Feza Kılıç'tan
"Abi." Dedim neşeli çıkan sesimle. Karan abim saçlarıma bir öpücük koyup geri çekildi
Daha demin gözlerimden akan yaşlar kaybolmuş yerine neşeli bir gülümseme yerleşmişti.
Abim kafasını yan tarafta bize bakmakta olan Emin'lere çevirdi. Emin, Burak ve Eren bize düz bir şekilde bakarken Kıvanç bize değil sadece abime bakıyordu.
"Fıstığım, sen arabaya bin ben geliyorum." Abimin konuşmasıyla onlara bakmayı kesmiş ve kafamı sallamıştım.
Arabaya yerleşip rahat bir pozisyon aldım. Camlarda film olduğu için insanlar beni göremiyordu.
Arabanın kaloriferi çalışıyordu ve bu kış aylarında beni mayıştırıyordu.
Arabanın içinden abimi izlemeye başladım. Kıvanç'la bir şeyler konuşuyordu ama arabanın ilerisinde oldukları için ben duyamıyordum.
Kıvanç'ın gözünden bir damla yaş aktığını görünce ne olduğunu çözmeye çalıştım. Ama pekte başarılı olamadım.
Karan abiminde gözünden bir damla yaş yuvarlanıp düştü. O anda kar başladı. Lapa lapa yağıyordu. İkiside yağan karı görünce daha çok göz yaşı akıttılar.
Abim boynundaki kolyesine bakıp iç çekti sonrada kafasını gök yüzüne çevirdi. Kıvanç'ta aynı hareketleri yapmıştı.
Kaşlarım derinden çatılırken ne olduğunu çözmeye çalışıyordum. Abim hıçkırıklara boğulduğunda Kıvanç onu sakinleştirmeye çalıştı.
Abimse bu hareketine sarılmakla karşılık verdi. Ne olduğunu hiç anlamıyordum. Ama bu görüntü nedense kıskanmama neden olmuştu.
Gözlerimi başka tarafa çevirdim ve kulaklıklarımı taktım. Kafamı cama yasladım ve gözlerimi kapattım.
Sesi fulledim ve içimdeki bu kıskançlık hissinin geçmesini bekledim. Ama işe yaramıyordu. Olmuyordu.
Kapının açıldığını hissettim. Sonrasında da kapanışını. Abim kulaklığımı bir tarafını kaldırdı.
"Uyuyor musun? Yoksa beni mi kandırıyorsun?" Sorduğu şeye cevap vermedim. Sadece omuz silktim. Neden böyle yaptığımı biliyordum. Abimi nedense kıskanıyordum.
"Noldu güzelim, niye böyle yapıyorsun?" Yine omuz silktim ama aynı zamanda gözümden de bir damla yaş aktı.
Bu yaş kesinlikle kıskançlıktan değildi. Ben her kar yağdığı zaman böyle yapardım. Abimi kıskanır sonrada kıskançlıktan olmayan bir ağlama krizine girerdim.
Abim derin bir nefes aldı ve önüne döndü. "Abi o kimdi?" Abim arabayı çalıştırıp daha müsait bir yere çekti.
Kafasını koltuğa yaslayıp gözlerini kapattı. Soruma hala cevap vermemesi moralimi daha çok bozarken önüme döndüm. Abartmıştım sanırım. Abime karşı yaptığım kabalıktan dolayı bir kaç damla göz yaşı daha süzüldü yanaklarımdan.
Neden böyle yapıyordum ki? Sürekli böyle oluyordu. Ama bunu sadece ben değil abimde yapıyordu.
Abimin hıçkırdığını duyunca hemen o tarafa döndüm. "Feza..." Yalvarır gibi çıkmıştı sesi. "Abi?" Dedim omzunu sarsarken.
"Abicim, ben seni bıraksam bile sen beni bırakma tamam mı?" Dediğiyle ağzımdan ardı ardına hıçkırık kaçmaya başladı. Dolan gözlerim ve boğazıma oturan yumruyla konuşmaya çalıştım. "Abi öyle deme. Lütfen abi."
"Feza, unutma beni tamam mı?" Yalvarırcasına çıkan sesi benim daha da üzülmeme neden oluyordu. Ne olmuştu birden?
"Bana kızma sakın tamam mı güzelim?"
"Abi, deme şunları." Daha çok ağlamaya başlamıştım. Ellerini boynuna götürdü ve kar tanesi süslemeli altın kolyeyi bana verdi. "Normalde bu senindi. Ama verecek kişi sana bunu veremeden seni götürdüler. Veremedi." Hıçkırdı ve devam etti.
"Sonrasında o kolyeyi bana verdi. Ama çok geçmeden o da gitti bizden. Onu hepimizden aldılar Feza."
Dediklerinden hiç bir şey anlamıyordum. Algılayamıyordum. "Sonra benide onlardan aldılar. Ama en azından senin yanında ben vardım. Sen güvendeydin." Dedi ve daha çok hıçkırdı.
"Abi neyden bahsediyorsun anlamıyorum." Dedim titreyen sesimle. "Kar yağdığında sadece mutlu ol tamam mı? Çünkü o mutlu olurdu. Çok sevinirdi." Dedi ve göz yaşlarını sildi.
"Bana sakın hayatının hiç bir yerinde kızma. Seni bıraksam bile bunu senin için yapacağımı bil güzelim." Bunlar son sözleri oldu ve arabayı çalıştırdı.
Eve gidinceye kadar müzik dinledim. Düşünceleri kafamdan silmeye çalıştım. Duyduklarımı unutmaya çalıştım.
Eve geldiğimizde hiç beklemeden odama yöneldim. "Feza, yemek yaptım. Hadi gelde ye." Sinem'in bana seslenmesine şaşırmıştım. Ama fazla takmamaya çalışıp üstümü değiştirdim.
Banyodaki işlerimi de halledip odamdan çıktım. Mutfağa girip ada tezgahının önüne bir sandalye çektim ve yemeğimi yemeğe başladım. "Noldu kız sana?" Sinem'e göz devirip yemeğimi yemeye devam ettim.
"Çok mu umrunda?" Dedikten sonra gözlerinin en derinine bakmıştım.
"Ben senin neyinim Sinem? Kızınım değil mi? Pardon sadece kağıt üstündeki kızın. Bana hiç annelik yapmadın. Neden? Bana niye hiç kızım demedin? Neden bir sorunum olup olmadığını hiç sormadın? Ya da niye ben sana anne yardım et. Vurmasın. Derken duymazlıktan geldin?"
Ardı ardına sorduğum sorular karşısında afallamıştı. Derin bir nefes alıp tezgaha bakamaya başladı. "Bilmediğin şeyler var."
"Ee söylede bileyim o zaman." Dedim hala yemeğimi yerken. Gözlerimin en derinine baktı ve derin bir iç çekti. Ne anlatacaktı çok merak ediyordum.
Sinem Kılıç'tan
Nasıl söyleyecektim? Ya da söylediğimde ne yapacaktı? Ben istememiş miydim onun benim kızım olmasını? O zaman niye öyle yapmıştım?
"Ben..." Dedim ama devamı gelmedi. "Evet, sen." Dedi sert bakışlarıyla. Aynı onun gibi bakıyordu.
Helen, en yakın arkadaşım, arkasından vurduğum arkadaşım, gibi...
"Bizim bir kızımız olacakmış Sinem! Çok heyecanlıyım! 5 erkekten sonra bir kız! Alaz çok heyecanlı. Kız babası olacağı için çok mutlu. Onun adına bir şirket bile açmayı düşünüyor..."
Kulağımda yankılanan Helen'in sesiyle ürperdim. "Ben üzgünüm Feza. Sana yaşattıklarım adına çok özür dilerim."
"Peki ya yaşatmadıkların ama bana yardımının da dokunmadığı olaylara bir özrün var mı Sinem?" Dedikleriyle kaşlarım derinden çatıldı. "Ne."
"Bak ne dediğimi bile bilmiyorsun. Çok acınası bir annesin. Pardon kadınsın. Çünkü annelik namına hiç bir şey yapmadın." Dedi ve boşalan tabağını makineye yerleştirdi.
"Bir annem olmasaydı daha mutlu olurdum." Dedi ve yanımdan geçip gitti. Kapının ağzında Furkan ve Karan vardı.
"Ve de bir babam." Dedikten sonra odasına girdi ve kapısını sertçe örtüp kilitledi.
Dedikleri hem Furkan'ın yıkılmasına hemde benim yıkılmama neden olmuştu. "Alkış diyorum ikinizede başka bir şey demiyorum." Karan'ın konuşmasıyla gözlerim doldu.
"Farkında mısınız bilemem ama kardeşim ve ben onlarla birlikte yetimhanede kalsaydık daha mutlu olurduk. Hem siz hem biz." En az Feza kadar Karan da sert bir insandı. İkiside annelerine çekmişlerdi.
Gözümden akan damlalara engel olamadım. Karan son sözlerini söyledikten sonra olduğum yere çöktüm. "Anneme benzemeye çalıştığın için bile zavallı bir insansın. Bizi ailesiz bıraktığınız o günede sizede lanet olsun."
💫💫💫
Oww noluyor burda?
Umarım beğenmişsinizdir.
Kendinize iyi bakın.
Instagram: bjkasktirgerisiyalandir.1903
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Değildim Yalnız
Dla nastolatków"İki yüzlü kahpe." "Başkalarının hayatını kurtarmak iki yüzlülük demek... Ee siz niye birilerinin hayatını kurtarmadınız öyleyse?" "Ne alaka lan bizimle!?" Uraz birden üstüme yürüyünce irkilmiştim ama yine belli etmedim. Bol giyindiğim için vücud...