5 Bölüm-Zehirli Geçmiş

149 10 20
                                    

İçimdeki tüm duyguların yok oluşunu defalarca izlemiştim. Defalarca içimde yaşamak için can atan kalbim, parçalara ayrılmıştı. Ve o duygular giderek beni daha umursamaz birine dönüştürmüşdü, vakit geçtiktce artık soğuklaşmaya başlamıştım.

Mutlu olamıyordum mesela, hayatta beni mutlu eden pek birşey kalmamıştı. Ağlamıyordum, ağlayacak pek nedenim yoktu.

Kimsem yoktu.

Sinirlenmezdim, kimseyi kızacak kadar değerli görmemiştim. İnsan en çok sevdiğine kızarmış derler, sinirlenecek birisini hiç bulamadım. Korkmadım, yada korkmadım sandım.

Korkularımdan kaçtım, ama o kalbimin derinliklerine gömdüğüm duygular tek tek ortaya çıktı. Kafamın içinde yıllarca susturduğum her ses tekrar konuştu içimde parçalara ayrılan kalbimin kanı tüm vücuduma yayıldı, ve ben yine titredim.

Kalbim içindeki duygular gözlerimi bile titretti, hayatımın kabusunu yaşıyordum. Umut tohumu, zehir tohumuna dönüşüyordu.

Elimdeki kağıtla bakışıyordum, içinde yazan her kelimede gözlerim geziniyor iğrençliğim yüzüme tekrar-tekrar vuruluyordu.

"Nil? Ne o?" Diye sordu Pusatın şüpheci ses tonu, hızla başımı kaldırıp ona baktığımda kağıtı avcumun içinde ezerek elimi yumruk yaptım başımı iki yana salladım. "Hiç bir şey." Sesim öyle tedirgin çıktı ki, Pusatın kaşları çatıldı.

Gözleri bir elimdeki kağıta baktı bir bana. "Baka bilir miyim?" Dedi elini uzatıp bir kere aç kapa yaparak,.sertçe yutkundum ve bir adım geri gittim. Ondan uzaklaştığımda bakışlarına hayal kırıklığı ulaştı. Elimi hızla arkama sakladım.

"Önemsiz bir şey." Dediğimde bu sefer tek kaşı havalandı. "Yüzün bem beyaz oldu, ve önemsiz birşey öyle mi? Nil ver onu bana." Dedi sert sesiyle, ama daha çok endişeleniyordu.

Bunu ona veremezdim, öyle bir cesaretim yoktu o an saklamak daha iyi geldi. "Hayır, önemsiz diyorum." Diye mırıldandım, ama sesim telaşla biraz yükseldi.

"Nil." Elimi kaldırıp onun sözünü kestim. "Seni ilgilendirmiyor." Dediğimde sesim yüksek çıktı, istemeden de olsa ona bağırdım.

Bir an afalladı, bana uzattığı eli yavaşça aşağı inince bakışlarına soğukluk ulaştı. Gözleri üstümde gezindi, ardından bakışlarını kaçırdı. Pusat'ın içinde ulaştığım o çocuğu bir anda yakıp yok etmiştim. Ellerini ceplerine koydu. "Gidelim hadi." Dediğinde sesindeki soğukluk kalbimi kırdı.

Omuzlarım düştü, Fırat ve Vira bana merakla bakarken bakışlarımı kaçırdım. Elim kağıtı hâlâ sıkıca tutuyordu, kalbimde bir korku vardı ve onun karşıma çıkmasından bu kadar korktuğum için kendimden nefret ediyordum.

Pusat'ın aksine Keskin'in gözleri şüpheci bir ifadeyle elimdeydi. Ben ona bakmayı es geçtim, zaten onunda bana hesap sormaya hakkı yoktu. "Nil, iyi misin sen?" Diye sordu Vira, başımı ona çevirdim ve usulca salladım. Bakışlarında ki endişe kalbimi ısıtırken bir tarafdanda onlara özellikle Pusat'a yalan söylemek kalbimi kırdı. Ama henüz kendimi o kadar cesur hissetmedim.

Pusat çıkışa yürürken, onu kırdığımın farkındaydım. Ama şuan tüm bunlarla yüzleşecek bir gücüm yoktu, beraber çıkışa yürürken Vira hâlâ kolumdan beni destekliyordu. Fırat ara sıra bana şüpheci bakışlar atıyordu, ama ben tüm bunları es geçmeye çalışırken kağıtı sıkıyordum. Titriyordum, ama bunu gizlemek için elimden geleni yapıyordum.

Çetenin KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin