3 bölüm-Eski Düşman

206 11 19
                                    

(BÖLÜM ŞARKISI;Teoman-Renkli rüyalar oteli
Teoman-serseri)
................

Zaman bir türlü geçiyordu.

Büyüyorduk, ve acılarımız hâlâ kanamaya devam ediyordu. Vücudumuz gelişiyor beynimizin içindeki anılar bizi kanatmaya devam ediyordu. Çürütüyordu, günden güne acılar bizi çürütüyordu ve biz yaşadığımızı sanarken aslında o çukurda bir birimize tutunarak kurtulmaya çalışıyorduk.

Zamanımız geçiyordu, biz farkında değildik ama hâlâ aynı yerde dönüp duruyorduk. Kalbimiz atıyordu, vücudumuz büyüyordu, ama aklımızdaki yaşanmışlıklar bizi o çukurda bataklığa çekmeye devam ediyordu.

Biz iyileştik sanıyorduk, ama aslında iyileşti sandığımız yaralar kabuk bağlıyor ve anılarımız o kabukları tekrar tekrar koparıyordu.

Hafif yağmur ikimizide ıslatıyordu. Evden uzaklaşmaya devam ederken ikimizde sessizliğe gömülmüştük. Pusat gözlerime baksın istiyordum, çünki anlamıyordum. Üzgün müydü?Kızgın mıydı? Kırılmış mıydı?

Duyguların gözlerinde olduğunu biliyordum.

Gözlerini kapatma, gözlerini kapatırsan duygularını anlayamam.. duygularını anlayamazsam canını yakarım.

Ve O insanların duygularını gözlerinden anlıyordu.
Gözlerine bakınca bir insanın yalan söyleyip söylemediğini anlaya biliyordu. Belki de bu yüzden bana zarar vermiyordu, o duvar köşesinde gözlerimin en derinine bakarken içimdeki tüm yaşanmışlıkları görmüştü.

Bu yüzden bana bir yuva vermek istemişti. İçimdeki aciz çocuk onun canını mı yakmıştı? Yada bana mı acımıştı? Acınacak kadar kötü bir haldeydim.

"Üşüteceksin." diye mırıldandı, biten sigarasını ayakları altına atıp üstüne basarak yürümeye devam etti. Gözleri birkaç saniye üstümdeki elbiselerde dolandı, hafif yağmur çoktan bizi ıslatmaya başlamıştı. "Üşütmem, kolay hasta olan biri değilim." Dedim omzumu indirip kaldırarak.

Gözleri üstümde gezinmeye devam etti, yağmur biraz artmaya başlarken önüne döndü nefesini verirken ceketini çıkardı.

Ceketi omuzlarıma koyduğunda ona baktım, sigara kokusu burnuma dolarken gerçekten çok sigara içtiğini anlamıştım. "Gerek yok." Dediğimde elleri ceketi omzularımda tutarken başını iki yana salladı. Üşüyüp üşümeme mi umursuyor muydu? daha önce kimsenin umrunda olmamıştı. Çok kez sokak köşelerinde yağmur altında kaldım, üşüdüm. Kimse bana elini bile uzatmadı.

"Gerek var." Dedi gözlerini gözlerimde tutarak, yine itiraz etmek istediğimde gözlerini devirip ellerini çekti. "Kapa çeneni." Bıkkın sesiyle mırıldandı, geri başını yola çevirirken üstündeki uzun kollu tişörtle kalmıştı, şimdide o ıslanıyordu.

Ceketi omzumdan almama izin vermeyeceğini anlamıştım. Onun yanında yürürken bende önüme döndüm. Kaç kez sokak köşelerinde üşümüştüm? Sayısı o kadar çoktu ki hatırlamıyordum bile, ama Pusat bugün bana burda o ceketi verirken içimde hissettiğim sıcaklığada engel olamadım. İlk kez bir sokak köşesinde üşümediğimi hissettim, yüzüme yayılan küçük tebessüme engel olamadım. "Neye gülüyorsun?" Diye sormuştu Pusatın sesi, bakışlarımı ona çevirdiğimde omuzlarımı haraket ettirerek ceketi gösterdim.

Kaşları çatılırken güldü ama gülüşünde anlam veremeyen bir ifade vardı. "Cekete mi gülüyorsun, o kadar mı zevksizim?" Diye sordu alaycı bir tınıyla, bu sözleri benimde gülmeme neden olurken başımı iki yana salladım.

Çetenin KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin