Ahmet karakolda kendi odasında oturuyordu.
Vural'ın gitmesinin üzerinden üç ay geçmişti. Ona sarılmayı, öpmeyi, onunla birlikte uyanmayı özlemişti. Bunları bir daha asla yapamayacak olmak ihtimali de çok korkutuyordu Ahmet'i.
Yüzünü ellerinin arasına alıp ofladı. Ağlayacak hali bile kalmamıştı.
Kapısının çalmasıyla kafasını kaldırdı ve "gir." dedi. İçeri gelen bu köye yeni atanmış genç polislerden birisi elindeki zarfı Ahmet'e uzatıp "amirim, bu size geldi." dedi.
Ahmet heyecanla ayağa kalktı ve elinden alıp "teşekkür ederim. Çıkabilirsin." dedi. Elindeki zarftan gözlerini çekmeden geri yerine oturdu.
Zarfı getiren polis odadan çıktı ve Ahmet hemen zarfı açtı. Beklediği kişi olduğunu kağıdın başında 'sevgilim' yazısından anlamıştı. Mutlulukla gözleri dolmuştu.
"Yaşıyor, çok şükür yaşıyor." diye mırıldandı ve kendini tutamayıp ağlamaya başladı mutlulukla.
Biraz ağlayıp sakinleştikten sonra anlamsızca gülmeye başladı. Sinirleri bozulmuştu, üç aydır yaşamadığı stresi yaşamıştı ve şu an nasıl tepki vermesi gerektiğini bile bilmiyordu. Dışarıdan bakan birisinin onun deli olduğunu düşünebilirdi ama o şu an bunu umursayacak halde değildi.
Dünyanın en kötü haberini de alsa şu an bu mutluluğunu bozamazdı.
Ahmet daha fazla beklemeden mektubu okumaya başladı.
Sevgilim,
Sana uzun zamandır yazamadığım ve seni meraklandırdığım için özür dilerim.
Bana yazıp gönderdiğin tüm mektupları az önce okudum çünkü tüm bu zaman hastanedeydim.
Sana en son mektup attığım günün ertesi günü bizim kaldığımız kışlaya saldırı yapıldı.
Bende kışladaydım ve ağır yaralanmıştım.
Benimle birlikte birkaç komutan da kurtuldu ama çok fazla şehidimiz var. O saldırıdan kurtulduğuma şükrediyorum.
Haftaya salı eğer bir sıkıntı çıkmazsa taburcu oluyorum. Ertesi günde yola çıkacağım. Çarşamba akşamı da orada olurum.
Seni çok özledim sevgilim. Seni seviyorum.
Ahmet gözyaşlarının arasından gülmeye devam etti. Vural yaşıyordu ve haftaya Çarşamba geri dönecekti. Heyecanla kalp ritmi hızlanırken ve elleri titrerken elindeki mektubu zarfa geri koydu ve Vural'dan gelen bütün mektupları biriktirdiği çekmecesini açıp koydu.
Tuvalete gitti elini yüzünü yıkamak için. Karşısındaki aynaya baktığında şaşırmıştı. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı ama buna tezat bir şekilde gözyaşları düşmeye devam ediyordu.
Eğilip yüzünü yıkadı ve kuruladı. Aynaya geri baktığında kızarmış gözleri hala doluydu.
Gülerek tuvaletten çıktı ve odasına geçti. Eline heyecanla telefonu aldı ve gruba yazdı.
Ahmet: az önce mektup geldi.
Fırat: NE NE NE NE
GERÇEKTEN Mİ??
Ahmet: Evet
Onların kaldığı kışlaya saldırı yapılmış
Vural'da ağır yaralanmış
Ama buna bile şükür çünkü çok fazla şehit varmış
Onunla birlikte sadece birkaç tane komutan kurtulmuş

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy | bxb
Teen FictionBabası tarafından zorla okuldan alınıp ağır işlerde çalıştırılan Volkan ile köye atanan öğretmen Vedat'ın hikayesi