakmamak için yemin etmiş bir herifti bu.
Teker teker kabinlerin kapısını açtı. Burada ben ve o dışında başka birisi yoktu. Bu yüzden tek kilitli olan kapının önünde durdu. Benim bulunduğum kabinin kapısının önünde durdu. Kapıyı tıklattı.
"Hadi aç kapıyı." dedi tatlı sesiyle. İnsanı rahatlatan o güvenilir sesiyle.
"Chan...midem bulanıyor. Git tamam mı?"
"Yalan söylüyorsun."
"Hayır, söylemiyorum. Sanırım fazla içtim." üç shot içmiştim. Bu benim için azdı.

That's My Juliet | Hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin