yazar notu;
VPN ile ilgili bir sorun yaşadığım için bölüm gecikti. Umarım bir an önce özgürlüğümüze kavuşuruz 🤍
20
Saat sarmalı yılanları
Leza/ Merza Eyaleti
Masada kurşun öylece dururken herkes birbirine bakıyordu. Mavi gözlü adam başını dikti ve mırıldandı. "Beni yalnızca benim kurşunum vurabilir."
Hayalet kutunun ucunda sessizdi çünkü gelen ismi çok iyi tanıyordu. Onu çok iyi tanıyordu fakat şaşırmamıştı. O Hayalet'i ve diğer herkesi bilen isimlerdendi. "Kurul, toplantı bitmişti." Kurul şaşırmamıştı çünkü bu adamın sonunu çok iyi biliyordu. Bu masada herkes birer kez baş kaldırmıştı ama sonunu biliyorlardı. "Sen," dedi Hayalet gür bir sesle yeni gelene. "Sen kal."
Mavi gözlü yeni gelenin yüzünde büyük bir gülümseme vardı. Herkesin çıkmasını bekledikten sonra bir tablo gibi gözüken kapının ardından Hayalet içeri girdi. "Eski dostum," dedi mavi gözlü adam içeri girer girmez. "Burası, Leza, Merza'nın en zenginliği rütbesi, fonladığın adamlar ve katil planların." Dedi ve ellerini birbirine vurdu. "Büyümüşsün."
Hayalet siyah takım pantolonunu çekerek tam karşısına oturdu. Bir büyüklük gösterisiydi bu. Masanın ucunda iki düşman vardı. Hayalet konuşmadı yalnızca baktı. Ardından bir adam içeri girdi. Masanın yanında duran kurşunu tuttu ve aldı. Ardından Hayalet'in siyah yılan işlemeli kabzalı silahı ile birlikte Hayalet'in kucağına koydu. Güney'in yüzünde kısa ama acınası bir korku birikti. Hayalet o kurşunu silahın içine ustaca yerleştirdi. Güney'in ağzından kısa bir cümle düştü. "Deniz d-dostum?"
Hayalet ayaklandı ve Güney'in bacağına yerleştirdi silahı. Ateşledi. Gözünü bile kırpmamıştı.
Kan zemini boyarken Güney acılar içinde yere düşmüştü. Bacağını tutuyor ve inliyordu. "Benim olanı tam vurduğun noktadan hatırladın mı?"
Bunu tükürür gibi söylemişti.
"Seni seni kurşunun vurdu. Unutma. Biz dost değiliz, düşmanız ve benim düşmanlarım yaşamaz."
Günümüz
Sabah herkes için aynı güneşi doğurmaya meyilliydi. Çağatay'ın gitar çalmasının ardından ekibin tamamı yataklarına dağılmıştı. Bu dağılım herkesin iyi ve huzurlu bir uyku uyumasını sağlamıştı, benim bile. Öyle ki 68 ve Nalan hariç tüm ekip bahçe mobilyalarının olduğu kısımda kahkahalar ile gülüyorduk. Kışı utandıracak kadar iyi bir hava hakimdi. Kahvaltıya kalmamı istemişlerdi ama Deniz'in nerede olduğu ile ilgili bir şey söylememişlerdi.
Benim aklında akşam gördüğüm 68'in nerede olduğu vardı. O etraf da değilken nedense gözlerim onu arıyordu. "Şimdi iyiyim Leyla'm." Dedi Leyla'ya Çağatay.Elindeki çay bardağını tabağına yerleştirip, "Biraz içebiliyorum." dedi Çağatay sanki normalleştirmiş gibi.
"Ama güzel gitar çalıyorsun." Dedim sanki dün akşamki konuşma hiç yaşanmamışçasına. Sanki Çağatay bu ruh hali şu an o konuşmanın sonlanması gerektiğini vurguluyor gibiydi.
"Teşekkürler." Dedi kibarca. Şahin kucağındaki büyük bilgisayar ile aynı zamanda telefonum ile ilgileniyordu."Bırak şunu Maral'ım ya. Salak güzel falan çalmıyor." Şahin'in itirazına ters ters bakmakla yetindi Çağatay. Ayakkabısının ucu ile Leyla'ya dokunarak, "Abine bir şey söyle. Vallahi vururum!" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her İnsan Kötüdür
Ficção GeralKötülük, apansız sokaklarda gezerken çıkıverir biri. Sokağın ardında kapkaranlık ama gör bak diri! Engin, sessiz, pîrî. Duy dediklerini. Kulak ver çığlığa. Ölen kötüden biri. 22062024