XIX - yangın ve yanılgı sarısı

23 3 5
                                    


19

yangın ve yanılgı sarısı



Camlı kitaplığın üzerinde elimi gezdirdim. Gepetto oradaydı. Kırılmış uzun burnu ve eskimiş tahtası ile oradaydı. Yanında ise benim bir fotoğrafım vardı. Kahkaha atıyordum. Elimde ki içki şişesini havaya kaldırmıştım. Bu an zihnimde bir çok anının kilidini açtı. Bu barı hatırlıyordum. Nalan ile ilk karşılaşmamızdan sonra sözleşip gittiğimiz bardı. Bu anı ve her şey zihnimde yavaş yavaş canlanırken cama yansıyan yansımama baktım. O anı hatırlıyordum. Bu objektifin sahibini hatırlıyordum.

Bir şarkı çalıyordu. Hareketli bir şarkıydı. Bedenimi yavaşça hareket ettiriyordum. O oradaydı karşımda. O kadar sarhoştum ki hatırlayamamıştım onu ama objektife o yabancıya güldüğümü hatırlıyordum. Gece sonunda yürüyemeyecek kadar kötü olduğumda beni kucağına alıp evime kadar taşımıştı hatırlıyordum. "Maral?"

Omzumun üzerinden yansımaya baktım. "Seni burada görmeyi beklemiyordum." Üzeri ıslaktı. Saçlarının uçlarından sular damlıyordu. Üzerindeki siyah tişört yer yer ıslanmıştı. "Şahin ve Nalan ile geldim. Bana bazı şeylerden bahsettiler. Omzuna attığı havluyu eline aldı ve sinirli bir yüz ifadesi aldı yerini. "Hadleri yoktu buna ama seni buraya getirdiyse buyur." Dedi eli ilerisini göstererek. Aralık kapıyı gösterdiğini umarak oraya baktım. "Gepetto'yu nasıl buldun?"

"Bulmadım." Dedi netçe. "Onu yangından ben çıkardım."

"Çok uzun yıllar onu aradım." Gepettoya bakarken yansımadan bana baktığını gördüm. "Ben de." Dedi fısıldar gibi. İlerlemeye başladığında içeri girdim. Koyu yeşil karşılıklı iki koltuğun ve bir duvar kitaplığın olduğu bir odanın köşesinde L form bir çalışma masası vardı. Koltukları eli ile gösterdiğinde sorgulamadan oturdum. Koltuğa karşıma oturdu. "Seni dinliyorum." Dedi sesi gece ki kadar netti. Sanki kurduğu bütün kelimeler aşkının arkasında duruyordu.

"Güney meselesi, Gepetto'nun yanındaki o fotoğraf. Bana her şeyi anlat 68."

"Adım Deniz." Dedi solur gibi. "Sana direkt bu isimle hitap edemem."

"Hayalette hiç zorlanmamıştın." Bunun altında ne yattığını anlıyordum. "Güney kardeşimdi benim bir süreye kadar. Artık değil anlatacağım başka da bir şey yok inan bana."

"Sen miydin o gece her şeyi hazırlayan?"

"Bendim. O vazonda yıllarca sakladığın çiçekleri de ben aldım sana." Dedi sesinde en ufak bir kırgınlık yoktu ama bazı duyguları sansürlüyor gibi hissediyordum. Göz bebekleri koyulaşmıştı. Yangın sarısına çalmıştı.

"Ben bilmiyordum." Dedim yutkunarak. "Cidden."

"Biliyorum." Dedi o da yutkunarak.  Ayağa kalktım ve düşünsem asla yapamayacağım o şeyi yaptım. Kollarımı boynuna doladı. Büyük bir refleksle ayağa kolunu belime doladı. "Maral." Dedi mırıldanarak. "Ben seni ve duygularını asla kullanmam. Seni ifşa etmem. Benim tüm hayatım seni aramakla geçti."

Saçlarımı kokluyordu ama bunu sanki anın gerçekliği birazdan yok olacakmışçasına hafif hafif yapıyordu. Belimdeki kolunu gevşettiğinde, "Maral, gece buradan çıkamazsın. Yarın bizimkiler seni bırakır. Akşam hava karadığında siviller nehirde dolanır."

Kokusundan ayrıldığımda ayağımın altındaki halı birden çekilmiş gibi hissettim. "Tamam da size, sana yük olmak istemem."

Gülümsedi. "Yıllardır olmadın. 1 günden bir şey olmaz." Bu cümlenin öyle bir ağırlığı vardı ki sanki ayağıma bağlanmış bir taş ile denizin en dibine atılmış gibi hissettim. "O fotoğrafı sen çekmiştin." Dedim vitrindeki fotoğrafı kast ederek. "Evet."

Her İnsan KötüdürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin