R.K-16

58 6 3
                                    

MEDYA: KUMSAL 'IN GİYDİĞİ ELBİSE.


Kelimelerim boğazımda takılı kalıyor dudaklarımın arasından çıkmıyordu. Düşüncelerim ise beynimin odalarında gardiyanlar tarafından rehin alınmış ve kurtulmak için yalvaramayacak kadar güçsüz ve siliklerdi.

Basit bir telefon gibiydim. Sahibimin parmak izini okuyor ve kilidimi açıyordum. Benim sahibim belliydi. Bir tek onu okuyabiliyor ve ona açıyordum kilidimi. Bütün bilgilerime benliğime erişmesine mani bile olmuyordum. Aksine izni ben veriyordum.

Üzerimde yatan ve bana arzulu gözlerle bakan bu adam benden bir şeyler istiyordu. Fakat anlamıyordum onu. Neyden bahsettiğini ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Donup kalmıştım.

Dün akşamdan bahsediyordu. Aklım bana dün akşamla ilgili hiçbir şey göstermezken kalbim iyi şeyler olmadığını söylüyordu. Kalbime güvenemezdim inanamazdım ki. Daha yeni tanışmıştık onunla her dediğine kanamazdım.

Gözlerindeki duygu yoğunluğu her saniye kalbimin baskın gelmesine aklımın ise devre dışı kalmasına sebep oluyordu.

Kalbimin kendini ispatlamak için açtığı savaşta kazanmasına ramak kalmıştı. Geçen her saniye de ordularını üzerime salıyor ve gardımı indiriyordu.

Kendimi bir şeyler hatırlamaya zorluyordum. Birazdan beynim kafatasımın içinden çıkıp gidecekti. Ufak minicik bir hatıra kırıntısı bile yoktu.

Dudaklarımın arasından sorulmayı bekleyen sorularımı gözlerim sormuş olacak ki Doruk cevapladı sorularımı.

"O kadar içersen hatırlamazsın tabii." Üzerimden ağırlığını aldı ve tişörtümü gözümü açıp kapatana kadar çıkarıp odanın bir ucuna fırlattı. "Kendine bir aynada bakma zahmetinde bulunsaydın" Saçlarımı koltuk başından aşağıya sarkıttı. "Vücudunda bıraktığım izleri görürdün ve dolaylı yoldan da buna kendinin izin verdiğini hatırlardın."

"Dün ile ilgili hatırladığım en son şey Dolunay'da sinirli bir şekilde önümdekini içiyordum ama sonrası yok." Gözlerime anlamını bilmediğim bir bakış attıktan sonra kalın ve şişmiş dudaklarını araladı. Gözüm dudaklarına kaymaya çalışsa da kaymasına engel oldum ve gözlerine bakmaya devam ettim.

"Çok içtin seni yatırmak için üst kata çıkardım." Sertçe yuktundu. "Seni yatırdım tam odadan çıkacaktım ki kolumdan tuttun ve anlayamadığım bir hızla kapıyı kilitledin." Yüzünü iyice yakınlaştırdı ve nefesini yüzümde ve vücudumda hissetmemi sağladı. "Beni istediğini söyledin."

Kaşlarım önce çatıldı sonra havalandı ve en sonunda yeniden çatıldı. Beynimde soracağım soruların listesi o kadar uzamıştı ki nereden nasıl başlayacağımı bilemiyordum. Bir uçtan başlamam gerektiğini fark edince dudaklarımı araladım. Fakat konuşmama Doruk engel olmuştu.

"Sana sordum pişman olacaksın dedim ama sen o kadar içmiştin ki pişman olma korkusu yoktu. Aksine o kadar cesaretli ve cürretkardın ki. Karnımın üzerine çıktın ve defalarca seni isteyip istemediğimi sordun." Gözlerini kapatarak derin bir nefesi ciğerleriyle buluşturdu. Gözlerini tekrar açtığında ise göz bebekleri küçülmüş ve irisi renkten renge bürünmüştü. "Gözümde hiç bu kadar yücelmemiştin Kumsal."

Kalbim açtığı savaşı Doruk'un da sözlerinin yardımıyla kazanmış ve beni ele geçirmişti. Öyle ki şuan yaptığımın bir açıklaması yoktu.

RUHUMA KARIŞ(Yeniden Yazılacak)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin