Hızlıca evden çıkıp koşar adım aşağıya indim, ne olduğunu bile yazmamıştı, mesajda tek yazan "çabuk gel"di.
Asansöre binmeyi bile düşünemeden hızlıca indiğim merdivenler bitip aşağı geldiğimde hızımı hiç azaltmadan alt kapıya koştum ve açtım.
Kapıyı açar açmaz karşımda kocaman bir çiçek buketi tutan Özgür duruyordu.
"Ödümü kopardın!" diye bağırarak soluklandım.
"Bu kadar korkacağını bilsem yapmazdım, özür dilerim." diyerek bana bir şişe su uzattı. Doğrulup suyu içerken çiçeklere baktım, bakışlarımı farkedince onları da bana uzattı.
"Sana layık değiller ama..."
Yavaşça çiçekleri kucağıma alıp kokladım, "Çok güzeller çok teşekkür ederim."
"Beğenmene çok sevindim. Eğer iyiysen gel araca geçelim."
O ana kadar farketmediğim siyah araca baktım, gayet pahalı ve son model bi arabaydı.
Arabaya bindiğimde ise ikinci sürpriz tam karşımdaydı, kahveleri bile almıştı, yanında ise çörek vardı."Beni mahcup ediyorsun." diyerek koltuğa oturdum, elimdeki buketi alarak arka koltuğa bıraktı ardından ise diğer koltuğa, yanıma oturdu.
"Mahcup hissetmene gerek yok, hepsi senin için ufak tefek şeyler işte."
Yanaklarım kızarmıştı.
"Bilseydim bende hazır gelirdim."
Gülümsedi.
"İnan bana yanımda olman yetiyor."
Bugüne kadar içinde böylesine romantik biri olduğunu bile bilmiyordum...
"Çok naziksin, teşekkür ederim." demekle yetinebildim.
Yol boyunca nereye gittiğimizi sormak istemedim ama kafeye değildi ya da Fırat'ın dükkanına...
İçimde ilk kez kelebekler uçuyor, kalbim pır pır ediyordu.
Aracın penceresinden dışarıya bakarken rüzgar nazikçe saçlarımı okşuyordu, bu anı sonsuza dek yaşamak istedim. Nazik bir adam ve serin bi yaz günü, daha güzel ne olabilirdi ki...
Çok geçmeden aşırı zarif ve tatlı bir mekanın önünde durduk.
"Çok hoş değil mi?"
"Evett!" dedim heyecanla.
Araçtan inip mekana geçip oturduk, tatlı bi atmosferi vardı ve baya kalabalıktı. İlk bulduğumuz garsona siparişleri verip beklemeye başladık. Bir yandan da buraya kızlarla gelmeyi planlıyordum. Acaba haftasonu uygun olurlar mıydı?
"Ne düşünüyorsun?"
Özgür'ün sesi dikkatimi dağıtmıştı.
"Hiiiç, öyle günlük şeyler..."
"Sıkılmadın değil mi?"
"Yok yok, gayet iyiyim. Çok hoş bi mekan, teşekkür ederim. İyi ki buraya gelmişiz."
"Yemekleri de harikadır, denediğinde anlayacaksın."
Garson kısa sürede siparişleri getirmişti, yavaşça tabakları ve içecekleri önümüzdeki masaya bırakıp gitti. O gider gitmez yemeğimden hızlıca bir lokma aldım, Özgür haklıydı, cidden yediğim en güzel şeylerden biriydi ve fiyatı çok uygundu. Evet buraya kızlarla gelecektim.
Yemek yiyip sohbet etmeye başladık, Özgür düşündüğümden daha nazik ve iyi biriydi. Ama ben aşka hazır mıydım... Onunla geçirdiğim zamanı seviyordum, onu da öyle... Sanki hayatımda kimse olmasa daha mutlu olurdum... Zihnimdeki aşk karmaşasına ikinci bir düğüm daha geliyordu.
Biz yemeğin sonunu yiyorken birden karşı masalarda tanıdık bir yüz gördüm. İyice gözlerimi kısıp bakarken birden elimdeki çatal düştü, ağzım açık kalmıştı.
"Fırat!?"
Özgür ne olduğunu anlamamış bir halde etrafa bakındı.
"Fırat mı?"
"Evet tam karşıda ve!!!"
İlerideki masada Fırat... Bir kızla.... Çok samimi bir şekilde oturuyordu.
"BUNU YAREN'E SÖYLEMEM LAZIM!!! PİS HERİF" diyerek masadan fırladım, Özgür zar zor kolumdan yakaladı.
"Dur bi ya nereye? Hiçbir şey anlamadım."
Elimle ilerideki masayı işaret ettim.
"Al bak kim var orada, pislik herifin teki! Hem Yaren'i seviyor gibi davranıyor hemde başkasıyla buluşuyor, utanmazın teki! Gidip Yaren'e her şeyi anlatacağım, boş yere bu mikrobu sevmesin!"
Ben ağzıma geleni saydırırken Özgür güldü.
"O Fırat'ın küçük kardeşi, Sinem..."
"NE?"
"Evet kardeşler..."
Kaşlarımı çattım.
"Sende mi bu işin içindesin? Kardeşiyse bile biz öğrenmeliyiz bunu!"
Özgür mutsuz bir ifadeyle omuz silkti.
"Seni nasıl inandıra-"
"Beni eve bırak yeter, her şey için teşekkürler. Sana minnettarım ama Yaren'i de bu mikroptan kurtarmam lazım."
Özgür başını hafifçe yana eğdi.
"Sen Fırat'ı sevmiyor olabilir misin?"
"Evet ama her neyse şuan konumuz bu değil."
Güldü.
"Peki peki."
Beraber hesabı ödeyip araca bindik ve yeniden yola koyulduk.
Özgür'e inanmıyordum çünkü arkadaşıydı ve onu eminim çoğu durumda korurdu... Belki de Fırat onu bile kandırmıştı. Evet öylesine güvenmiyor ve sevmiyordum onu... Zaten ne olduğu başından belliydi ama Yaren'in hatrına ona katlanmıştım bugüne kadar... Fakat şimdi... İntikam vaktiydi.
Evin önüne vardığımızda araçtan inip Özgür'e döndüm.
"Sakın gitme, bizi tekrar oraya götürmen lazım. Sinirliyken araba süremiyorum."
Teklifim karşısında şaşıran Özgür daha ağzını bile açamadan koşarak binaya girip asansöre bindim. Öylesine öfkeliydim ki asansörde telefon çekmediği halde Maral'ı aramaya başladım. Ve beklediğim gibi telefon çekmediğinden aramam bile gitmemişti ama ruhen rahatlamıştım.
Kata geldiğimde hızla eve girdim, kapıyı kapayıp kızların odasına koşarken Yaren ve Maral mutfaktan çıktılar.
Hızla kollarından tuttum, ikiside şok içinde bana bakıyordu.
"İyi misin noldu?" demişti Yaren, yüzü endişeliydi.
"İyiyim, bakın şimdi, biz Özgür'le bi kafeye gittik ve orada Fırat başka kızla oturuyordu!!!"
Aynı anda ikiside "NE!?" demişti ister istemez.
"Hadi çabuk hazırlanın, Özgür aşağıda bizi bekliyor. O pislikten intikam almaya gidiyoruz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaz Masalı
Romansa🐚🌊🐠 3 kız baş başa geçireceğimiz mükemmel ve tatlı bir yaz olmasını umarken tatil başlamadan hayatımızdaki en büyük pişmanlıklarımızı yapmıştık ve bu daha başlangıçtı! 🐚🌊🐠