keyif alarak okumanız dileğiyle.
🕸️❄️🕸️
🌀
Sezen AKSU #Onu Alma Beni Al
Bölüm Adı: Ahlaksız Teklif
1
Yapmam gereken şey oldukça açıktı. Derin bir nefes al kendini hazır hissettiğinde döner kapıdan geç ve asansöre ilerle. Otuz yedinci katta dur ve Atalay Beyin yanına git. Tamamen bunlardan ibaretti ama uygulama o kadar zor geliyordu ki ne yapmam gerektiğini bilemiyordum. Yardıma ihtiyacım vardı. Kendimi çok kötü hissediyordum. Dün geceden beri bu proje üzerinde çalışıyordum ve başarısız olursam aklımı kaçırırdım. O yüzden bir an önce kendime çeki düzen vermeli ve geç kalmadan yola koyulmalıydım. İlk adımı attım. Denizin sesine kulak kabartırken kendimi olabildiğinde stresten uzakta tutmaya çalışıp başarıya odaklanmalıydım. Güvenlik beni gördüğü anda dönen kapının yanındaki can kapıyı bir incelik yaparak açtığında yüzümde beliren gülümsemeyle ona baktım ve içeri geçtim. Döner kapı dediğime bakmayın bir keresinde onun içinde ayağım kayıp yere düştüğüm için neredeyse ölecek gibi olmuştum. O korku bana uzun yıllar boyunca yettiği için her defasında şirketin girişimdeki kapıyı kullanmaya başlamıştım. Şimdilerde ise bana nezaket oldun diye güvenlik görevlileri kapıyı açıyordu.Herkes büyük bir telaş içerisinde koşuştururken bu şirketteki insanların bu kadar çalışması canımı sıkmaya başlamıştı. Bu insanlar hiç mi izin kullanmayacaktı canım? Her neyse şikâyet etmek benim en nefret etiğim konuşlardan birisi olduğu için sessizce yoluma devam ettim. Asansöre bindikten sonra gideceğim katı seçtim yavaşça asansörün beni rahat tutmak için açtığı şarkıyı dinlerken bir yandan da elindeki dosyaya ritmik bir şekilde vuruyordum. Tabi kısa süreli yalnızlığım on yedinci katta açılan asansör kapılarıyla bozulurken yüzümdeki aptal sırıtışı hemen bozdum ve insanlara ayak üstü selam verip kendi işimle ilgilenmeye başladım. Atalay bey o kadar ciddi ve korkutucu bir adamdı ki bu şirketteki elemanların su niyetine harcanmasına şaşırmıyordum. Bir gördüğüm adamı ikinci kez görmek bana nasip olmuyordu. Kovulduklarını düşünmek pek sağlıklı değildi o yüzden her birisinin kendilerini bu muhteşem şirkete layık bulamadıkları için istifa ettiklerine kendimi inandırmam daha mümkündü.
Kapılar tekrar aralandığında kendi katılma geldiğimden emin oldum. Mine girişteki masasında oturmuş telefon konuşmalarına bakarken tasarım bölümündeki elemanların her biri kendi alanında kulaklıklarını takmış sessizce kendi işleriyle ilgileniyorlardı. Ben şirketimizin reklam bölümündeydim. Atalay bey her defasında reklama para vermek istemediği için şirketinde o bölümü yıllar önce açmış ve beni de ilk elemanlardan birisi olarak tutmuştu. Tabi bu işi almak için kendimi parçaladığım için bugünkü saygınlığı sonuna kadar hak ettiğimi düşünüyordum. Sonuçta benim yılımdan bu zamana kadar işe girenlerden sadece iki kişi kalmıştım. Yüzümde beliren sinsi bir sırıtışla adımlarımı atmaya devam ederken bu kişilerden ilkinin kendim olduğumu söylememde hiçbir sorun görmüyordum. Diğeri ise yaratıcı zekasıyla Ahen'di. Çok genç bir yetenek olmasına burada çalışan en genç elemanlarımızın da başında geliyordu. İnanılmaz bir zekasının olmasının yanı sıra bu zamana kadar sunduğu projelerle bizleri bir üst mertebeye taşıdığını söylememde bir sakınca görmüyordum. Onu bir işe gönderirsek tek başına olaylardan hiçbir haberi olmasa bile sahip olduğu o çenesi ile başarır ve o işi alırdı. Bu yüzden onu çok seviyordum. Ve tabi çok komik birisiydi. Çenesinin oldukça açık olmasının en güzel yanı asla boş konuşmamasıydı. Genelde erkekler sessiz olan taraftı ama Ahen her erkek adına konuşuyordu. Güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜRAİ
General Fiction"Elimi bir süreliğine tutabilirsin fakat kalbimi sonsuza kadar tut."