Yorgunum. Ama anlatmam lazım, susamam… susarsam içimde biriktirdiklerim beni tamamen boğacak. Bu gece boyunca öksürüğüm hiç kesilmedi. Yüreğim kopacak gibi… ne kadar su içsemde boğulacak gibi oldum. Ne garip değil mi? Ya anlatamadıklarım ya da bu yaşlılık boğacak beni.
Ege de kalmıştık değil mi? Benim güzel egem… Tanrıların yurdu Ege… fakir Milet’li ve Zeus’un hikayelere konu olduğu, filozofların kenti olarak bilinen Milet’in yuvası,Nereus adlı deniz oğlunun evi, dünyanın dört harikasının bulunduğu yer canım Ege…
Sizlere beni daha iyi anlamanız için Egeden bahsetmek istiyorum. Orayı neden bu kadar sevdiğimi anlamanız bu yaşananları daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.
Dünyanın ilk güzellik yarışmasına sahiplik eden Ege… Hera, Athena, Aphrodite’in daha güzel olduğunu kanıtlamak uğruna, en güzele verilmesi gereken Altın Elma’nın sahibi olmak istedikleri için Paris’e rüşvetler teklif edilen ve Paris’in sadece bir nedenden Aphrodite’i seçmesine sahne olan Ege… Helen’in aşkı uğruna verilen Truva savaşı…
Benim Helen’em… büyük aşkımı hep Helen’e benzetmişimdir. Ona olan aşkım daha görmeden başlamıştı. Paris gibi vurulmuştum görmediğim birisine…Bilmeyen yoktur aslında Truva savaşını ama yinede ufakta olsa bahsetmek istiyorum.
Sparta Kralı Tydareus'un kızlarından biri olan Helen, dünyanın en güzel kızlarından biri idi. Ve Paris, Priamos’un karısı Hekabe’den doğan küçük oğludur. Kraliçe onu doğurmadan bir gün önce rüya görür. Karnından çıkan bir alev Truva surlarını sarıp bütün şehri yangına çevirir. Falcılar rüyayı kötüye yorar ve Priamos çocuğunu kurtlar kuşlar yesin diye bir uşakla beraber İda dağına gönderir. Ama çocuğu bir dişi ayı emzirir ve bir çoban kendi çocukları ile birlikte büyütür. Paris, İda dağında güzelliği ve çalışkanlığı ile ünlü bir çoban olmuş sürülerine iyi baktığı için ona koruyucu anlamına gelen Alexsandros adını takmışlar. Bu sırada olimposta düğün yapılmaktadır. Düğüne ise ortalığı karıştırmaması için kavga Tanrıçası Eris çağrılmaz. Fakat Buna kızan Eris bir altın elmanın üzerine en güzeline diye yazarak atar Hera Athena ve Aphrodite’ten her biri en güzel tanrıçanın kendisi olduğunu iddia eder. Zeus en güzelini seçmek için her nedense Paris’i hakem tayin eder ve Tanrıçaları rehber Tanrı Hermes ile ida dağına gönderir. Tanrıçaların her biri Paris’e altın elma karşılığında bir bağışta bulunmaya söz verir. Hera Asya Krallığını, Athena sonsuz akıl ve savaşta yenilmezliği, Aphrodite ise Spartalı Helen’in aşkını vaat etmiş. Paris elmayı Aphrodite vermiş o günden sonra da Helen’in aşkı ile yanıp tutuşmuş. Ve Helen’e olan aşkı böyle başlamış. Helen dünyanın en güzel kadınıdır onun için. Görmeden bilmeden sevdiği uğruna on yıl savaştığı biricik aşkı…
Çok yoruldum. Biraz dinlenmem gerek… sanırım bu öksürük hiç geçmeyecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melek
RomanceAziz herşeyi geçmişte bırakmaya çalışan birisidir. Fakat kaçtıkları artık ayağına dolanmaya başlamıştır. Çok sevdiği aşkı uğruna vazgeçtiği şeyler yüzünden çok sevdiği insanı da kaybetmiştir. Ve ikinci bir şansı da yoktur. Herşey için çok mu geç...