⁷how could you have let that happen?

192 15 6
                                    

Geçirebilecekleri kalan vakti harcamak için Viserra'nın aklına gelen ilk yer Godswood oldu. Jace'e, daha o doğmamışken kalede neler olup bittiğini anlatmak için doğru yerin burası olduğunu düşünüyordu prenses.

Jacaerys oturup ablasının sözlerini dinlemeye başladıktan sonra devamı Viserra'nın da tahmin ettiği gibi çabucak geldi.

Saatler sonra yeniden kalenin koridorlarında yürürlerken Jace'in kolu yine Viserra'nınkini sarmalamıştı. Odalarının kapısındaki Sör Meryn'in dikkatini bir baş selamıyla çeken prenses, kardeşinden ayrılmaya hazır olsa da prensin ablasını o kadar kolay bırakmaya niyeti yoktu. Sör kapıları aralayıp Viserra'nın geçmesi için bir aralık yaratırken Jace kız kardeşinden önce geçmeye çalışarak onu güldürdü. Ne yapmaya çalıştığını anlayan Viserra, Jace'i kolundan geri çekip koridora döndürürken başını iki yana sallıyordu.

"Artık fazla olmaya başladın sen," diye çıkıştı kardeşine. "Delirdiğini düşünmeye başlayanlar olacak."

Ama Jace başkalarının ne dediğini umursayacak bir kişiliğe sahip değildi. Ablasını saygılı bir biçimde, "O halde haklı sebeplerden ötürü delirmiş olacağım," diye yanıtladı.

Viserra bu kez gözleri başının arkasına doğru devrilirken elini kardeşinin kolundan çekip yanağına götürdü. "Ben iyiyim Jacaerys," dedi sakince. "Ne sebepten ötürü olursa olsun delirmene sebep olacak bir etken yok ortada."

Karşılık olarak Jace, Viserra'ya bir şey demedi. Prensin uykusuzluktan sık sık kırpıştırmaya başladığı kirpikleri gözlerindeki endişeyi örtemiyordu.

"Git yat." Prenses emredercesine konuşurken kardeşinden ayrıldı. "Karanlıkta saklanan bütün yaratıklardan kaçınabilirim ve ardından haberdar edeceğim ilk kişi sen olursun."

Bu noktadan sonra Jace ablasını ikna etmek için yapabileceği bir şey kalmadığına emin oldu. Sıkıntılı bir nefes vererek eğildi ve Viserra'yı başının tepesinden öptü. Prenses varlığına daha fazla sinir olmadan kendi odasına gitmesi gerektiğini biliyordu. Ayaklarını sürüye sürüye koridorun diğer tarafına doğru ilerlemeye başlamadan önce Sör Meryn'in bedenine bir göz atan Jace, en azından adamın koruyuculuğuna güvenebileceğini düşündü. Viserra arkasından Baela'yı görürse ondan selam götürmesini seslendiği sırada prens çoktan alt kata inen merdivenlerin başına ulaşmıştı.

Kardeşinin az da olsa rahatlayarak ayrıldığından emin olunca prenses odasına girmek için kendine izin verdi. Son sözlerini Jace'in aklını Baela'yla meşgul etmeye başlayıp şu anki meseleleri unutacağını umarak söylemişti. Odasının tanıdık sıcaklığına giriş yaparken Jace'in söz dinlemesi için tanrılara yakarıyordu.

Oda Viserra'nın çıkarken bıraktığı halinden çok daha topluydu. Yatağının üstüne düzgünce serilmiş geceliğiyle Taryn'in çoktan çekildiği anlaşılıyordu. Belli ki bu gece Viserra'ya eşlik edemeyecek kadar yorgun düşmüştü. Belki de Prenses Rhaenyra kızının gezmeden geç döneceğini tahmin ederek hizmetçi kızı erkenden göndermişti. Viserra bu sorulara gecenin kalanında bir cevap alamayacağını bildiğinden en iyisini yapmaya karar vererek üzerini çıkarmaya koyuldu. Günü içinde geçirdiği harika gül pembesi elbiseden ayrılma vakti gelmişti.

Çeşitli desenlerle bezeli kolları omuzlarından itip sıkı bel bölgesinden kurtulurken Viserra bu elbiseyi tekrar giymek istediğinden emindi. Ayakkabılarıyla birlikte kenardaki koltuğun üzerine yerleştirdiği elbiseyi güzelce bırakmaya dikkat etti, bu en azından Taryn'e kıyafeti muhafaza etmesi için bir işaret olacaktı.

Üzerinde yalnız iç elbisesiyle kalan Viserra'nın tüyleri ürperirken gözleri köşedeki şöminenin sönmekte olan ateşine gitti. Uykuya dalmadan önce canlandırsa iyi olabilirdi ama belki de sıcaklığın azalması erken kalkmasında ona yardımcı olurdu. Prenses buna karar vermeden önce rahatsız iç elbisesinden kurtulmanın daha iyi bir fikir olduğundan emindi. Geceliğini giymiş bir halde, ayak parmakları üzerinde gerinip kaslarını gevşetmeye çalışırken ateşle ne yapacağı üzerinde durabilirdi.

song of the goldfinch' viserra targaryenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin