R.K-9

73 10 4
                                    

ARKADAŞLAR OYUNCU LİSTESİ YENİLENDİ İSTEYENLER BAKABİLİR.

MEDYA: DORUK

KUMSAL SOYLU

-Doruk canımı sıkmaya başlıyorsun. Çöz beni.

-Olur mu Kumsalcığım hiç öyle? Daha yapacağımız onca eğlenceli şey varken nasıl gidersin?

-Karı gibi ne ağız burun bükerek konuşuyorsun. Ne yapıyorsan kalk yap.

-Birazdan egonu lego yapacağım sert kız.

Hiçbir cevap vermeden kapıdan çıkışını izledim. Beni ağlatmaktan bahsediyordu. 14 sene boyunca ağlamayan ben Doruk'un yaptıklarıyla mı ağlayacaktım? Beni bu şekilde bağladığına göre aklınca acı çektirip ağlamamı sağlayacaktı. En fazla kolumu bacağımı keser canlı canlı diker. Bunlar benim alışık olmadığım şeyler değildi. Dayanabilirdim.

Doruk elinde tekerlekli bir masayla geldi. Masanın üstünde kocaman bir örtü olduğundan içindekileri göremiyordum. Masayı iyice yanıma kadar getirdi ve bir anda açtı örtüsünü. Görebildiğim kadarıyla kutu içinde enjeksiyon iğneleri ve geniş kapta kırmızı görünümlü bir içecek vardı. Tahmin ettiğim şey olmaması için bildiğim bütün duaları sıraladım içimden.

Eline bir makas alarak beni yatırdığı masanın üzerine çıktı ve tişörtümü kesmeye başladı. Tişörtü kestikten sonra şortu da hızlıca kesip attıktan sonra üzerimden indi ve diğer masanın önünde durdu.

-Beni öldüreceksen hemen öldür yoksa buradan sağ çıkarsam seni kendi ellerimle öldürmekten zevk alacağım!

Doruk bu sözüm üzerine şırıngalardan birini eline aldı ve kırmızı görünümlü şeyin içine batırdı. İfadesiz ve düz sesimle sordum.

-O kabın içindeki ne Doruk?

-Bu mu? "Eliyle kabı işaret etti ve sırıtarak devam etti." Vişne suyu Kumsal.

-Kes sesini Doruk!

-Ne oldu Kumsal? Vişneye alerjin mi var yoksa? "Sırıttığı o ağzını kırmak istedim. Dişlerini tek tek söküp eline vermek."

-DORUK SUS! "Cırtlak bir tonda ve yüksek sesle söylemiştim."

-Daha adını söylediğimde kriz geçiriyorsun. Ama alışsan iyi olur çünkü birazdan bütün vücudunda dolaşacak.

Son bir umut güçlü göstermeye çalıştığım sesimle konuştum.

-Tedavi gördüğün hastaneye giderim ve seni toplum içinde rezil ederim. O zaman ilgi odağı olursun!

Söylediğim son cümle üzerine Doruk aniden bacağımın üzerine sapladı iğneyi. Boğazım yırtılırcasına attığım çığlık yüzünden olan gücümü de kaybetmiş kaskatı kesilmiştim. O iğrenç sıvıyı ağır hareketlerle enjekte ediyordu içime. Canımın daha çok yanacağını biliyordu çünkü.

Alnımda terler birikmişti. Her tarafım uyuşmuş bir vaziyetteydi. Nefes almakta zorlandığımı fark eden Doruk hızlıca bütün sıvıyı enjekte ederek iğneyi çekti. İğne yaptığı yere bir kaç saniye parmağını bastırdıktan sonra geri çekildi. Boş şırıngayı çöpe attı ve yenisini alarak gözlerini vücudumda gezdirmeye başladı. En son sol göğsümün üzerinde takılı kaldı. Birden ciddileşti ve konuşarak yanıma geldi.

-Dövmen.

Doruk bir anda üzerime eğildi ve dudaklarını dövmemin üzerine bastırdı. Bu hareketi yüzünden kolumdaki kelepçeleri çekiştirdim. Bunu gören Doruk sırıttı ve dudaklarını çekmeden iğneyi karnımın sol yanına batırdı.

Ani gelen bu hareket yüzünden ağzımdan kaçan yüksek haykırışa engel olamamıştım.Onun bile ağzımdan çıkması garipti çünkü şuan bütün insani işlevlerimi kaybetmiş gibi hissediyordum. İğneyi diğerine göre daha hızlı bir şekilde enjekte ediyordu. Bu iğrenç meyveye alerjim vardı. Nefes nefese kaldığım için konuşmakta zorlansam da konuştum.

-Do--ruk!!

Doruk iğneyi hızla karnımdan çekti ve masanın üzerindeki iğneleri devirdi. Kabın içinde bulunan o iğrenç sıvıyı üzerime döktü. Anında kaşınmaya başladım ama kelepçeler yüzünden hiçbir şey yapamıyordum. O kadar çok kaşınıyordu ki delirmek üzereydim.

Doruk öylece hiçbir şey demeden odadan çıktı. Arkasını döndü ve gitti.

Vücudumdaki kaşınma hissi yanma hissine dönmüş bilincimi kapatmam için beni zorluyordu. Göz kapaklarım o kadar ağırdı ki onları bile taşıyamayacak hale gelmiştim. Gözlerim yarı açık halde Doruk'un kapıyı sertçe açmasıyla irkildim. Ama bu gözlerimi kapatmama engel olamadı.


Uyandığımda aynı yerde yatıyordum. Tek fark boynumdaki kelepçenin olmaması ve üzerimde başka iç çamaşırlarıyla yatıyor olmamdı. Kendimi aşırı derece de bitkim ve yorgun hissediyordum. Vücudumun her yeri uyuşuk gibiydi hala. Son gücümü de kullanarak seslendim.

-Doruk!?

Seslenmemi duymuş olacak ki bir anda kapıyı açtı ve içeri girdi. Bakışlarını vücudumda gezdirdikten sonra yanıma geldi. Arka cebinden çıkardığı anahtarla aşağıda duran kollarımı çözdü ve yukarıdan kafamın üstünden kelepçeledi.

Yüzünde arsız bir sırıtışla bana baktı ve dudaklarını karnıma bastırdı. Sıcak dudakları soğuk ve halsiz bedenimle buluşunca ister istemez bir garip hissettim ve kelepçeleri çekiştirdim. Doruk bu hareketime aldırmadan üstlere doğru bir yol çizdi. Köprücük kemiğimi ısırdı ve öptü. Bu hareketine karşılık kollarımı koparmak istercesine çekmeye çalıştım. Doruk sırıtarak üzerimden kalktı ve konuştu.

-Duygusuz insanlar ağlamaz Kumsal. Seni daha çabuk ağlatabilmemiz için duygusal bir şeyler yaşamamız lazım.

-Sakın!

-Kelepçeleri kolundan çıkarmaya çalıştın. Bu beni istediğini gösterir bence hiç zorlama Kumsal.

İçimden uzun bir siktir çektim. İşte şimdi ne yapacaktım?

RUHUMA KARIŞ(Yeniden Yazılacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin