13

65 6 7
                                    

     Dudakları ayrıldıktan sonra birbirlerine sarılıp uzunca bir süre yıldızları izlediler. Hava soğumaya başladığı için artık eve gitmeye karar verdiler. Yaklaşık yarım saatlik araba yolculuğundan sonra evlerine ulaştılar. Birbirlerine sarılarak her zamankinden daha huzurlu bir uykuya daldılar. 

     Ertesi gün Yibo erkenden uyanmış neredeyse iki saattir huzurla uyuyan yıldız gözlüsünü izliyordu.

     Çok mutluydu Zhan'ına aşkını itiraf ettiği için. Zhan'ı da onu seviyordu. Bir insan daha ne isterdi ki!? Ama Yibo'nun aklını kurcalayan sorun hala çözülmüş değildi. Zhan'a birbirlerini seviyorlardı evet hem de çok. Yine de Yibo Zhan'a Lina konusunu açamamıştı. Çünkü Zhan nasıl tepki verir bilmiyordu ve ona bir şey olmasından çok korkuyordu.

     Yibo kararını verdi. En kısa sürede Zhan'a olanları anlatacak ve af dileyecekti. Zhan onu anlardı değil mi? Sonuçta Yibo'nun bir suçu yoktu, tek suçu güvenmekti. Mutlaka Zhan'a anlamalıydım, bu yükle daha fazla yaşayamazdı.

     Bu sırada Zhan gerinerek uyandı. Dağılmış saçları ve uyku mahmuru gözleriyle tapılasıydı.

     Yibo böyle bir güzelliğin aşkını kazanabilmek için nasıl bir iyilik yapmış olabileceğini sorguluyordu.

     "Günaydın bebeğim. "

     Zhan utanarak gülümsedi ve tatlı sesiyle 'günaydın' diye mırıldandı.

     Zhan hala inanmıyordu Yibo'sunun onu sevdiğine. Sevdiğini söylemişti dün gece, rüya mı görmüştü acaba?

     "Yibo..şey.. "

     "Efendim bebeğim. "

     "Ben rüya görmedim değil mi? Sen dün gece.. " dedi Zhan ve cümlesini yarım bıraktı. Böyle bir şey nasıl sorulurdu ki? Zhan zaten utangaç biriydi, soramıyordu.

     "Dün gece? Ne olmuş ki dün gece?" diye sordu Yibo şaşırmış gibi. Biraz oyunbazlıktan zarar gelmezdi değil mi?

     Zhan'ın yüzünde kocaman bir şaşkınlık ifadesi belirdi.

     Yibo onun bu haline dayanamayıp sesli gülmeye başladı.

     Zhan ilk başta afallasa da nihayet Yibo'nun oyununu anladı. Kaşlarını çatarak yastığını aldı ve Yibo'ya vurmaya başladı.

     "D emek beni kandırırsın ha? Al sana.. Şimdi de gül bakalım."

     Yibo hem gülüyor hem de yastıktan kaçmaya çalışıyordu.

     "Zhan d... dur dur yapma. Tamam gülmüyorum vurma artık."

     Böyle söylemesine rağmen hala gülüyordu. Bu durum Zhan'ı daha da sinirlendirdi tabi. Daha çok vurmaya başladı. Vuruşları çok hafifti can yakmıyordu. Niyeti Yibo'sunun canını yakmak değildi asla. Sadece sinirini atmaya çalışıyordu ve bu yöntem çok eğlenceliydi.

     "Gülmüyormuş hıh... Al bakalım... "

     Ne olduğunu anlamadan Zhan kendini sırtüstü yatakta Yibo'nun altında buldu. Şoktan gözlerini kocaman olmuştu.

     "Yibo.. Ne"

     Sorusu dudaklarına hafifçe bastırılan dudaklarla yarım kaldı. Yibo minik bir öpücük çaldıktan sonra Zhan'ın boynuna doğru ilerledi. Derince bir nefes aldıktan sonra oraya da bir öpücük kondurdu ve yataktan kalktı. Daha fazla bu halde kalırlarsa hiç iyi şeyler olmazdı.

     "Günaydın öpücüğümü de aldığıma göre kahvaltı için hazırlanabilirim. Hadi hadi kalk sende. Bugün tembelliğin üzerinde bebeğim." diyip banyoya koştu alelacele. Alt tarafında ilgilenmesi gereken küçük bir sorun vardı.

Unexpected Love ♡ YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin