Uzun zamandır taslağımda olan ve sizlerle buluşmak isteyen o muhteşem kurgu.Geçmişten ve günümüzden okuyacağınız iki farklı hikaye ve kesişme noktası.
İlk defa bir askeri kurgu yazıyorum ve bu nedenle de çok heyecanlıyım.
Baştan belirtmek isterim ki kurgumun 'başka' kurgularla karşılaştırılmasını, yorumlarda başka kurgulardan karakterleri ve 'çalmışsın' gibi ifadeleri kesinlikle görmek istemiyorum. Sırf bu tarzda büyük kitlelere sahip kitaplar var diye bu tarzda kurgu yazılamaz diye bir kural yok. çünkü her hikaye farklı, her kalem ayrıdır. Hepsini kendi evreninde sevelim ve birbirimizi incitmeyelim.
Bu hikayede bol bol Denizli ağzı duyabilirsiniz baştan diyeyim.
O zaman yıldızı aydınlatalım ve satır aralarında buluşalım
🔥
Arif Sağ-Belkıs Akkale- Şu Dağlar
Nisan-1997
"Uyan güzel aç gözünü
Dinle aşıkın sözünü..."
Takvimler nisan ayının ortalarını gösterirken Yüzbaşı Ali Haktan lojmanın gölgesinde kucağındaki kızı Ayperi'yi uyutmak için uğraşıyordu.
"Vermişim sana özümü
Benim ay kızım sultanım..."
Ayperi bir ayı bitirmiş ikinci aydan gün alırken her gün babasının kendisini kucağında bu türküyle uyutmasına alışmış olsa gerek uykusu gelince sadece babasının kucağını arar olmuştu. Bu Ali Haktan'ın şikayet edeceği en son şeydi. Onun asıl şikayetçi olduğu kızını kucağında uyutacakken aniden göreve çağrılacak olmasıydı.
"Vermişim sana özümü
Benim ay kızım sultanım..."
Yüzbaşı olduktan sonra sorumlulukları artmış, karakolda daha çok vakit geçirir olmuştu. Asla şikayetçi değildi bu durumdan Ali Haktan. Aksine gururuna gurur ekleniyordu.
Vatanına ebedi bir aşkla bağlıydı. 'Her Türk asker doğar' sözündeki hem Türk hem de askerin vücut bulmuş haliydi. Aklı erdi ereli o üniformayı giymeyi, bayrağımızı göğsünde gururla taşımayı ve vatanını son damlasına kadar savunmayı kendine bir hayal edinmişti. Hayalleri de nihayet gerçeğe ermişti.
Annesi Hatice hanım da öylesine gururlanıyordu ki oğluyla. Küçüklüğünden beri dilinden düşürmediği 'askerliği' yaptığını gördükçe omuzları kabarıyordu. Her ananın istediği gibi kendi oğlu da bu vatan yolundaki yiğitlerden biriydi. Gururu kadar korkusu da çoktu ama. Memleketinden kilometrelerce uzağa sırf bu korkusu yüzünden gelmişti. Ali Haktan'ının bir ailesi vardı ve o aileye de göz kulak olmak şarttı. Dört yaşındaki torunu ve şimdi de kundaktaki diğer torunu korkularını katlar olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BARUT KOKULU KARDELEN
Genç Kurgu"Bana bak Kızıl Şeytan!" "Kızıl Şeytan değil asker! Benim bir adım var! Ayperi! Doktor Ayperi!" Bir doktorun en zor zamanlarında en zor imtihanı. ÇOK YAKINDA