16

54 6 2
                                    

     Yibo'nun kafasında aynı kelime tekrar tekrar yankılanıp duruyor ve canını çok fazla acıtıyordu.

     'Boşanalım'

     "Zhan s-sen ne dediğinin farkında mısın? Ne demek boşanalım? Biz birbirimizi seviyoruz. Ne boşanmasından bahsediyorsun?" 

     İstemsizce sesini yükseltmişti. Bunu farkedip hemen sesini alçalttı ve Zhan'ı ikna etmeye çalıştı.

     "Bebeğim lütfen sakince konuşalım. Ben bilmeden bir hata mı yaptım? Bana kızdığın için mi böyle yapıyorsun? Özür dilerim... Özür dilerim Zhan. Lütfen beni affet olur mu? Söz bundan sonra daha dikkatli olacağım..."

     "Beni incitecek hiçbir şey yapmadın. Bu benim kendi kararım. İkimiz içinde en iyisi bu."

     Zhan'ın sesinde en ufak bir duygu kırıntısı yoktu.

     "Değil! Bunun neresi iyi ha? Söyle bana kimin için iyi? İki gün önce bana sarılıp beni sevdiğini söylüyordun iki günde ne değişti?" diye sordu Yibo sesi titreyerek.

     Hala bu olanlara inanmıyordu. Hatta kabus gördüğünü bile düşünüyordu. Bu kesinlikle bir kabustu, gerçek olması imkansızdı.

    "Bu iki gün boyunca dikkatle düşündüm ve seni sandığım kadar çok sevmediğimi farkettim. O zamanlar çocuktum ve senden hoşlanmıştım. Yaşadıklarımdan sonra tutunacak bir dala ihtiyacım vardı ve sen o dal oldun. Kendimi çok fazla kaptırdım ve sana aşık olduğumu düşündüm ama değilmişim. Sadece bir hevesti ve bitti. Bu yüzden şimdi gidiyorum belgeleri imzaladığında haber ver. Avukatımla konuşup en kısa sürede bu saçmalığı bitirelim ve ikimizde kendi yolumuza bakalım."

     Zhan'ın sesi hala duygusuzdu. Dıştan belli etmiyordu ama kendi ağzından çıkan her kelime kalbine bıçak gibi saplanıyordu.

     Özür dilerim sevgilim. Başka çarem yok. Senin mutluluğun için seni terketmeliyim. Seni bu evliliğe hapsedip mutlu yaşayamam. Yaşadıklarımız bir rüyaydı, hiç bitmesini istemediğim bir rüya... Ama rüya bitti, uyandım artık. Ve benim mutlu rüyamın senin kabusun olduğunu anladım. Şimdi seni bu kabustan uyandırıp prangalarından kurtaracağım. Benim yerime de mutlu ol olur mu?

     "Heves mi? Senin için sadece heves miydim? Hahahahaa ne kadar da komik. Xiao Zhan sen kimi kandırıyorsun? Ben senin gözlerinde gördüm bana olan aşkını. Gözler yalan söylemez."

     Yibo Zhan'a yaklaştı ve gözlerine baktı dikkatle. Ne kadar bakarsa baksın o bir çift yıldız göz bomboş ve soğuktu. En ufak bir duygu yoktu. Yibo'nun kalbi daha da çok ağrımaya başladı. Sanki biri kalbini avucuna almış acımasızca sıkıyordu.

    "A-Zhan... Yıldız gözlüm... L-lütfen bana yine o yıldızlar gibi parlayan gözlerinle bak. Böyle bakma yalvarırım... Sen böyle baktıkça kalbim acıyor Zhan, çok acıyor." 

     Yibo konuşurken elini kalbinin üzerine koyup acıyormuş gibi sıktı göğsünü.

     Zhan onun bu haline daha fazla dayanamayacağını anladı ve valizini alıp kapıya doğru yürümeye başladı. Burada biraz daha kalırsa gözyaşlarını tutamazdı.

     Yibo, Zhan'ın gitmek üzere olduğunu görünce hemen ileri atılıp kolunu kavradı ve kendine doğru çevirdi Zhan'ı.

      "Nereye gittiğini sanıyorsun? Bu şaka çok uzamaya başladı. Yürü içeri gidip oturacağız ve sakin sakin konuşacağız."

      Zhan'ı çekiştirmeye başladı ama Zhan yerinden kıpırdamadı. Sertçe kolunu çekti.

     "Konuşacak bir şeyimiz yok Yibo. Ben söyleyeceğimi söyledim. Sana hayatta mutluluklar dilerim. Eminim bir gün sevdiğin ve seni seven birini bulacaksın. Belki de bulmuşsundur..."

Unexpected Love ♡ YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin