Uyku haşhaş sütü almayı bıraktığından beri Viserra'yı kollarına kolay kolay kabul etmiyordu.
Bir süredir biraz olsun huzur bulmak için gözlerini kapatıp tanrılara dilenmek tek çare olabilirdi. Ama prenses ne dilenir ne de yalvarırdı. Ailesinin ona öğrettikleri bu şekildeydi, onlar en korkunç anlarda bile sağlamca ayakta dikilmek için kendilerini kanatabilecek cesarete sahiplerdi. Viserra dibine çöktüğü duvardan ayrılırken bunu düşündü. Ayağa kalkıp pelerinini üzerine geçirirken ve yüzünde kuruyan gözyaşlarını silmemek için kendi içinde bir savaş verirken başı dönüyordu ama önemsemedi. Hem önemsese ne değişecekti ki? Aemond'un dokunuşunu hâlâ bedeninin her köşesinde hissedebiliyordu. Kendini kaynar sulara atıp derisini sökercesine çitilemeden önce kendini bir nebze olsa iyi hissetmeyecekti.
Gidebileceği tek yoldaşına doğru yol alırken prenses, prense ve yaptıklarına eski birer anılarmış gibi davranmayı seçti. Aklının daha fazla bulanmasını istemiyordu. Annesinin, babasının ve kardeşlerinin yüzü önünde beliriyor ve Viserra'ya düşmanla yaptıkları yüzünden bağırıp çağırıyorlardı. Jace ona fahişe diye seslenmişti, Luke yüzüne tükürmek ister gibi bakmıştı. Ama Viserra'nın en çok canını yakan babasının hayali olmuştu. Prens Daemon canından çok sevdiği karısının ona armağanı olan kızını, sadece büyük bir hayal kırıklığını seyreder gibi seyretmişti. Bu kadarı prensesi bozguna uğratmaya, onu çileden çıkarmaya yeter de artardı.
Viserra kendisine bütün bunların zihnindeki yansımalardan ibaret olduğunu anlatmak için büyük çaba sarf etti.
Gecenin bir vakti olduğundan mı bilinmez ama geldiğinden beri ilk defa Red Keep'in koridorları tamamen boştu. Öyle ki Sör Meryn bile ortalarda görünmüyordu. Viserra bunun Aemond'un bir marifeti olduğunu bildiğinden üzerinde çok düşünmedi ama kime güvenip kime güvenemeyeceğinin ne kadar mühim bir mevzu olduğunu yeniden anladı.
Sör Meryn, Prenses Viserra'nın dördüncü yaş gününden beri ona koruyuculuk yapıyordu. Prensesin rutinini belki de Taryn'den sonra en iyi bilen saray mensubuydu. Viserra'nın mutlu ve acı anlarının çoğunda yanı başında olmuştu ama bir prensin emriyle görev yerini terk edip gidebiliyordu. Aemond'un sözüne itibar edip Viserra'nınkini çizen yasalar nefret edilesi değil de neydi? Prenses daha kendi muhafızına söz geçiremiyorken hayal ettiği gibi bütün bir diyara nasıl hakim olabilirdi ki?
Godswood'dan ine uzanan geçit Viserra'ya yıllar boyu uzunlukta geldi. Bütün bir karanlık onu kül ve kan kokularıyla sarmalayıp Tessarion'a ulaştırana dek prenses ayağını sert yollarda sürükleyip durdu. Sırtını dik, bedenini sıkı tutmak için uğraşsa da avurtlarındaki çöküklük onu gören her kim olursa olsun gerçek vaziyetini anlaşılır kılacaktı. Odasından çıkmadan önce aynaya bakmamış, daha doğrusu bakmaktan çekinmişti ama gözlerindeki ışığın bile kaçıp gittiğini, onu tamamen karanlıkta bıraktığını biliyordu.
Bu gece vücudu prensese ihanet etmişti. Bedeli ödenemezdi ve Viserra'yı asıl korkutan da buydu. Acı çektireceği kimse yoksa, damarlarını kavuran dehşetten nasıl kurtulacaktı?
Bu sorunun cevabı tamamen muğlakta kalıyordu. Ama prensesi az da olsa kendine getirecek bir şey varsa o da doğumundan beri bağlı olduğu ejderhasıyla yüzleşmekti. Tessarion Viserra'nın acılarını, mutluluğunu, korkusunu ve dehşetini hissederdi ve tamamen prensesin hislerinin gittiği yöne doğru giderdi. Ejderha için Viserra'nın doğrusu doğru, yanlışı yanlış demekti. Birlikte doğmuşlardı ve her hisleri aynı doğrultuda olduğundan ötürü yine birlikte öleceklerini tahmin ediyordu prenses.
Ailesi Viserra'nın her şeyiydi, onlar için öldürür ve ölürdü. Ama ejderhası farklıydı. Ailesiyle kalpleri bağlıysa Rion'la da ruhları birbirine bağlıydı. İkisi aynı varlığın ikiye bölünmüş parçaları gibiydiler. Birinin attığı adımı diğeri devam ettirirdi ve Viserra adı kadar emindi ki, ejderhası onunla cehennemin en alçak katmanına dahi gelmeye razı olurdu. Başına ne gelmiş olursa olsun Prenses Viserra hiç düşünmeden Tessarion'un yanına koşardı ve şimdi de yaptığı buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
song of the goldfinch' viserra targaryen
أدب الهواةRhaenyra ve Daemon Targaryen'in en büyük çocuğu olmak, Viserra'ya diyarın elde edilmesi güç ayrıcalıklarının yanı sıra çoğu zaman canını yakacak zorluklar da getirmekteydi. Yıllar geçtikçe etrafında olup bitenlerin farkındalığı yüzüne bir tokat gib...