Truths

115 15 22
                                    

Heyecanla kapıyı açıp içeri girdim gözümü etrafta gezdirip büyük bedeni aradım gözlerim onu bulamayınca yüzüm düştü kim gelmişti o zaman topuğumu yere vurup arkamı döndüğümde sırtım kapı ile birleşti  karşımda duran büyük ve aşırı çekici duran adama baktım.

"Birileri beni göremeyince üzüldü galiba"Ateş gibi nefesi yüzüme çarpıyordu.Onun bu kadar yakınımda olması nefesimi kesiyordu kesik kesik aldığım nefesleri düzene sokmaya çalıştım.

Ellerini biraz daha yukarı çıkarıp aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdi başını sağa sola hareket ettirip burunlarımızı birbirine sürttü, vanilya kokusu ciğerlerime doldu.Bu koku beni bitirecek derecedeydi.O kokunun kucağında gözlerimi açmayı özledim beni saran kaslı kolları ve sırtımda hissettiğim sıcak  göğsü çok özledim.Uykumda dahi güvenebildiğim tek kişinin kucağını özledim.Evet, nedensiz değil Jungkook'u isteyerek çok özlüyorum bana karşı tavrı ve ilgisi resmen..onsuz geçirdiğim bir kaç saatte ilgisi hemen yokluğunu hissettiriyor.

Erkeksi sesine karşılık lanet cılız sesimle karşılık verdim "Sanmıyorum"Listeye bir yalan daha eklendi.Burnunu enseme sürtmeye başladığında tüm kanım ters yöne akmaya başladı kanım kaynamaya başladı nefes alışverişlerim daha da kısıtlı hale geldi elimi arkadaki kapıya bastırıp birşey söylemedim ayaklarım uyuşmaya başladı umarım dizlerim bana ihanet edipte şuracıkta yere bırakmaz.İniş çıkışları nefesi ile beraber  boynumu turlayıp her durduğu noktaya sabırsızca nefesini bırakıyordu.

Burnumun dibindeki siyah tutamlara baktım yavaşça yaklaşıp kokladım saçları da mükemmel kokuyordu bu adam mükemmel olmak zorunda mı?

Alt dudağımı ısırıp başımı başka yöne dönderdim "J-Jungkook"titrek sesimi duyduğunda hoşnut bir gülüş bırakıp "Efendim"boynuma iyice sokulduğun da "Şey"Sonunda başını uğraştığı yerden kaldırıp koyu kahvelerini topraklarıma dikmekten çekinmedi bende onun topraklarını işgal etmek için koyu kahvelerine baktım "Devam et"dediği ile boğazımı temizleyip aramızdaki milimlik mesafeyi işaret ettim "Şuan iş yerimde olduğumuz için bu kadar yakın olmamız doğrumu? Henüz aramızda-" kemikli uzun parmağını dudaklarıma kapattığında "Değil mi?"sorduğu soru ile vücudum kaskatı kesildi bu kez beyaz bayrak çekip geri çekildim bu durumda onu işgal edemezdim ama o beni edebilirdi.

Karnımdaki ağrı ile beraber boğazımdaki asit tadı ile yutkundu.Bu kez  sesimin titrememesine dikkat ederek konuştum "Bilmem,sence?"Parmağının üzerinde olduğu dudağıma baktı baş parmağını da dudağıma çıkarıp alt dudağımı aşşağı çekti sadece gözlerimle onu takip edip duruyordum ona engel olmak istemiyorum.İnce dudaklarını dudaklarıma sürttü "Bence,hiç bir sorun yok hatta"
"Hatta?"
Konuştukça dudaklarımız birbirine sürtünmeye devam ediyordu bu da yeterince baştan çıkarıcıydı.

Onu itip kendimden uzaklaştırmak istesemde hiç bir kasım oynamadı aksine bana dokunması için tutuşuyordum.Hafif dokunuşları vücudumda kelebek etkisi yaratıyordu.Bir hareketi ile tüm bedenin uyuşuyor du.

"Hatta kapıyı kilitlediğimiz de sorun olmaz.Öyle  değilmi?"Konuşurken kapının kilidini bir tur çevirdikten sonra beni kıstırdığı kollarını çekip stor perdeye ilerledi perdeyi tamamen kapattıktan sonra içerisi hafif karanlık oldu ama yinede o koca bedeni seçebiliyordum.

Üzerindeki siyah dar kazağı ile bütün kasları adeta görünüyordu kim bilir pislik hemşireler nasıl baktılar altına siyah kumaş pantolonu ile harika görünüyordu.

Bir kaç dakika bana bakıp sonra gözlerini koltuğun üzerindeki siyah çantaya çevirdi.Eli ile çantayı işaret etti "Bunlar değilmi?Getirdim."Yapıştığım duvardan ayrılıp çantayı aldım"En arka tarafta"En büyük bölmenin fermuarını açıp içinden poşetle kıyafetlerimi çıkardım.Elbiselerimi çıkarıp gömleğim ve pantolona baktım ayakkabılarda buradaydı "Evet, doğru teşekkür ederim"Gülümsediğimde oda dişlerini göstererek gülümsedi bu kadar güzel güle biliyordu.

The Biggest Love |JİKOOK|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin