(Öncelikle bir açıklama yapmak istiyorum. Ben bu kitapı yazarken daha önce yaş konularını yaş farklarını filan hiç hesaplamadığım için Nil'in yaşını 19 yazmıştım. Ama şimdi ki karakterlerin yaşlarını hesapladığımda hiç uygun gelmediği için Nil'in yaşını değiştirerek 24 yaptım. Daha sonra kafa karışklığı olmasın diye yazayım dedim.)
....
Binlerce soru vardı.
Çoğunlukla kafamızı karıştırıyor, bizi soru işaretleri ile baş başa bırakıyordu. Canımız yanıyordu. Cevapsız kalan her sorunun ardında ki gerçekleri birer birer öğrenmek en sonunda bizi yaralıyordu.
Bir insan ölüyordu.
Bir insan doğuyordu.
Bazen intikamı uğruna. Bazen de bir sevginin uğruna.
Biz intikamın tuzağına düşmüştük. Yıllarca kendimizi inandırdığımız yalanlar bugün bize hayatın kurallarını öğretiyordu. O yalanlar, bize acılarımızı gösteriyordu.
İki günahkar vardı.
Biri benim babamdı. Biri Pusat'ın babası. Kim tüm bunları neden yaptı bilmiyordum ama kesinlikle canımızı yakmaya çalışan birileri vardı.
Korhan kırılan çenesinin acısıyla sızlıyordu. Ama kırılan çenesine rağmen gözleri depo'ya az önce adımlarını atan adamı izliyordu.
Onu tanıyordu.
Yanında ki iki koruma, ve o korumlardan birinin benim babamı tuttuğunu görmek merakımı giderek artırıyordu.
Ve o.
Gözlerim onun her zerresinde dolandı.
1.87 boylarında, belki'de daha uzundu. Başı öyle dikti ki, sanki tüm dünyaya meydan okur gibi omuzlarıda dikleşmişti. Ellerini arkasında birleştirmiş yüzünde alayın ifadesiyle Pusat'ın sırtıyla bakışıyordu. Hiç birimize bakmıyordu. Sadece Pusat ona dönsün diye bekliyordu.
Ama Pusat'a baktığımda gözleri hafifçe genişlemişti. Ona fazladan tanıdık gelen ses kalbini yakıyormuş gibi gözlerine acı ulaşmıştı. Benim sadece gözlerinden tanıdığım adamı o sesinden tanıyordu.
Keskin'in kaşları çatılmış merakla kapıda duran adama bakarken Serter'inde gözlerinde aynı meraklı bakış vardı. Burda onu tanıyan tek bir kişi vardı, bizimkiler ise sadece şüpheydi. Onun kim olduğuna adı kadar emin olan Pusat'dı.
"Görüşmeyeli korkaklığını mı tuttu senin?" Kapıda ki adamın yüzünde ki gülümseme genişlerken sorduğu sorunun altında ki duygusuzluk kaşlarımı çatmama neden oldu.
Pusat'ın adem elması yukarı aşağı hareket ettiğinde yutkunduğunu anladım. Korhan başını geriye atıp derin bir nefes verdi, çenesi ya kırılmış yada çıkmıştı emin değildim ama o acıya rağmen yine konuştu.
"Gözlerinde ki şüphenin hakkını ver bari." Zorlukla konuşurken sesinin tınısında alay vardı. "Mezara koyduğun kardeşin arkanda."
"Ne?" Keskin'in ağzından şok dolu bir kelime kaçtı. Serter'in bakışları şok içinde kapıya dönerken Vira ve Fırat'da aynı şoku yaşıyordu.
Pusat'ın iliklerine kadar titrediğini farkettim. Elinde ki silah bir tangırtıyla yeri bulduğunda nefesini tuttu. O an zaman durdu. Gözlerim hızla Kenan'ı bulduğunda onunda keyifli harelerinin arkasında yatan acıyı sezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çetenin Kalbi
Teen FictionKoşabildiğim kadar koştum, ama her sokağın bir çıkmazı vardır geçmişimin hayaletleri yine beni kovaladı. Asla susmayan o kafam bugün daha çok konuştu, nefesim tükenirken arkama bakmadan koşmaya devam ettim. "Nil!"' diye tekrar bağırdı sesi, başımı h...