6 bölüm-Güven

132 7 13
                                    

(Kelime sayısı-3500)

Kalbim atıyordu, yada ben atıyor sanıyordum. Kalbimde kanayan yaralar beni daha çok öldürüyordu. Yaşadığımı sanıyordum, yaralarla dolu bir hayatın içinde kalbim atıyordu, ve insanlar buna yaşamak diyordu.

Bana göre bu yaşamak değildi, sanki bir taburenin üstüne çıkmışta boynuma ipi geçirmiş birisinin o tabureyi devirmesini bekliyordum. Hayatımda kendimi her gün daha çok dibe çekiyordum. Biri beni kurtarsın diye beklemiyordum, kurtarmayacaktı. Kimse beni o çukurdan çekip çıkaramazdı.

Boynuma bir ip vardı, ve o ip 12 senedir beni boğuyor birisi çıkıp o tabureyi devirsin diye bekliyordu. Nefesim bile bana zehir gibi geliyordu, her gün daha fazla boğuluyor, bir mezarın içinde diri diri kıvranıyordum.

Hayatımın kabusları vardı, acıları vardı. Gölgeleri vardı, hayatımın her yılında gölgeler vardı.

7 yaşımda Babam vardı, 8 yaşımda Kenan vardı, 11 yaşımda yetmihane köşeleri vardı, 13 yaşımda kimsesiz evler vardı, 15 yaşımda sokak köşeleri vardı. 17 yaşımda Ölüm korkusu vardı.

O korku hep vardı, o ip hep boynumdaydı, bir an olsun kurtuldum sandığım o ip hep ordaydı.

Babam burdaydı, pencereden ona bakarken kalbime binlerce bıçak saplanıyormuş gibi hissediyordum. Ölümü yine ensemde hissediyordum dayanacak gücüm yoktu. Daha fazlasına dayanacak gücüm yoktu. Korku vücudumun her zerresini sarıyordu, kafamda susturduğum her çocuğun sesi teker teker kulaklarımda dönüyordu.

Gerçekliğin içinde kendimi bir yalana inandırmıştım. Hayatımın gölgelerini bir kez olsun bir kenara itmek istemiştim, ama onlar yine peşimi bırakmamıştı.

Pusat silaha sarılıp öyle bir hızla odadan çıkmıştı ki, kendimi onun peşinden gitmek zorunda hissetmiştim. Katil olmasına izin vermeyecektim, ve biliyordum ki Pusat aşağı inip babamın kafasına sıkarsa orda onu öldürecekti.

Hızla peşinden gidip önüne geçtim. "Pusat Lütfen." Dedim titreyen sesimle, yanımdan geçip gitmek istedi, yüzüme bile bakmadı.

"Hayır, hayır lütfen." Onu biraz geri ittim, durdurmam istedim.

Omzuma çarpıp geçince öfkesi beni bozguna uğrattı.

İçimdeki korku dahada körüklendi. Onu durduramayacağımın farkındaydım, sendeleyerek dengemi sağladım ve hızla peşine düştüm. Merdivenleri inerken koluna yapışmıştım, ama o bir noktaya haraket ediyordu.

"Pusat yalvarırım, lütfen." Çaresiz sesim onun umrunda bile değildi.

Merdivenlerin sonuna indiğinde direkt çıkışa yürüdü. Diğerleri salonda oturmuştu, salonun kapısı olmadığından tüm gözler bize döndü. "Neler oluyor?" Diye sordu Keskin hızla ayağa kalkıp yanımıza gelirken.

"Pusat o silah ne?" Gözleri Pusat'ın eline kaydı, endişe ve anlam veremeyen bir bakışla Pusat'ın eline baktı. Pusat'ın önüne geçince Pusat onu öyle sert kenara itti ki Keskin'in sırtı duvar çarptı.

Ağzımdan titrek bir nefes çıktı, Vira sesini yükseltirken bana baktı. "Neler oluyor Nil?" Diye sordu endişeyle, hızla ona döndüm.

"Babam." Dediğimde Keskin kaşları havalandı. "Lanet olsun." Diye bir fısıltı döküldü dudaklarından, ve hızla Pusatın peşinden çıktı. Fırat da aynı hızla onu takip edince Vira da peşlerine düştü.

Çetenin KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin