İşler kızışırken biraz hızlanalım istiyorum bu yüzden kurgusal zaman atlamaları olacaktır.
"Ben o geceden sonra -babamı- yabancıyı bir daha hiç görmedim."
Keyifli okumlar..
12 yaşım, büyüdüğüm gün. Beyza ile eve yürüyorduk, ödevlerimiz bitmiş bunun şerefine dışarı çıkmış mahallenin çocukları ile oyuna gitmişti. Akşam ezanı okuduğunda istemesek de eve doğru gitmeye karar verdik. Beyza ile muhabbet ediyor el ele tutuşmuş seke seke yürüyorduk. "Asila biz büyüyünce istediğimiz kadar dışarda kalırız dimi? Bak abim istediği kadar kalabiliyor. Acaba biz ne zaman kalacağız..."
"Beyza bazen dışarı olmak çok iyi değil. Hem hava çok soğuk oluyor üşürüz ki. Ben korkuyorum hep karanlıktan sevmiyorum dışarıda olmayı."
"Haklısın, bende korkuyorum."
Evin sokağına geldiğimizde simsiyah bir araba gördüm başında up uzun bir adam vardı. Karanlık olduğu için kim olduğunu göremedim. Yaklaştıkça korkum arttı, Beyza o adamı fark etmemişti bu yüzden rahattı. Hava tamamen kararmıştı, esen rüzgâr tüylerimi diken diken etti. Burada yanlış bir şeyler vardı. Adamın önünden geçerken "Asilam..." diye seslendi bana. İçimdeki korku yerini şaşkınlığa bıraktı. "Gönül bahçemin en güzel çiçeği. Gecem, gündüzüm, yaşam sevincim. Benim güzel kızım, ben geldim babacığım." Beyza'nın elini bıraktım ne olduğunu anlamadı devam ettim.
Ben yerime mıhlandığımda babam bana doğru eğildi. Ellerini saçlarıma doğru uzattığında kendimi geri çektim. Beyza koşarak içeri girdiğinde teyzeme haber vereceğini biliyordum. Çünkü biz birbirimizi asla yarı yolda bırakmazdık. "Yabancılarla konuşmam yasak bayım lütfen gider misiniz?"
"Ben senin babanım Asilam bir yabancı değilim kızım, yapma böyle babacığım." Kelimelerini özenle seçiyordu, her zamanki gibi kibardı o bana hep böyleydi. Bir adım daha geriledim. Babamın yüzü karanlıkta da olsa parlıyordu, yüzünü aklıma resmettim. Hafızama kazıdım babamı. Gözyaşlarım yanaklarımla buluşurken teyzem hızla bahçeden yola çıktı. "Benim babam yok bayım." dedim hıçkırıklarımın arasında. Babam karşımdaydı 4 yıl sonra ilk defa görmüştüm onu. Saçlarında beyazlardı, çok üzgün gözüküyordu. Teyzem beni kolumdan tutup yavaşça arkasına aldı. "Uzak dur kızımdan!" diye bağırdı.
"Azize o benim kızım, onu benden ayırmazsın. Onu görmek istiyorum, sarılmak, elinden tutup istediği şeyleri yapmak istiyorum. Ne yaptın sen benim kızıma? Beni ona yabancı edecek ne söylendin ona?" Babamın yabancının bağırışı korkmama sebep oluyordu. Teyzem -babamın- yabancının karşısında dimdik durdu. "Hep ben yaptım değil mi Oğuzhan! Bu çocuğu ben bu hale getirdim sen hiçbir şey yapmadın! Şimdi mi geldi aklına bir kızın olduğu! Babası olduğun, saçlarını okşamam gerektiğini, sarılman gerektiğini şimdi mi hatırladın!" Teyzemin sesi yükseldikçe daha da arkasına sığındım. O benim kalemin en sağlam duvarıydı, o benim tek dayanağımdı. Teyzem benim tek çıkış yolum, yaşama kaynağımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fecir
Teen Fictionİki dünya bir cihan bir araya gelse düzelmeyecek bir dostluk. Yarım kalmış onlarca kalp. Ben Dinçer Ecevit, Yalan damarda kan olsa ben ölmeyi tercih ederdim. Çünkü babam bana böyle öğretmişti. Eski beni kaybetmiş üzerime mesleğimin ağırlığı çökmüş...