BÖLÜM 9

27 2 0
                                    

İyi okumalar oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum...

Kapıya vurduğunda yerimde durakta zorlanıyordum. içeriden gel komutu geldiğinde cesur kapıyı açarak çeriye girmişti. arkasındanda ben Behram bey eski tarzda olan çalışma odasına girmiştik. oda o kadar güzeldi ki gözlerimi alamamıştım. bayılmıştım. oymalı masası aynı tarzda oymalı kütüphanesi çok güzeldi. kadife perdeler koyu ama boğucu olmayan bir tarzdaydı.

cesur beni masanın önünde duran oymalı ve masa ile takım olan sandalyeye oturtmuştu. kendisinde karşıma oturacağı sırada

" seni çağırmadım" demesiyle cesur anında babasına bakmıştı. " umayla tek konuşucam. " dediğinde cesur kararsızlıkla bakışlarını bana çevirdiğinde ona gülümsemiştim. ama kararsızlığı gram eksilmemişti. Behram beyin

" kahvede yollatır" demesi ile aslında olaya nokta koymuştu.

cesur dışarıya doğru adımlarken "tamam" diyerek odadan çıkmış ve kapıyıda arkasından kapatmıştı. Behram bey ise bakışlarını bana dikmişti. bende ona diktmiştim.

sandalye ne kadar güzel gözüksede aşırı rahatsızdı. Behram bey direkt konuya girerek

"oğlumu seviyorsun." dediğinde kafa sallamıştım. " baban ve abilerin silah doğrulttuğunda hiç düşünmeden önüne geçtin. sana sıkmayacaklarını bildiğin için mi geçtin?" dediğinde konuşmanın sert geçeceğini fark etmiştim.

" silahı kimin tuttuğunu pek umursamıyorum açıkçası. evet cesuru..-"

"dijwan" diyerek beni düzelttiğinde bozuntuya vermeyerek

"dijwanı seviyorum. hatta sevmek az kalır." dediğimde kafasını sallamıştı.

"ama patlamaya hazır bir bomba gibisin. kurallara örf ve adetleri umursamıyorsun."

"konu dijwan olduğunda umursadığım başka bir şey olmuyor. evet belki patlamaya hazır bir bomba gibiyim. ve olay dijwan olduğunda patlamaktan çekinmem sonunda ölüceğimi bilsem bile" dediğimde duraksamıştı. "karşımda kim olduğu nasıl bir olay yaşadığımızı umursamam. hayatta hepimizin kırmızı çizgileri vardır. benimde kırmızı çizgim dijwan." dediğimde kapı çalmıştı. Behram bey bakışlarını benden çekmeden "gir" diye seslendiğinde içeriye İlkay abi kahvelerle girmişti.

önce Behram beyin kahvesini sonrada benim kahvemi vermişti. tam çıkacağı sırada Behram beyin komutuyla durmuştu.

" karşıma geç" dediğinde İlkay abi ikiletmeden karşıma geçmişti. "İlkay bana yaptıklarını anlattı." dediğinde bakışlarım İlkay abiye döndü. ne anlatmıştı.

"dijwanı vermemişsin." dediğinde kafam karışıp zihnimi yoklamaya çalışarak

"yenge yaralandığında " dediğinde kafa sallayarak Behram beye döndüm.

" evet bir kere sadece cesurun yanında görmüştüm. sadece cesur yaralandığında da bir kere gördüğüm birine güvenemezdim. ve güvenmedim. aklıma şu soru geldi. cesur yaranana kadar nerdeydi. o yüzden vermedim." dediğimde

" sana silah doğrultmuş" dediğinde kafa sallamıştım. umursamaz bir ses tonuyla

"bende ona doğrulttum." dediğimde kaşını kaldırmıştı.

" dediğim bu kuraları tanımıyorsun. dijwan da senin gibi ama onun farkı kuralları umursuyor ona göre hareket ediyor." dediğinde gülmüştüm.

" düşman aşiretin kızı olduğumu öğrendiğinde kurallara uymadı." dediğimde duraksamıştı. ben ise devam ederek " düşman aşiretin kızıyla sevgili olmak bildiğim kadarıyla kurallara göre yasak. ama ona rağmen biyolojik aileme benden uzak durmayacağına dair tehditler etti." dediğimde Behram bey İlkay abiye dönmüştü ve dik bakışlarıyla İlkay abiye bakmayı sürdürdüğünde . İlkay abi ise kafa sallamıştı.

UMAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin