V - İyi İnsan Mezarlığı

32 7 1
                                    






5




İyi İnsan Mezarlığı





Recep Yassı'ya mektubu atmamın üzerinden 22 dakika geçmişti. Kısacık saçlarımı toplayarak evimin zemininde kucağımda bilgisayar ile oturuyordum. Ayrıca Akın'a ve eskiden kontakta olduğum birkaç gazeteciye daha atmıştım ama büyük ihtimal matbaa da işleri bitmemişti. Kucağıma koyduğum yasemin çayımın soğumuş son yudumunu içtiğimde telefonum çalmıştı.

"Efendim?"

"Kızım arayıp duruyordum sabahtan beri neden açmıyorsun?"

Pelin'in sesi nefes nefese geliyordu. "Kendime yeni geliyorum."

"Cihan Merza açıklama yapacakmış. Uzun süredir canlı yayında konuşmuyordu. Ben matbaadayım. Bir bakar mısın sen ben senden notları sonra alırım."

"Bana hala bir gazeteciymişim gibi davranıyorsun."

"Çünkü hala bir gazetecisin Maral. Biliyorsun ki, senin statün bazı şeyleri değiştirmez." Haklıydı. Telefonun ucundan derin bir nefes aldı ve ekledi. "Şarkıyı duydun mu? Sabahki şarkıyı?"

"Duydum." dedim kuru bir sesle. Duymuştum, o şarkıyı o açmıştı. Bunu biliyordum. Halkı uzun süredir duymadığı ve kısıtlama getirdikleri müzikle yeniden tanıştırmıştı sanki. O elindeki kanlarla umut dağıtan bir iyilikseverdi sanırım. Bir katil bu şekilde tanımlanır mıydı ki?

"Cihan Merza bununla ilgili bir açıklama yapacaktı."

"Tamam bakarım." dedim mırıldanır gibi. "Pelin?"

"Maral?"

"Akın bir şeyden bahsetti mi?"

"Hayır. Bir şey mi oldu ki?"

"Olmadı da merak ettim."

"Kovulman ile alakalıysa Akın çok üzüldü bilmeni isterim. Toygar aramış hatta. Bir sürü şey söylemiş, bilhassa tehdit etmiş."

"Ne gibi?" dedim kulak kesilerek. O sırada bir cızırtı oldu ve hattın düşme sesi yankılandı. Çağrıyı yeniden aktif etsem de cevap gelmeyince bir meşguliyet içinde olduğunu düşünerek daha fazla üstelemedim. Önümde duran orta sehpanın üzerinden kumandayı alıp televizyonu açtığımda bardağıma leke yapmış olan yasemin çayını da oraya geri bırakmıştım. Kırmızı bir perdenin önündeki boş sandalye kadrajdaki tek şeydi şu an.

Genelde böyle yapardı. Kadife kırmızı bir perdenin arkasında simsiyah takımlarını giyerek mensup olduğu partinin değil ülkenin bayrağını takardı. Böylelikle iyi insan olurdu. Siyaset çünkü iyi yapılırsa değil iyi giyinilirse dikkate alınan bir kurumdu.

Küçüklüğümden beri babamdan öğrendiklerim kadar bilirdim siyaseti. İşten geldiğinde motor yağına bulandığı için kararan parmakları ile çitlediği çekirdeklerin çöpleri etrafa saçılırken gece başlayan ve iktidarın eleştirildiği siyaset programlarını izlerdi. O zamanlar bu benim için harikulade bir olaydı. Uyuduğum saatleri ufak ufak aşarak televizyon akışında ne olduğunu bilmek ve incelemek bana her zaman çok uhrevi gelirdi. Büyümüş hissederdim. Düşünce özgürdü ve ben çocuktum.

Her İnsan KötüdürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin