Burnunu enseme sürtüp "Ben sana geleceğimi söyledim bebeğim"
Elini enseme doğru uzatıp derin nefesler aldı.Sesinde sabırsızlık ve anlamadığım türden bir kızgınlık vardı.Başımı başka tarafa çevirip siyah gözlerine bakmamaya çalıştım.Ama onun varlığı dahi titrememe neden oluyordu ensemdeki elini aşşağı yukarı hareket ettirip beni daha da çıldırttığını bilmiyordu.
"Neden-buradasın?" Anlık bulduğum cesaret ile sorduğum soruya, burnunu boynuma sürterek yavaşça yüzlerimizi hizaladı aramızda sadece birkaç santim vardı.
"Söylediğim gibi geldim ve aynı zamanda o çocuk ile yaptığın şeylerin hesabını vermelisin güzelim" Bu kadar sakin konuşması daha da korkmama neden oluyordu ve özellikle 'güzelim' demesi kendimi zor tuttuğumu söylemeliydim.Ama şuan Jungkook'un neden bahsettiğini öğrenmeliydim hangi çocuktan bahsediyordu?
"Yine ne saçmalıyorsun?Ne çocuğu?" Konuşurken sonunda ensemi elinden kurtarabilmiştim.
Sakince gözlerini kapattı eli ile burun kemerini sıkıp arkasını döndü."Bilmiyormuş gibi davranma Jimin!"Sesini yükseltmesi ile yerimden sıçradım.
İlk defa sesini bu tonda duymuştum gerçekten çok korkunçtu ama neden benim hayatıma karışıyorduki buna hakkı olduğunu zannetmiyorum.
"Bilmiyorum ve ayrıca sen niye bana karışıyorsun buna hakkının olduğunumu düşünüyorsun?!O dağ evinde beni bir başıma bırakıp hiç düşünmeden giden sendin şimdi niye buradasın?"
Onun gibi sesimi yükseltmiştim belki ondan daha fazla.
Arkası dönük bir şekilde konuşmaya başladı "Jimin sana telefonda da söyledim dinlemeden yargılama! Hayatın konusuna gelirsek..."
Tekrardan yaklaştığında gözleri ile arsızca bedenime bakıyordu elini kemerime atıp kendine çektiğinde dudaklarımız saniyelik birleşti.
Anında geri çekildiğimde dilini dudaklarında gezdirip memnun olmuşcasına sesler çıkardı.
"Şimdilik kendin karar ver"Bu adam iyice şansını zorluyordu."Yeter!Seninle konuşmak istemiyorum"
Kemerimi elinden kurtardıktan sonra yere düşürdüğüm anahtarı alıp az önce kapısını açtığım arabaya bindim.Kapımı kapattığımda yan koltukta ki bedenle sesli bir küfür savurdum.
"Siktir,ne istiyorsun Jungkook?Tanrı aşkına eğer o gün beni öyle bırakıp gitmeseydin şuan senden uzaklaşmak istemezdim aksine belki daha yakın arkadaş olabilirdik ama artık sana güvenemiyorum." Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslatıp Jungkook'a döndüm.
Gözleri ıslattığım dudaklarımda geziniyordu.Oda dudaklarını ıslatıp "Seni istiyorum güzelim" dedikten sonra kendimi Jungkook'un üzerinde buldum.
Bulunduğumuz pozisyona baktım şuan Jungkook'un kucağında oturuyordum.Güçlü kolları ile belimi sıkı bir şekilde kavramıştı siktir altımdaki sertlik aman tanrım.
"Hey! Bırak beni" Şuan bu durumdan kurtulamazsam eğer,geri dönemeyeceğim bir yola girecektim.Ellerimle geniş omuzlarını iterken alttaki sertliğe sürtündüğümün dahi farkında değildim.
Başını geri atıp "Şuan seni bırakacağımı sanmıyorum" Elini kalçamın altına koyarak arabanın kapısını açtı.Birkez havada hoplattıktan sonra daha önce görmediğim bir Range Rovera doğru yürüdü cebinden anahtarı çıkarıp arabanın kapılarını açtı beni sürücü koltuğunun hemen yanına yerleştirip kaşımın bitiminden bir öpücük aldı.Şuan bir buz misali ateşin yanında eriyordum ve beni eriten ateş Jungkook'tu.
Arabanın önünden dolaşırken yan pozisyondan çok seksi görünüyordu zaten normal hali ile de çok seksiydi.
Kemikli eli ile direksiyonu kavrayıp motoru çalıştırdı.Çalıştırır çalıştırmaz elini bacağıma yerleştirdi şuan bu kadar fazla adrenalini kaldıramazdım.Dövmeler ile dolu olan kemikli elini kendi tombul ellerim ile bacağımdan ittim.Ama tekrardan elini bacağıma sabitledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Biggest Love |JİKOOK|
Action"Benmiydim aşka inanmayıp seni üzen,yoksa senmiydin içimde olan aşkı hiçe sayıp giden" Yer altı mafyası Jeon Jungkook yıllardır takıntılı bir şekilde aşık olduğu doktor Park Jimin'in karşısına çıkmaya karar verir bu karar Jimin'in hayatını tamame...