R.K-8

84 9 9
                                    

KUMSAL SOYLU

Medya Kumsal'ın uyuduğu yer.

Doruk odadan çıktıktan sonra sinirle olduğum yerden kalkmış ve kendimi banyoya kilitlemiştim. Giray her ne kadar ısrar etse de gece boyu burada oturmuştum. Aynı kabusu görmek istemiyordum. Uyursam aynı kabusu tekrar göreceğimi bildiğimden bütün gece boyunca uyumamıştım.

Aynanın yanındaki saate baktığımda saatin 05.00 olduğunu gördüm. Yerimden yavaşça kalktım. Uykusuzluktan hafif başım dönse de elimi yüzümü yıkayarak toparlanmayı başardım. Dolaptan bir kot şort ve bol bir T-shirt aldım. Üzerimi giyindikten sonra saçlarımı düzleştirerek telefon cüzdan ve araba anahtarını alarak evden çıktım.

Doruk'un beni getirdiği sahile geldim. Gerçekten çok beğenmiştim burayı. Çok sıcak bir atmosferi vardı. Bana iyi hissettiriyordu. Spor ayakkabılarımı ayağımdan çıkardım ve elime alarak kumların üzerinde yürümeye başladım. Saat erken olduğu için kimse yoktu. Rahat rahat geziyordum yani.

Rüzgar yavaş yavaş esiyordu. Saksı içine dikilmiş palmiye ağaçlarının hışırtıları ve dalga sesleri eşliğinde gözlerim yarı açık bir şekilde yürüyordum. Ayağımın altında tane tane kumları hissetmek içimde bir yerlerde garip sezgiler uyandırmıştı.

Tepeden topladığım saçlarımı saldım ve rüzgarda dalgalanmalarına izin verdim. Kendimi rüzgara kaptırıp ilerledim.

Kulubeli yol boyunca ilerledim. Son kulubeyi de geçtikten sonra kenarda bir havuz gördüm. İçine oturma alanı yapılmış ve ışıklandırılmıştı. Şuan ışıklar yanmıyordu ama yine de o kadar güzeldi ki. Yavaş adımlarla oraya oturdum. Oturma alanına geçmek için dolaman gerekiyordu ya da havuzun içindeki merdivenlerden çıkman gerekiyordu.

Saçımı tekrardan sıkıca topladıktan sonra telefon ve araba anahtarlarını köşeye bırakarak havuzun içine girdim. Kafamı sokmadan ve saçlarımı ıslatmadan yüzmeye başladım. Su soğuktu. İyice kendime gelmemi ve açılmamı sağlamıştı.

Merdivenlere geldiğimde yavaşça tırmanıp minderlerin üzerine oturdum. Bütün gece uyumadığımdan gözlerim ağır ağır kapanmaya başladı. Ve uykuya daldım.

Aynı kabus yüzünden kan ter içinde uyanmıştım yine. Uyandığımda arabanın içinde ve Doruk'un dizinde yatıyor olmayı beklemiyordum! Kalkmak için destek aldığımda Doruk tıslarcasına ve kendini zor tuttuğunu belli edercesine çıkan sesiyle konuştu.

-Kumsal burada olmaz.

-Ne diyorsun sen?

-Tuttuğun şeye bak diyorum.

Kafamı bir anda çevirdiğimde neyi tuttuğumu fark ettim ve kendime bela okuyarak hızlıca koltukta doğruldum. Sürücü koltuğuna baktığımda takım elbiseli bir adam vardı. Olanlar yüzünden oldukça sinirli ve bir o kadar ifadesiz ses tonumla sordum.

-Arabam ve telefonum orada mı kaldı?

-Hayır arabanı şoförle eve yolladım. Telefonun da burada.

Elinde uzattığı telefonumu aldım ve devam ettim.

-Beni nasıl buldun?

-Uyuduğun yeri ben yaptırdım Kumsal. Orada çalışanlar haber verdi.

-Giray nerede?

-Sanane.

-Salak mısın lan sen?

Çenemi sıkıca kavradı ve yaklaşarak konuştu.

-Senden ve her şeyinden nefret ediyorum.

-......

-Her şeyin demek olmaz aslında. Dudaklarından nefret etmiyorum çünkü.

-Siktir git.

Yüzümü çekmeye çalıştığımda iyice kavradı ve dudaklarını benimkilerin üzerine kapattı. Kendimi çekmeye çalıştıkça üst dudağımı dişledi. Sinirden tırnaklarımı tişörtünün içinden geçirerek sırtında boydan boya tırnaklarımla bir yol oluşturdum.

Dudağını dudağımdan çekerek konuştu.

-Bu yaptığın bende seni şurada becerme isteği uyandırıyor Kumsal.

Yüzüne sert bir tokat basarak şoföre arabayı durdurmasını söyledim. Şoför Doruk'un yüzüne bakarak onaylar bir ifade aradığında Doruk kafasını sağa sola salladı ve sürmeye devam etti.

-Doruk! Durdursun arabayı bütün gün senin gibi beyni penisinin etrafında dönen birisiyle vakit kaybedemem.

-Batu bizi şehrin çıkışındaki eve götür.

Şoför kafasını salladı ve gaza daha da bastı.

-Ne evi ne şehir çıkışı. Olmayan beynini si-

-Benim yanımda küfür etme. Kes sesini otur. Gidince göreceksin zaten.

-Sessiz sakin oturup beni bilmediğim bir yere götürmene izin vereceğimi sanıyor musun gerçekten?

-Hayır.

-O zaman ne boş yapıyorsun gerizekalı?

Bir anda koluma giren sızıyla koluma baktım. Ve sonrası karanlık.

Uyandığımda ellerim kollarım masaya bağlanmış bir şekilde buldum kendimi. Arabada rahat durmam için bana iğne yapmıştı şerefsiz Doruk.

Masaya sırt üstü bir şekilde yatırılmıştım. Ellerim ve ayaklarım kelepçelerle bağlıydı. Boğazımda da kelepçeye benzer bir demirden vardı. Kıpırdayamıyordum. Zaten her yerim bu şekilde kelepçeliyken kıpırdamam saçmaydı.

Derin bir nefes alarak bağırdım.

-Doruk!!

Ayak seslerini duymamla o piçin sesimi duyup geldiğini anlamıştım.

-Efendim Kumsalcığım.

-Ne yaptın lan bana? Niye bağlıyım ben.

-14 sene boyunca ağlamadım demiştin dimi?

-Ne alaka lan?

-14 sene sonra bir ilki gerçekleştireceğim için kendimle gurur duyuyorum KUMSAL SOYLU.

RUHUMA KARIŞ(Yeniden Yazılacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin