Bölüm 1

86 6 2
                                    

Merhabaaa! 👋🏼

Zevkle okumalar

*

🎨Gayesu'nun anlatımından;

"Buna inanamıyorum! Cidden inanamıyorum. Örümcek kafalı insanlar! Siz ne anlarsınız sanattan!"

Yurttan atılmış olduğum için sinirim tepemi aşmıştı. Çünkü apar topar ve öylece kapıya koyulmuştum.

"Atılma sebebim bari dişe dokunur olsaydı! Neymiş efendim... Resimlerim çok müstehcenmiş, çok fazla açık saçıkmış, yurttaki kızları baştan çıkarabilirmiş. Nü resim bunlar, nasıl olmasını bekliyorlar ki?"

Fakülte kantininde 2 büyük valiz, resim malzemelerimi koyduğum kutu ve resim çantamı yanıma almış, oturmuş Can'la dertleşiyordum.

"Ben ne yapacağım şimdi Can? Söyle bana. Nerede kalacağım? Bursum da suyunu çekmek üzere."

Çaresiz hissediyordum ama neyse ki canım çocukluk arkadaşım Can yanımdaydı ve yardımcı olmak için çabalıyordu. "Merak etme Gayesu, bir çaresine bakacağız canım. Bizimkilere haber saldım, eminim bugün içinde sana kalacak yer bulacağız."

"Yalnız var ya, bu işin altından da o yelloz Nazlı çıkarsa, bu kez cidden gider yollarım onu. Yurttan atılmamın sebebi oysa gerçekten kendimi kaybederim."

Nazlı denen kız yurtta yan odamda kalıyordu. Onunla yıldızımız hiç bir zaman barışmamıştı.

Sanırım bunda bir dönem aynı kişiden hoşlanıyor olmamız da etkendi.

Çünkü o dönem iki rakiptik ve birbirimizin bir adım önüne geçebilmek, o yakışıklı çocukla tanışabilmek için yapmadığımız şey kalmamıştı.

Biz kıran kırana çarpışırken o yakışıklı gitmiş kendine edebiyat fakültesinden sevgili yapmıştı. Bu kötü finalden de bize, birbirimize duyduğumuz kin miras kaldı.

"Yok canım, o kadar ileri gitmiş olamaz, değil mi? Olamaz yani." Can'cığımın bazen çok saf olduğunu düşünüyordum.

Ciddi ciddi düşünüyordum hem de. "Sen bilmezsin onun ne yelloz olduğunu. Her şey beklenir ondan."

Bu işin peşini bırakmayacaktım. Ama önce, ilgilenmem gereken daha önemli işlerim vardı; kalacak yer bulmak gibi...

***

🎹 Yunus'un anlatımından;

"Ben bir görüş derim. Ne kaybedersin ki? Onun kalacak yere ihtiyacı var. Senin de ev arkadaşına. Geçici bir süre gibi düşün. Bence bir konuş Yunus, hı?"

Cem'in bu ısrarcı tavrı sabrımı zorluyordu.

Evet bir ev arkadaşına ihtiyacım vardı ama hemcinsim bir ev arkadaşına! Elalemin kızıyla bana evimi paylaşmamı söylüyordu... Aklını kaçırmış olmalıydı...

"Yemin ediyorum beynimi becerdin! Zaten yeni uyandım. Senin şu saçma sohbetini çekemeyeceğim! Bana bak Cem! Yurda mı gidiyorsun, okula mı... bir an önce defol git! Rahat bırak beni."

Cem sakız gibi yapışmış söylediğini kabul ettirmeye çalışıyordu. "Yurttan ayrılıp eve çıkmak isteyen sendin. Şimdi ödemen gereken kiran, faturaların, mobilyalarının taksitleri var. Kabul et Yunus, ne bursun ne de geceleri yaptığın sahneden kazancın bunların hepsini ödemeye yetmez. Hem bak faturaları ödeme zamanı da yaklaşıyor... Tanrı aşkına, dönem ortasında ev arkadaşını nereden bulacaksın? Bu fırsat ayağına kadar gelmiş. Kabul et gitsin canım..."

Bir konuda haklıydı, dönem ortasında yeni bir ev arkadaşı bulmak zordu. Ama idare edebilirdim. Bir kızla aynı evi paylaşmaktansa bir öğün yemek yer taksitlerim için para biriktirebilirdim.

"Bi' siktirip gider misin lütfen? Bak sana karşı gayet kibar bir şekilde lütfen diyorken bunu dikkate al. Yoksa beni biliyorsun Cem, gözünün yaşına bakmam..."

Neyin şirinliğini yapıyordu hala bu çocuk? Anlamıyor muydu, istemiyorum diyordum.

"Ya abiciğim, bir konuşsan ölür müsün? Hem kız Can'ın samimi arkadaşı. Beklemediğin gibi çıkarsa, gidip Can'ı pataklayabilirsin. Bütün hırsını ondan çıkarırsın."

Saçmalamasa mıydı acaba?!?

"Ben bir kızla aynı evde yaşayamam. Kız o! Dişi! Boxerımla rahat rahat evimde dolaşamayacaksam sıçayım o evin tam ortasına!"

Bir de pişkin pişkin gülüyordu karşımda, iyice sinir oluyordum Cem'e.

"Abi, Can'ın arkadaşı diyorum. Sence o kızın cidden bildiğimiz kızlardan olma ihtimali var mı? Ben de tanıyorum hem Gayesu'yu. Seni kopyalasak yapıştırdığımız yerde Gayesu çıkar. O kadar benziyorsunuz birbirinize. Bak haber veriyorum bizimkilere, Yunus kabul etti akşama gelsin dedi diyorum, anlaştık mı?" Telefonunu cebinden çıkarmış kurcalamaya başlamıştı.

Emrivaki yapıyordu bir de. Bu çocuğu şuan pataklayabilirdim. "Elimden bir kaza çıkmadan bas git Cem! Yemin ediyorum o telefonu bir taraflarına sokacağım!"

Kendisine şiddet uygulamam için beni kışkırtıyordu adeta. Tekmemden kıl payı kaçmış koşturarak evden çıkmaya çalışıyordu.

"Akşam buraya gelen birileri olursa yemin ediyorum saklandığın yerde seni bulur, canına okurum! Duydun mu beni Cem!"

Lafımı dahi dinlemeden kapıyı çarpıp çıkmıştı.

Dediğimde ciddiydim. Saçma sapan birini tutup ev arkadaşı diye getirirse onu pataklayacaktım.

Öyle herkesle paylaşamazdım evimi. Gelecek kişi düzenli olmalıydı, temiz, uyumlu... Hepsinden de öte, sessiz...

Ek işlerim vardı benim. Gündüzleri okula devam ederken geceleri restoran ve barlarda sahne alıyordum.

Haftanın dört günü lüks bir restoranda arkadaşımız Tevfik'in saksafonuna piyanoyla eşlik ediyor, yemek müzikleri çalıyorduk. İki gün ise bir barda gitar çalıyordum.

Tatilim sadece bir gündü ve o günü uyuyarak geçirmeyi seviyordum.

Bu koşullar altında en güzeli yalnız yaşamaktı ama maalesef ki kazancım, o hayalini kurduğum basit hayata yetmiyordu. Her hâlükârda masrafları paylaşacak bir ev arkadaşına ihtiyacım vardı.

*

Okul dönüşü sahne alacağım restorana gitmeden önce, evde hazırlanıyorken çalan kapı zili ile bir an duraksadım.

Cem olamazdı bu gelen değil mi?

Hayır olamazdı! O kadar da değildi.

Savurduğum onca tehditten sonra yine o kızı getirdiyse onu ayaklarından tavana çivileyecektim.

Koridorda ilerlerken kapının ardındakinin sesini duyabiliyordum içeriden. Panikle söyleniyordu. "Lütfen gitmiş olma be hacı... lütfen.. lütfen..."

Bu Can'ın sesiydi. Evet kesinlikle oydu.

Kapıyı düşünmeden açtım.

Can tam karşımda duruyordu.

Ve iki büyük valiz ve saçma sapan birkaç eşyayla bir de yabancı bir kız...

Umarım hoşunuza gitmiştir yeni kurgumuz.

Sonraki bölümde görüşmek dileğiyle.

Kocaman öptüm.

💜

(26.06.2024)

Aynı Çatı AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin