12. Bölüm: Babalar ve Saklanmalar

127 14 22
                                    

Feza Kaos'tan

"Kızım." Adam bana yeşil hareleriyle öyle bir bakıyordu ki... Anlatılamazdı.

"Baba." Sadece fısıldadım. Duymadı belkide. Ama ağzımdan dökülmüştü bir kere o sözcük.

"Birşey mi oldu Gökay?" Diye sordu gözlerini dayıma çevirerek. "Oldu, hemde büyük bir şey oldu..." Konuşmasına devam etmedi ama babam dayıma bakarken bir şeyleri çözdüğünü anladım.

"Tamam, gel kızım." Dedi ve beni belimden çekerek evin içine soktu. Kapıyı arkamızdan kapatıp beni salon olarak düşündüğüm yere getirdi.

"Aç mısın güzelim? Su ister misin?" Yüzündeki gülümseme ile sormuştu içimi sıcacık eden sorularını.

"Açım baba." Dedim bende gülümseyerek. Kafasını sallayıp mutfak olarak düşündüğüm yere girdi. Bende montumu çıkarıp babamın yanına gittim.

"Babacığım otursana sen." Dedi ve beni eliyle mutfak kapısındayken kışkışladı. "Ya baba bende yardım edeyim işte ne olacak?" Dedim ve onu dinlemeden tezgahın yanın vardım.

"Güzelim yardıma ihtiyacım yok diyorum neden anlamıyorsun?"

"Baba yıllar sonra bulmuşuz birbirimizi o kadar tehlikenin içindeyken. Yarın n'olacağı belli değil. Allah aşkına yapma böyle." Dedim ve tezgahın üstüne bir tencere koydum.

"Babacığım neden öyle söylüyorsun? Bir şey olmaz bana. O günde söyledim sana, ben senelerdir bu işin peşindeyim." Babama dönüp inanamazca ona baktım. "Sana cidden inanamıyorum. Ya madem ajansın, az dikkat et kendine."

Babamla iki arkadaş gibi atışmaya devam ederken bir yandan da ben tatlıyı yapmıştım babamda yemeği hazırlamıştı.

Masaya oturup yemeği yemeye başladık. Babam birden gülerek karşılaştığımız günü anlatmaya başladı.

"Arabanın yanına sert zannettiğin adımlarla geliyordun ama çok sevimli gözüküyordun dışarıdan." Deyip güldü. "Ama cidden sinirlenmiştim. Düşünsene aylarca peşinde olan bir araba var. Sen sinirlenmez misin?" Dedim masum masum.

"Bebeğim senin yerinde başka bir kız olsaydı korkardı ne sinirlenmesi?" Dedi ve tekrar güldü. "Ne yani korkayım mı senden şimdi?" Ciddi değildim. Şaka yapıyordum. Birden gözleri fal taşı gibi açıldı. "Fıstığım ne alaka ben öyle demedim ki."

Bu sefer gülen taraf ben oldum. "Küçük, bücürüm." Dedi ve burnuma bir fiske vurdu.

Burnumu tutup yalandan kaşlarımı çattım. "Acıttın."

"Allah Allah, bücür seni. Babayla dalga geçiyorsun birde." Dedi gülerek. Bu dediğine gülümsedim sadece.

"Baba iyiki geldin."

"Hayır güzelim iyi ki sinirlendin de arabanın yanına sen geldin. Yoksa ben cesaret edemezdim karşına çıkmaya. " Dedi buruk bir tebessümle.

O gün aklıma geldikçe sırıtıyordum.

Arabanın yanına gidip camına tıklattım. Cam yavaşça indi. Karşımda onu görünce gözlerim şaşkınlığa büründü. "Hatırladın mı beni?"

Koskoca adam birden karşımda küçük bir çocuğa dönüşmüştü. Kafamı aşağı yukarı salladım. Karşımdaki kişi babamdı. Zihnimde görüntüsü silinmeye yüz tutmuş, Helen'in öldü bildiği babam.

Birden kapıyı açıp arabadan aşağıya indi. Beni kendine çekip sarıldı.

"Herşeyi anlatacağım bebeğim. Ama şuan biri bizi izliyor. Baban değilde amcanmışım gibi davran." Kulağıma söylediği sözlerle direkt rol yapmaya başladım.

Değildim Yalnız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin