Kovulma

85 7 0
                                    

Ayakta dikilmiş öylece birbirimize bakıyorduk, kim konuşmaya başlayacak diye. Oysa Burak 'abi' diyerek aslında bir başlangıç yapmıştı ama devamını getirmeye cesaret edememişti. Yine iş başa düşmüştü, tüm dikkati üzerimizde olan adama döndüm:
" Sizinle konuşabilir miyiz, yalnız ?"
Bu teklifimle üç adam da kalakalmıştı, böyle durmak hoşlarına gidiyordu anlaşılan ama hızlı davranmak zorundaydık. Üstelik bu sorunu gençlerle çözemezdik, o kadar basit değildi. Daha yetkili biri lazımdı bize.
Adam başta sorgulayıcı baksa da başını sallayarak dışarıya çıktı ve ben de arkasından gidecekken bir kol beni durdurdu. " Ne yapıyorsunuz, siz onu daha tanımıyorsunuz bile ve inanın  belli etmese de şu an çok sinirli!"
" Merak etmeyin, ben halledeceğim her şeyi, siz içeride bekliyorsunuz ve asla müdahale etmiyorsunuz!"
dedikten sonra onu takip etmeye başladım. Benim bir psikiyatrist olduğumu unutuyorlardı. Adam önden hızlı hızlı giderken ben de arkasından yavaşça gidiyordum. Gecenin karanlığını, bahçenin yanan ışıkları aydınlatırken bir yandan da ılık rüzgar içime içime işliyordu sanki. Adam sonunda evden biraz uzakta kalan çardakta durmuş  ve bir sigara daha yakmıştı. Bu geceden sonra daha çok yakacaktı. Karşısına geçip oturdum ama o ayakta kalmayı tercih etti. Gerginlikten iki elimi birbirine geçirmiş, sıkıyordum güç alayım diye.
Küçüklüğümden beri bırakmadığım tek şey bu olabilirdi, birde o.
"Benim kim olduğumu bilmiyorsunuz tabi"
Sigarasından bir nefes daha aldı, devam ettim.
"Eylül Darıca..."
Adımı duyduktan sonra, yutkunması dikkatimden kaçmamıştı ama bu hareketi çektiği sigara
dumanının içine hapsolmasına neden olmuştu.
" Bu ismin sizin için elbette bir anlamı yok ama..."
Kimse için de olmadı
"Psikiyatristim, kardeşiniz Melisa'nın!"
Bunu söylemem ile göz göze gelmemiz bir oldu.
" Az önce ne söylediniz ?" dedi şaşkınlıkla, sabahtan beri olan sessizliğini bozmuştu.
" Ne dediğimi gayet iyi duydunuz ama şu an için önemli olan bu değil."
"Ne o zaman ?" ses tonu gereğinden fazla yüksekti, sinirlenmeye başlamıştı bile ama daha çok erkendi !
"Biraz sakin olur musunuz, lütfen ? " volta atmaya başlamıştı küçücük çardakta.
" Devam et!"
"Uzun uzun anlatamam çünkü vaktimiz yok ama önce size bir şey sormam gerekiyor."
" Nedir?"
" Bugün Melisa'ya hiç ulaştınız mı ?"
Hemen cebinden  telefonunu çıkarıp baktı." Gün içersinde bir defa beni aradı ama açamadım"
İki abisini de aramıştı ama yanıt alamamıştı  ama ben arayınca hemen açmıştı. İş ciddi bir hal almayı başlamıştı,
" Sizden anlatacaklarımı sonuna kadar dinledikten sonra tepki vermenizi rica ediyorum! Bir avukat olarak bunu yapabilirsiniz bence."
Lanet olsun ağzımdan kaçmıştı.
" Daha adımı bile bilmiyorken mesleğimi bilmen ilginç değil mi Doktor?"
Biliyorum, sen bilmesende.
" İlginç değil, uzun hikaye. Melisa iki ay önce seanslara gelmeye karar verdi başta biraz zorlansa da sonra düzenli olarak  geldi gitti. Buraya kadar her şey normal ama bugün o kadar zamandan sonra ilk defa gelmedi ama haber de vermedi. Böyle haber vermeden gelmeyecek bir kız değildi o. Belki  gelir diye bir saat daha fazla bekledim onu ama yok."

"Belki sana ihtiyacının kalmadığını düşünmüştür"
İhtimaller ihtimaller...

" Keşke öyle olsa ama..."
Onun yaşadıklarını bilsen böyle demezdin.
"Her neyse bana numarasını bırakmıştı bir ara, geç  kalırsa falan haber verebilmek için. Ben de hastamı merak ettim ve aradım, bir süre çaldı telefon ama açan kimse olmadı. Tam ümidimi kaybettim, telefonu kapatıcakken uzaklardan gelen çok kısık bir ses duydum" Adamın anlattıklarıma nasıl tepki verdiğini görmek için bakışlarımı yüzüne çıkardım ve gördüğüm tek şey , 'sen ne diyorsun' ifadesiydi. Melisa senin için olmasa kendimi asla böyle bir duruma sokmazdım," Kurtarın beni!" dedi.
"Sadece iki kelime, daha fazlası yoktu ve o telefon bir daha açılmamak üzere kapandı!"
" Nerde kamera ?" dedi en sonunda söylediklerime karşı. Etrafına bakarak aramaya başladı, şaka yaptığıma inanmak istiyordu, oysa o da adı kadar gerçek olduğunu biliyordu sadece hala inkar aşamasındaydı, kabullenmeye geçmemişti.
"Öyle bir şey yok!"
" Hepiniz bir olmuş bana oyun oynuyorsunuz, değil mi ?" Hiçbir tepki vermeden sadece ciddi olduğumu anlamasını bekledim, ikimizde sakin kalmak için oturmuştuk, karşılıklı.
" Melisa nerde ?" dedi çaresizce, bana kendi  kardeşinin nerde olduğunu soruyordu.
" Sizinkiler okulda diyor, hem de bu kadar geç olmasına rağmen!"
Ona aptalsın demişim gibi baktı.
" Akşamda sınavları olur!"
Umut insanın düşmanıdır çünkü gerçeklere  kör eder.
" Benim size oyun oynamak gibi bir derdim yok, üstelik hiç bir samimiyetimiz yokken bunu yapmam saçma olmaz mıydı ? Sizinle yalnız konuşmak istememin tek nedeni sizin onu kurtarabilecek güce sahip olmanızı düşünmem  ama yanılmışım."
Buraya kadar zorla da olsa sabırla dinleyen adam sonunda ayağa fırlamıştı.  
" Sen ne dediğinin farkında mısın !"
Bu sefer daha şiddetli bağırmıştı  ve yüzü sinirden kıpkırmızı kesilmişti, korkam gerekiyordu belki ama hayır etkilenmiyordum. Tek temennim tüm ev halkının her şeyi duymamasıydı yoksa asla bulamazdık onu. Elimi sinirle saçımdan geçirdim.
" Evet farkındayım ama siz hiçbiriniz değilsiniz anlaşılan!"
Ben de insandım ve sabır taşım çatlamıştı artık, onlar yüzünden resmen tüm günüm heba olmuştu.

HÜKÜM GİYDİREN SESSİZLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin