Black Angel

222 26 8
                                    

"Belki başka bir şey de yakışabilir"Dediğim ile tanıştığımız günden beri dokunmamak için kendimi tuttuğum ama içimin kavrulduğu aletini elime aldım.

Elime aldığım anda siyah saçları arkaya döküldü.Onu bu hâle getirebildiğimde dudaklarım istemsizce yukarı doğru kıvrıldı.Bu gülüş onun için bir davet olarak görünebilirdi ama sadece daha çok canını yakmak için küçük bir hareketti.

İçimde ki intikam, kırgınlık yemini etmiş çırpınan bu his bırak git onun yaptığı gibi içimdeki sesi dinleyip onu bu hâlde bırakıp gitmelimiydim?

Bunu yapmaman gerektiğini biliyorsun değilmi?İkimizde biliyoruz

Belki de içimdeki ona karşı zaafı olan tarafı dinleyip yapmamalıydım içimde elbette ona karşı birşeyler var ama ben bu hisleri, duyguları içimden söküp atmak istiyorum aynı bir tümör gibi gittikçe yayılıyor.İlk aklımda başladı sonra kalbim,bedenim son olarak duygularıma karıştı bu zehir.En iyisi bu zaafımı kalbimin en derin ve karanlık köşesinde zincirleyip orada ölmesini beklemekti.

İmkansız şeyleri hayal etmek gerçekten acı verici.

Hedef belli yapmamız gereken de ne de olsa hisler yavaşça kaybolacaktı.
Dilimi etrafında çevirip oyalandım onu kıvrandırmak istediğim için yavaş ilerleyecektim aynı onun beni bırakıp gitmeden önce her adımını yavaş ve sakin atması gibi.

Yavaş dil darbeleri ile aşşağı yukarı ilerledim.Her bir dil darbemde yüzündeki sabırsızlık ifadesi artıyordu penisini ağzıma yerleştirip küçük bir kısmını emdim.Daha fazlasını ağzıma götürmeden tekrar geri çıkarıp başımı kaldırdım.

İstediğini almak istercesine avucunun içerisine bir tutam saçımı aldı saçlarımı sıkıp başımı bastırırken"Jimin! Siktir amacın ne?"

"Çokmu öğrenmek istiyorsun Jeon beni değersiz görüp her bokunu benden sakladığın ve anlamadığım türden bana ilgi göstermen,bunu dahi bilmiyorum.Kendimi acınası hissediyorum artık şuan yapmak istediğim tek şey senin beni o evde bıraktığın gibi bende seni bu hâlde bırakıp siktirip gitmek istiyorum."İçimden söylediğimi keşke yüzünede söyleyebilsem.Elimi yavaşça geri çekip geri adımladım.

Jungkook'un yüzünde neden böyle bir ifade vardı?Onun yüzüne daha doğrusu kor gibi yanan gözlerine bakmamak için gözlerimi odada gezdirdim.Yere attığı eşyaların arasına bakıp kırık çerçeveyi gördüğümde ayağa kalkıp tangamı düzelttim.

Yerdeki parçalanmış çerçevenin içerisinde kalan fotoğrafı elime aldım.Şuan Jungkook sadece kıyafetlerini topluyordu .Üzerindeki küçük cam kristallerini elimin tersi ile üzerinden attım.

Fotoğrafta üç tane çocuk vardı biri kız diğeri ikisi erkekti.İki erkek çocuk ellerini birbirlerinin omuzlarına atmış gülüyorlardı benim çocukluğumda böyle güldüğüm nadir anlar vardı.Çocuklardan biri Jungkook olmalıydı diğeri ise belki kardeşidir ama diğer çocuk, çocuğun yüzü çok tanıdık geliyordu.

Fotoğrafa gülümserken bir anda elimden çekti şaşkınlıkla bakarken göz bebeklerinde adlandıramayacağım derecede öfke vardı ama gözünün kızarması öfkeden değildi sanki.

Aynı ogün benim yaşadığım, hissettiğim gibi bakıyordu gözleri.Belki birşey söylemesini bekledim ama ağzından o kelimelerin dökülmesini beklemiyordum."Jimin siktir git.Çık odamdan nede olsa istediğini aldın değilmi? Şimdi git zafer sevincini yaşa"Parmağı ile kapıyı işaret ederek konuştuğunda resmen başımdan aşşağı kaynar sular döküldü ne diye böyle konuşuyor?Ben onun canını yakacaktım ,o değil.

Yerden topladığı kıyafetlerin arasından benim kıyafetlerimi seçip üzerime fırlattı.Yüzüme attığı kıyafetlerimi bir elime alıp karşısına geçtim "Ne yaptığını sanıyorsun?"

The Biggest Love |JİKOOK|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin