Kalbimden size akan bu satırlara başlarken, çok heyecanlı olduğumu belirtmek isterim.
Artık somut olarak elleriniz de zihnim.
Ta ki bir gün siz bu sayfaları son kez okuyana dek.
İsteğim bu yolculukta beraber yürümektir.
Lakin her güzel şey gibi bitene dek.
İvedilikle sürecek bu serüvenin ilk adımları bunlar daim olsun.
Nihayet birlikteyiz.Artık sayfaları çevirmek için birkaç sözüm daha kaldı.
Dimahınızı sıkı ve istekli tutun.
Issız ve derin kalemim de yolunuzu bulun.Derinler de, kalemim de sizinle buluşmak benim için hep bir erdemdi.
Ebedi olması dileğiyle.
Ne kadar yazsam az geliyor sanki :)
İsteğimi mazur görün, yorumlamayı ve oylamayı unutmayın.
Zamanı geldi.S.
ஆ
Bir yangın yeri.
Bir mahzenin mahşeri ile birleşti.
Tok bir çift bot sesi zeminde yankılandı.
Eski fonda güzel sesli bir kadının şarkısı çalıyordu. Adamın katran akan sesi şarkıya zaman zaman eşlik ediyordu. Zaman bir iğne deliğinden geçti. Küçük yalnızlıklar bu iğne deliğinin gölgesinde büyüdü. Zaman iyiden yana olmadı. Evcilleştirmedi. Erilleştirdi ve irinleştirdi.
"Sen mi geldin lan pislik karı!" diye bağırdı kapının ardından bir ses. Şarkıyı durdurdu. İnsan kurduğu her cümleyi önemsemeliydi. Hangi cümlenin, ölümden önce olacağı bilinmezdi. O da bunu bilmiyordu. Kapının pervazından, o görünmeyen aralığın ardından onu izleyen tehlikenin farkında değildi ama belli ki sesini duymuştu.
"Sen mi geldin lan?" diye seslendi bir kez daha. O gölgeden, o seyirciden yine bir cevap gelmedi. Önünde devrilmiş boş bira şişeleri, oturduğu koltukta yer yer izmarit yanıkları vardı. Ev bir kadının elinden geçse de şimdilerde boş zihniyetli bir adamın elinde pislik içindeydi. Yerlerde sık sık çöpler ve zeminde lekeler vardı. Bir aile fotoğrafının çerçeve ve resmi yerdeydi. Camı ise etrafa saçılmıştı.
Evin konsolda duran Bluetooth hoparlöründen bir ses yükseldi.
Bir ince müzik bir inden pis bir eve doğdu. Evin köşesinde duran radyo formlu hoparlörden peydah oldu. Adam derin bir sessizliğin ardından eve dolan bu müziğe anlam veremedi. Biraz da duraksadı. Hali hazırda aralık olan ve duran kapı açıldı. Bunu botunun uç kısmıyla ufacık bir temas ile yaptı. Adam hem müziğe hem de içeri gelen bu adama şaşkınlık ile baktı.
"Sen de kimsin lan?" diye bağırdı adam. Olduğu yerde gerildi. Gelen adam güzel ve temiz bir palto giyiyordu. Eline can havliyle ve erişebileceği en yüksek hızla boş bir bira şişesi aldı. Yerinden kalkamadı. Karşındaki de konuşmuyordu.
"Sen de kimsin lan?" diye bağırdı tüm gücünle. Gecenin kör bir vaktiydi. Üstelik sessizlik adamın sesini ulaştıramayacak kadar yorgundu. Aslında zaman bir katilden yanaydı.
"Sence ben kimim?" diye mırıldandı metalik bir ses. Kanın metalik tadını kıskandırdı. Elinde duran eldivenleri deridendi. Ayaklarında afili bir markaya ait güzel tokalı botlar vardı. Adam gerim gerim gerildi koltuk da. Gözleri yerde kırık duran resme kaydı. Güzel ve güleç yüzlü bir kadının o son gördüğü halinden farklı bir haldeydi bu resimde. Üstü, başı kan değildi ve yardım çığlıkları atmıyordu. Bir objektiften yardım dilenmiyordu, bu eski fotoğrafta o objektife gülümsemeyi tercih etmişti.
"Sana sen kimsin diye sordum?" diye bağırdı koltukta oturan adam. Sesindeki taşlaşan korku diğer adamı gülümsetti. "Seni 3 gün önce televizyonda izledim. Yüzün sansürlenmiş, ismin de gölgelenmişti. Karının 3 adet kemiğini kırmıştın, kızının da parmaklarını." dedi katil. Artık onun kim olduğu hakkında soru sormak istemedi adam. Sessizleşti. Eril bir yapı taşı yerinden oynadı. Eril zihniyetle büyütülmüş bir adamı ezdi geçti. "Halk nefret kusmuştu sana ama unuttular. İnsan 7 yaşında babası tarafından kırılan parmakları unutur mu sevgili Yılmaz? Sevgili eşinde yardım için çığlıklar atmıştı. Unuttuk fakat. Sende unuttun mu?" diye sordu. Yılmaz'dan cevap alamayacağının farkındaydı. "Unutur ve unutursun." diye cevapladı kendi sorusunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her İnsan Kötüdür
General FictionKötülük, apansız sokaklarda gezerken çıkıverir biri. Sokağın ardında kapkaranlık ama gör bak diri! Engin, sessiz, pîrî. Duy dediklerini. Kulak ver çığlığa. Ölen kötüden biri. 22062024