Akay Ailesi

1.3K 54 5
                                    

Bu bölüm Duru'nun ağzından olsun istemedim. Çünkü sıkıcı oluyordu.

O yüzden bir de Akay ailesini objektif bir şekilde inceleyelim.

Okuma sayısı şimdiden artmaya başladı ama kimse oy vermiyor.

Eğer böyle olursa bölümleri şu an yayınlamayı durduracağım.

Neyse başlayalım.

&&&&&

3. Kişili Anlatım

O gün Duru evden ayrıldıktan sonra evde kıyamet kopmuştu.

Ahmet Bey ve Aydan Hanım oğullarına bağırıp çağırıp kızıyorlardı. Ama bu saatten sonra ne faydaydı.

Abi tayfası ise hiç umursamıyordu. Ne söyledilerse hala arkasındaydılar. Bir ara Duru onlara bağırdığında acaba fazla mı üzerine gittik diye düşündülerse de bu fikirden hemen vazgeçtiler.

Taner ise korumalara Duru'yu takip etmelerini söylemişti. Bu üzerindeki sinir ile kötü bir şey yapmasından çok korkmuşlardı.

Ortam bir an için sessizleştiğinde bu sessizliği Taner'in telefonu bozdu. O sesle beraber herkes ona döndü. Aydan Hanım ve Ahmet Bey kızına bir şey oldu korkusuyla telefonu beklediler.

Taner aramayı yanıtladığında herkes sustu.

"Taner Bey, Duru Hanım şu anda bir mezarlıktaydı. Ama az önce bir adam yanına geldi ve beraber gittiler. " Taner duyduklarıyla kaşlarını çatmıştı.

"Mezarlık mı? "

Mezarlık lafı geçtiğinde herkes ona döndü. Merakla Taner'in konuşmayı bitirmesini beklediler.

"Evet Taner Bey. Beraber gittiği aracın plakasını aldım. Ama Duru Hanım'ın tanıdığı birisiydi sanırım. Hatta telefonla konuştuktan sonra geldi adam. Büyük ihtimalle o çağırdı. "

"Tamam, teşekkürler. " Dedi Taner.

Herkes ondan bir cevap bekliyordu. Ama o konuşmadı. Belli ki Duru iyi değildi ve onun özeliydi. Bu odadaki abileri onun özelini duymayı haketmiyorlardı.

Bu konuyla ilgili tek bir şey söylemeden yukarı çıktı. Demir de abilerine hayal kırıklığı ile baktıktan sonra abisinin peşinden gitti.

"Bak bir şeyi yokmuş kızınızın. " Dedi Giray. Hala susmak bilmiyordu. Ahmet Bey her ne kadar onu susturmak için çenesini kırmak istese de kendini dizginledi.

Aydan Hanım ile beraber odalarına çıktılar.

3'lü abi tayfası ise hala burnu havada yaptıklarını haklı buluyordu.

Onlara göre ilk bakışta çözmüşlerdi Duru'yu. Para avcısı, orospu, sinsinin tekiydi. Kendilerini insan sarrafı sandıkları için onun hükmünü şimdiden vermişlerdi.

Ama hiçbir şey bildikleri yoktu.

Belki her şeyi bilseler böyle yapmazlardı ama önemli olan ön yargılı yaklaşmamaktı. Çünkü zaten her şeyi bildikten sonra herkes iyi davranırdı. Önemli olan erdemli davranabilmekti.

İşte bu yüzden onlar Duru'nun kalbinde bir yara olarak kalacaklardı. Hiçbir özür, hiçbir pişmanlık ona bu akşamı unutturamazdı. Çünkü hiçbir kalp yarası bir özürle kapanmazdı.

Belki bu akşam hakaret yağdırdıkları kardeşlerini bir daha görebilmek için kaç kez yalvaracaklardı ama hiçbiri fayda etmeyecekti.

Son pişmanlık neye yarardı?

&&&&&

Bu akşam herkes yemek masasındaydı. Taner ve Demir hariç.

Yemeğe başlamak için herkes onları bekliyordu. Biyolojik abiler yine homurdanmaya başlamıştı. Herkes Duru'nun yanına gittiklerini biliyorlardı.

Abileri o kızın onlara bir şey yapmış olmasından şüpheleniyorlardı. Bu olay canlarını sıkıyordu.

10 dakika sonra Taner ve Demir eve geldiler. Ama geldiklerinde çok kötü gözüküyorlardı. Demir'in yüzünün rengi atmıştı.

Taner ve Demir Duru'nun yanından ayrıldıktan sonra büroya gitmişlerdi. Ama orada Demir tekrar fenalaşmıştı. Bu durum onları korkuttuğu için hastaneye gittiler.

Demir'in kalp hastalığı günden güne onun durumunu kötüye sürüklüyordu. Bir süre sonra artık taşıdığı kalbi ona nefes vermek için değil nefesini almak için çalışacaktı.

Bugün de durumunun daha kötüye gittiğini öğrenmişlerdi. İlaçlar hiçbir şeye yaramıyordu.

"Oğlum siz iyimisiniz? " Dedi Aydan Hanım. Taner hiçbir şey söylemeden sandalyelerden birine oturdu.

Demir de aynı şekilde boş olan sandalyelerden birine oturdu.

"O kız size bir şey mi yaptı? " Dedi Hakan.

Taner ise zaten üzerinde bulunan gerginliğin üzerine bir de bu cümleden sonra patlama noktasına geldi. "Yeter abi! Her şeyi Duru'dan bilmeyi bırakın. O bize kötü olan hiçbir şey yapmadı. Asıl kötülüğü siz ona yaptınız. Şunu anlayın artık, asıl kötü olan o değil sizsiniz! " Dedi birden. Kimse ondan bu çıkışı beklemiyordu. O yüzden ona bir şey söylemeyip sustular.

"Peki oğlum siz niye bu kadar geç kaldınız? " Diye sordu Ahmet Bey. Taner normalde konuşmak istemese bile artık bunu saklayamadı.

"Demir, Demir fenalaştı. " Dedi kısık bir ses tonuyla. Bu kadarı yetmişti zaten.

Herkesin morali bozulmuştu. Demir kimse onu mutsuz zannetmesin diye hep gülümserdi. Ama artık o bile gülmüyordu. Çünkü biliyordu, yolun sonu ölümdü.

Bu akşam herkes Demir için dua etti. Onun için bir mucize, bir kurtuluş istediler. Onun sağlığına kavuşmasını dilediler.

Mutlu ve sağlıklı bir aile tablosu olsun istediler. Onlar bilmiyordu ama Allah onların duasını kabul etmişti.

Mutlu aile tablosu kimine göre eksik, kimine göre tamdı.

Değişmeyen tek şey ise o tabloyu uzaktan izleyen bir çift gözdü.

&&&&&

Duru.

Kalp. Tüm hayatın devam etmesi ya da durması ona bağlıydı. Kimisi şanslıdır, sağlıklı bir kalbi vardır. Kimisi şanssızdır taşıdığı kalp ona yük olur.

Bugün Akay hastanesinde çalışan arkadaşımdan Demir'in durumu hakkında bilgi almıştım.

Normalde bunu yapmam doğru değildi ama biyolojik ablası olduğum için bilgilerini alabilmiştim.

Kötü olan ise değerlerinin gün geçtikçe düşmesiydi. Gün geçtikçe kalbi ona ağır geliyordu.

İşin garip tarafı ise onun kötü olduğunu hissedince benim kalbimin de bana yük olmasıydı. Çünkü kalbim bana ait değil gibi davranıyordu.

O bugün fenalaşmıştı. Tekrar hastaneye gitmek zorunda kalmıştı. Belki de bundan sonra hastaneden çıkamayacaktı.

Onun yüzüne baktığımda onu tanımıyor olsaydım, çok neşeli ve hayat dolu bir insan olduğunu söylerdim. Çünkü o kadar güzel gülümsüyordu ki bu kadar güzel gülmesi bazen benim moralimi bozuyordu.

Sebebi ise gülümsemesi değil, bu gülümsemenin altında yatanlardı.

Abla ben hastaneden çıktıktan sonra çilekli pasta yiyelim olur mu?

Keşke diyorum. Keşke o ameliyata girmeden önce o pastayı ona yapsaydım. Keşke diyorum, kardeşim sen hiç ölmeseydin.

&&&&&

Şimdi sürekli belli konulardan bahsediyor olmamın sebebi kitabı bunları düşünerek yazmaya başlamam.

Bu bölüm de kısaydı ama olsun. Ben zaten uzun olunca okumaktan sıkılıyorum. Siz sıkılmayın.

Hazır mıyız ön yargılı abileri pişman etmeye!

Doktor Hanım ( Gerçek Aile) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin