hasta yatağında yatan kız gözlerini huzursuzlukla açmıştı. hala hasta yatağında yattığının farkına vardığında kollarındaki momoyu görmesiyle kendi kendine mızmızlandı. odadakiloş ışık etraftaki nesleneleri seçicek kadar aydınlık ama ne olduğunu anlayamayacağı kadar karanlıktı. yavaşça yattığı yerden doğrulup etrafına bakmaya çalışmıştı. 'cesur nerede' sorusu gelmişti ilk aklına. yavaşça komidinin üstündeki ışığa uzanıp yaktığında dehşete düştüğünü hissetti. elleri kan içindeydi. anında üstündeki pikeyi atıp bacak arasına baktığında kan olmadığını fark ettiğinde daha da dehşete düşmüştü.
yanında duran momo ise kanlara bulanmıştı. kız momoyu istemsiz bir şekilde üstünden atmıştı. kanlı ellerini üstüne sürmüştü. 'ne oluyor' diye düşünmeden edememişti. hızla yataktan kalktığında eline dolanan kabloyu bilinçsiz şekilde çekip sökmüştü. canı yanmamıştı. yerler kan doluydu. sanki birisi sürüklenmiş gibiydi.bacakları öyle bir titriyordu ki adım atmakta bile zorlanıyordu. kulakları ise dayanamayacağı şekilde uğulduyordu.
kızın şuan tek istediği şey sevgilisini görmekti. elini bir kere daha üstüne sürdüğünde kan dahada çoğalmıştı adeta midesi bulanmaya başlamıştı. yavaş ve sessiz adımlarla kapıya doğru ilerledi. korku bütün vücudunu esir almıştı. artık sadece bacakları değil bütün vücudu zangır zangır tirediğini hissetti.
kapıya yaklaştığında kapının kolunun kana bulandığını görmüştü. kapının kolundaki kan o kadar fazlaydı ki yere damlıyordu. göğsündeki yumru kalp gibi atıyordu. başının zorlaklamsı o kadar çoktu ki gözlerine kadar acısı vuruyordu. elinde kalan son cesaret kırıntısı ile kan damlatan kapının kolunu tutup aşağıya indirmişti. kapının ardına kadar açtığında gördüğü manzara önce parlak floresan ışıkları olmuştu. zorlayan başına daha büyük bir ağrı splanmasını sağlamıştı. dışarıya doğru attığı adımla gördüğü şey bütün vücüdundaki bütün kanın çekilmesini sağlamıştı. nefes alamadığını
yerdeydi... aşık olduğu heybetli vücut kanlar içinde yerde yatıyordu....
tiz çığlığı bütün hastaneyi inletecek kadar küvetliydi. anında aşık olduğu vücudun yanına fırlamıştı. delirmiş gibiydi. hıçkırarak zorlukla sevdiği adamı kendine çevirmişti. adam kanlar içinde kan gölünün ortasında yatarken hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. cesur yerdeydi ve hareket etmeden yatıyordu. Umay güç kalamayan kollarıyla cesurun heybetli vücudunu sarmaya başladı. çığlık çığlığa ağlayarak. uyanması için yalvararak. çaresizlikle yalvarıyordu. uyanması için. hıçkırarak yalvarıyordu. sevgilisinin uyanması için ama uyanmıyordu.
kafasını dizlerine koymuştu. cansızca yatıyordu. ölüyordu sevgilisi. dudaklarını defalarca öperken hıçkırarak yalvarmaya devam ettiği sırada omuzlarından sarsıldığını hissetmişti. sevgilisinin başını bırakmadan gözlerini kaldırdığında baran abisini gördüğünde umutla parlamıştı gözleri.
o... o kurtarırdı sevgilisini
cesurun başını tutarak " baran abi yardım et cesur ölüyor. " diye hıçkırmıştı. cesurun başına dikkat ederek baranın elini kavrayarak çekiştirdi. " yalvarırım baran abi yardım et ölüyor sevgilim. kaybediyorum onu... yardım et " diyerek barana yalvarıyordu. ama baran hiç bir şey yapmıyordu. cesurun başına dikkat ederek ayakladı. " abi yardım etsene ne bekliyorsun. yardım et kurtar cesuru" diyerek baranın omuzlarından tutarak sarsmaya başlamıştı. ama baran abisi yardım etmiyordu.
hayal kırıklığı ile umutla bacaklarına kapanmıştı. " abi yalvarırım yardım et izin verme ölmesine dayanamam ben gitmesine izin verme yalvarırım" umayın hıçkırarak yalvarışları bütün hastaneyi inletiyordu. barandan yardım dilenişleri. ama baran hiç bir şey yapmıyordu. sadece umaya bakıyordu. Umay dahada çırpınmaya başlamıştı. "abi ne bakıyorsun yardım et kurtar onu ölücek abi her şeyi yaparım kurtar onu yalvarırım" dediğinde baran onu sadece omuzlarından tutup sarsmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMAY
Chick-LitHer şey yolunda giderken bir anda gerçek ailesinin karşısına çıkarak hayatını altüst edeceğini bilememişti. kıskanç abileri ve babasının arasında kaldığı yetmemiş gibi gizemli bir perdeyide aralaması gerekiyordu.