3. Bölüm: Sinirlenmeler ve Sırlar

323 38 79
                                    

Kıvanç Kaos'tan

Iğdır'a geleli birkaç gün olmuştu. Neden bu şehire gelmiştik onu bile bilmiyordum. Abimlere sorduğumda ise hep geçiştiriyorlardı.

Bu durumdan iyiden iyiye sıkılmıştım. Hiç bir şey söylemiyorlardı.

Yeni yazıldığım okula girip bir öğrenciye müdürün odasını sordum.
Müdürün yanına giderken sıkıntılı bir nefes verdim. Niye bu okuldaydım ben?

Kapıyı tıklatıp içeriye girdim. "Sen Kıvanç Kaos olmalısın. Sınıfın 12-B" Müdür birkaç şey daha söyledikten sonra kafamı salladım ve odadan çıktım.

Sınıfa doğru yol alırken hızla ilerleyen bir kızla çarpışmıştım. Kız kafasını tutup geriye sendelemişti. "Pardon, iyi misin?" endişeyle sorduğum soruya sadece kafa sallamakla yetişmişti.

Yanımdan hızla geçip 10-A'ya girdi. Çok takmamaya çalışıp kendi sınıfıma geçtim. Sınıflarımız aynı kattaydı.

Sınıfa girdiğim an herkes sus pus oldu ve dikkatle beni incelemeye başladı. Bu kadar abartılacak ne var diye düşünerek boş bir sıraya ilerledim.

Yanıma bir erkek grubunun yaklaştığını görünce sıramda dikleştim. "Tanışmaya geldik." Dedi içlerinden en masum görüneni. Kafamı salladım ve sırayla hepsinin ismini söylemesini bekledim. "Ben Emin. Bunlarda Eren, Burak ve Deniz." Gülümseyerek dediği şeye bende gülümsedim ve "Memnun oldum. Bende Kıvanç." Dedim.

Zilin çaldığını duyunca "Tenefüste görüşürüz Kıvanç." Dediler ve gittiler.

Sanırım sıkıcı bir ders beni bekliyordu. Çünkü gelen hoca çoktan ebebiyat yapmaya başlamıştı.

💫💫💫

5. Ders bitmiş ve bahçeye çıkmıştık. Bahçede bir kamelyaya oturup konuşmaya başlamıştık.

"Seninki çıktı Deniz." Burnundan nefeslenerek gülen Eren'in gösterdiği yere baktım. Sabah çarpıştığım kızdı.

Siyah saçları, sürmeli gözleri vardı. Gözlerinin rengide en az saçları kadar koyuydu. Ne küçük boylu ne de uzun boyluydu. Teni hafif beyazdı. Esmer değildi. Burdan bile fark edilen uzun kirpikleriyle güzel bir kızdı. Ama sevebileceğim bir kız değildi.

"He çıkmış." Denizin konuşmasına göz devirdim. Neden böyle bir şey yaptığımı bilmiyordum ama sanırım konuşma tarzını sevmemiştim.

"Ee Kıvanç sende var mı birileri?" Emin'in bana sorduğu soru karşısında ne cevap vereceğimi şaşırmıştım. "Yok." Dedim kısaca. Hala yaptıklarını unutamamıştım.

Kafasını salladı ve önüne döndü. "Deniz sen bir aralar kızı yemeğe çıkartmayı düşünüyordun, noldu o işe?" Emin bu sefer Deniz'e karşı konuşmuştu.

Ciddi ciddi en fazla 16 yaşındaki bir kızı yemeğe çıkartmayı mı düşünüyordu? "Düşündüm de yemek iyi bir fikir değil. Başka şeyler bulmalıyım. Beni sevmesini sağlayacak ama sevmezse de gerekirse mecbur kalacağı şeyler..." Dedi pis pis sırıtarak.

Sinirlenmiş bir şekilde Deniz'e bakıyordum. Şu anda o pis düşüncelerini geçirdiği beynini ezmeyi düşünüyordum.

Bütün grup sinirlenmişti. Burak hepimizin içinden geçenleri dışa vurmayı tercih etmiş ve konuşmaya başlamıştı.

"Deniz, senin beynine ederim. Ne tür bir fesatsın lan sen. Kızı mecbur etmek ne demek?" Öfkeli bir şekilde konuşmuştu ama Deniz onu umrsamamıştı bile.

"Ne duyduysan o." Dedi hâlâ pis pis sırıtırken. Burak yumruğunu kaldırıp Deniz'in suratına indirecekken Emin buna engel olmuştu. "Bırak uğraşmaya değmez bu." Dedi ve Burak'la birlikte binaya doğru yürümeye başladı.

Deniz'e göz devirip bende peşlerinden gitmeye başladım. Kantine doğru ilerliyorlardı. Eren de çoktan yanıma gelmişti. Hepimiz birlikte kantinde bir masaya oturup konuşmaya başladık.

"Bunu gruba almayalım demedim mi lan ben size?"

"Haklısın Eren ama ne bilelim böyle olacağını?" Emin hem üzgün hem kızgın bir sesle konuşmuştu.

"Andaval, beyinsiz, şerefsiz." Burağın hakaretlerine hak vermiştim. "Kıvanç sende öyleysen hiç uğraşmayalım abi." Eren sakin tutmaya çalıştığı sesiyle bana karşı konuşmuştu.

Onu anlıyordum. Bir kıza böyle bir şey yapılmamalıydı. En nefret ettiğim şeylerden biriydi bu. "Şundan emin ol, ben orda kendimi zor tuttum. Ve bir kıza bunların yapılmasını asla doğru bulmuyorum." Dedim kesin ve net çıkan sesimle.

Bir süre bana dikkatlice bakmış ve sonrasında da kafasını sallayıp ayağa kalkmıştı.

Zil çalınca bizde ayaklandık ve sınıfın yolunu tutmaya başladık.

💫💫💫

"Feza!" Deniz'in birine bağırmasıyla o yöne döndük.

Dersler bitmiş ve hepimiz okuldan çıkmaya başlamıştık. Yanımıza Deniz'i almadan çıkmıştık.

Sabah çarpıştığım kızın adı Feza mıymış diye aklımdan değişik bir soru geçmişti.

Feza arkasını döndü ama Deniz'i görünce hemen yanındaki kızın koluna girdi ve hızla yürümeye başladı.

Deniz'in göğsü hızla inip kalkmaya başlamıştı. O da adımlarını hızlandırdı ve Feza'nın kolunu kavradı. Hayvan çok sıkı tutuyordu.

"Lan, sen kimsin ki beni duymazdan geliyorsun!?" Tükürüklerini saça saça kızın yuzune bağırmıştı. Kendimi daha fazla tutamayıp hızla koştum.

Deniz'in yüzüne yumruğu indirmemle yere yapışmıştı. Burak da kendini tutamamış olmalı ki Deniz'in üstüne çullanmıştı. Gözlerim Feza'ya dönerken içimin acıdığını hissettim. Arkadaşıyla kolunu sıvamışlardı ve dolu gözlerle koluna bakıyordu. Morarmış koluna...

Yanına yavaşça yaklaştım. "İyi misin, Feza?" Dolu gözlerini bana çevirdi ve kafasını salladı. Bende kafamı sallayıp ayağa kalktım.

İçimde daha önce hiç hissetmediğim bir burukluk vardı. Bu aşktan, hoşlantıdan veya bunlara benzer bir şeyden dolayı değildi. Öyle olsa anlardım.

Bu daha başka bir şeydi. Aynı o gün ki gibi canım acıyordu.

Derin bir nefes alıp Burağın yanına gittim. Sakince kolundan tuttum ve Deniz'in üstünden kaldırdım. Elinin her yeri kan olmuştu.

Deniz yerden kalkıp patlamış dudağını baş parmagiyla sildi. Bize kötü bir şekilde baktıktan sonra arkasını döndü ve gitti.

Feza da gözlerini sildi ve ayağa kalktı. Yüzüne hızla bir gülümseme yerleştirdi ve duruşunu dikleştirdi.

Bunları yaptıktan sonra yanına lüks bir araba yaklaştı ve durdu. Feza'nın yüzünde bu sefer sahte değil daha gerçek bir gülümseme oluşmuştu.

Arabadan inen kişiyle olduğum yere çakıldım. Ağzımdan düşen sözcükle gözlerimde eş zamanlı doldu.

"Abi."

💫💫💫

Kitabımı oylayabilir misiniz rica etsem.

Ve yorum yapmayı da unutmayınn.

İyi günler.

Instagram: bjkasktirgerisiyalandir.1903

Değildim Yalnız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin