¹²safe travels

73 11 14
                                    


O gece Prenses Viserra daha önce hayatında hiç görmediği türden rüyalar gördü. Yakınlarda tanıklık edecek kimse olmasa da, uykusunda gülümseyerek mırıldanıyordu. Oysa prensesin önceleri uykusunda konuştuğu hiç görülmemişti.

Gördüğü sayısız rüyanın yalnızca biri, prensesi derin uykusundan uyandıracak kadar ürkütücü ve gerçekçiydi. Viserra gözlerini açıp odasının diğer ucunda ona kıyafetler seçen Taryn'i görene dek kendini o korkunç diyarda sanmaya devam etti. Tam olarak uyanabilip hizmetçisinin yardımıyla giyinirken bir yandan da kıza kabusunu anlatıyordu.

Bu kabusun başı, prensesin gördüğü öteki rüyalarda olduğu gibi güzel başlamıştı. Viserra yapılan kutlamaların birinde gizemli bir adamla, sevinç içinde dans ediyordu. Adamın yüzü net değildi, rüyası sırasında netse bile prenses şimdi hatırlamıyordu. Bu adamla saatlerce dans etmiş, gezinmiş ve sohbetler etmişti. Ama kutlamanın sonuna gelindiğinde Viserra bir anlığına arkasını bu adama dönmüştü ve daha yeniden gizemli aşığının yüzüne bakamadan sırtını deliveren bir acı eşiğine düşmüştü.

Bu sırada Taryn, "Yani sizi sırtınızdan bıçakladı, doğru anlamış mıyım?" diye sordu. Prensesin saçını örüyordu, tutamlardan birini bir ötekinin üzerine atarken iç çekerek, "Ne kadar da şairane!" dedi.

Viserra Taryn'e sadece somurtarak baktı, sevdiğini sandığı kişi tarafından ihanete uğramasının neresi şairaneydi ki? Bu olsa olsa trajedilere konu olabilecek bir kabustu.

Acıyla yüz yüze geldikten sonra başına gelenleri anlatmaya devam etti. Bu andan sonra adamı bir daha görmemişti. Ama bir şekilde adamdan kaçtığını, bir gemiyle uzaklara yol aldığını hatırlıyordu. Yolculuğu boyunca acısı kalbine kazınmış gibi sızlayıp durmuştu, oysa bakıldığında prenses hiçbir hasar almamıştı. Bedeninde ne bir yara izi ne de kan izleri vardı.

Kabusun sonuna gelirken prenses ailesine kavuşuyordu. Annesine sarılıyor, babasıyla sohbetler ediyordu ama kardeşleri... Kardeşlerine gelince kabusu bulanıklaşmış, kesilmişti. Saniyeler sonra da Viserra gözlerini aralamış, odasında gezinen Taryn'i bulmuştu.

Taryn'in ,"Bana daha önce hiç gördüğünüz bir kabusu anlatmamıştınız," diye mırıldandığı sırada hem o prensesi hazırlamayı hem de prenses anlatmayı bitirmişti.

"Biliyorum," dedi Viserra aynadan kendine bakarak. Dün geceden sonra akşamdan kalma bir hâli vardı. Göz altlarından tut soluk tenine kadar her şey durumunu açığa çıkarıyordu. "Sanırım şimdiye dek beni etkileyen tek kabus bu olduğundan sana anlatma ihtiyacı duydum."

Kız başını sağladığında Viserra içini yiyen duyguları bir kenara kaldırarak gülümsedi. Taryn'le biraz daha konuşmak, ona şüpheleri ve korkularından bahsetmek istiyordu ama bu fırsatı yakalayamadan odasına muhtemelen sörden izin dahi almayarak girmeye çalışan kardeşlerini gördü.

"Günaydın kardeşim!" diye bağırarak gülen elbette ki Jace'di. "Cehennemden kaçıp gelmişe benziyorsun."

Viserra somurtmaya devam ederken Luke da ekledi. "Gerçekten de korkunç görünüyorsun."

"Ne kadar da naziksiniz." Taryn'e gülümseyip gidebileceğini söylemek için bir anlığına arkasını kardeşlerini dönmüştü. "Ölümün ta kendisiymişim gibi hissediyorum," diye homurdandı hizmetçisi ayrılırken.

"Eh, ölümden daha kötü gözüktüğünü vurgulamakta yarar var."

Elinde herhangi bir eşya olsaydı eğer, Viserra büyük kardeşi bu cümleyi kurar kurmaz onun kafasına fırlatırdı. Ama elleri boştu, avuçlarındaki küpeleri Jace ve Luke odasını baskına gelmişçesine içeri dökülmeden önce takmıştı.

song of the goldfinch' viserra targaryenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin